Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, taraflar arasında imzalanan distribütörlük sözleşmesinin 7.7. maddesi uyarınca sözleşme süresinin 15.12.2007 tarihinde sona erdiği, davacı tarafça faks ile bildirildiği iddia edilen fesih ihbarına değer verilemeyeceği, kaldı ki bu bildirimin sözleşme hükümlerinde yer alan süre ve niteliğine de uygun bulunmadığı, sözleşmenin davacının aldığı ürünleri iade edebilme hakkı vermediği, ürünlerin ancak yenisiyle değiştirilebilme olanağı tanındığı, ürünlerin satımı yönündeki öngörüyü davacının önceden basiretli tacir sıfatıyla tespit etmesi ve satımı gerçekleştirebilme yönünde tedbirlerini alması gerektiği, sözleşmenin belirlenen süre bitiminde sona erdiği ve bu tarihten sonra sözleşmenin feshinin talep edilmesinde davacının hukuki menfaatinin olmadığı, iade koşulu ile verilmeyen ürünlerin elde kalanlarının bedellerinin istirdadı talebinin de sözleşme hükümleri gereğince haklı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf...
Mahkemece, davanın kabulü ile, taraflar arasındaki...Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi başlıklı AD01-0486 nolu 24/05/2015 tarihli, 13.725,00-TL miktarlı sözleşmenin iptaline, bu sözleşme sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığına, bu sözleşme sebebiyle davacının ödediği anlaşılan 13.725,00-TL'nin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 11/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, davacı tarafından imzalanan devremülk satış sözleşmesinin iptali, sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine ilişkindir. Taraflar arasında devremülk satış sözleşmesi imzalanmıştır. Söz konusu sözleşme incelendiğinde tapuda pay devrini içeren bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaza ilişkin tapunun dava tarihinden önce 13.07.2015 tarihinde davacıya verildiği görülmüştür....
Taraflar arasındaki sözleşme finansal kiralama sözleşmesi olduğundan uyuşmazlığın çözümünde gerek sözleşme hükümleri gerekse 6361 sayılı finansal kiralama ... Kanunu hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir. Davacı taraf dava dilekçesinde sözleşme ilişkisinin sona erdiğinin tespitini talep etmiş ancak hukuksal sebebi fesih olgusuna dayandırmıştır. Davacının talebi sözleşme ilişkisinin sona erdiğinin tespiti olduğuna göre sözleşme ilişkisinin hangi hukuksal nedenlerle sona erdiğinin tespitini mahkeme belirleyecektir. 6361 sayılı yasanın 30. Maddesine göre sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, sözleşme süresinin dolması, kiracının iflası, ölümü veya fiil ehliyetini kaybetmesi hâllerinde kendiliğinden sona erer. Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde tarafların iflas halinde sözleşmenin sona ermeyeceğine dair bir belirleme yapmadıkları görülmektedir. Bu durumda müflis şirketin iflası nedeniyle sözleşme ilişkisi kendiliğinden sona ermiştir....
ABONE ödemekle yükümlü olduğu son bir yıl içerisindeki en yüksek 2 ayın fatura toplamı kadar cezai şartı TEDARİKÇİYE ödemeyi kabul eder” denildiğini, bu anlamda sözleşme kapsamında ceza faturası keşide edilmesi için esasen sözleşme feshinin herhangi bir taraftan yapılmasının belirleyici olmadığı,zira sözleşme ihlalinin düzenlendiği maddelerin, madde 7.1'de belirtilen cezai şart bedeline atıfla bu faturanın keşide edilmesi sonucunun doğduğunu, ilk derece mahkemesince verilen kararın sözleşme muhteviyatının tam anlamıyla anlaşılmadan verilmiş olduğu , sözleşmenin 7.2. maddesine hem de 4.5. maddesine göre müvekkilin ceza bedellerini talep etme hakkı olduğunun çok açık olduğu, sözleşmenin tüketim faturalarının vade tarihinde ödenmemesi neticesinde daha önceden icra takibine sebebiyet verilerek sözleşmenin ihlal edilmesi neticesinde sözleşme madde 7.1 de belirlenen cezai şart bedelinin talep edilebilecek olması hususunun dikkate alınması gerektiği, bu durum açık bir şekilde sözleşme maddelerinin...
Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava ve karşı dava ;davacı ile davalı arasında yapılan sözleşme gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshi ve iş bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir. Asliye Ticaret Mahkemesi ; davacı tarafından davalıya ödenen 3.000,00 YTL nin talep edildiği gerekçesiyle, Sulh Hukuk Mahkemesi ise; karşı davada sözleşme uyarınca geri kalan 9.000,00YTL. talep edildiği gibi sözleşmenin feshinin de istendiğini gerekçe göstererek görevsizlik kararı vermişlerdir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin feshinin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, Davalı ... ile aralarındaki ilaç teminine ilişkin protokolün haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek, feshin iptaliyle sözleşmenin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini dilemiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında müvekkiline ait ekmek büfesinde halk ekmeği satılması hususunda 06.12.2000 tarihli (5) yıl süreli sözleşme yapıldığını, ancak davalının 13.06.2001 tarihli yazı ile 14.06.2001 tarihi itibari ile sözleşmeyi fesh ettiğini müvekkiline bildirdiğini, davalının feshinin hukuka aykırı olduğunu, oysaki müvekkilinin sözleşme şartlarına uyduğunu, sözleşme hükümleri dışında bir uygulamasının bulunmadığını, müvekkilinin davalıya ihtarname keşide etmesine rağmen sonuç alınamadığını belirterek sözleşmenin feshi isteminin iptali ile geçerli olduğunun tespitine, bunun mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000.000.000 TL kâr mahrumiyetinin ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Diğer yandan, orta yerde gabin (B.K.m.21), hata (B.K.m.24), hile (B.K.m.28) veya korkutma (B.K.m.30) iddiaları bulunmakta ise de aktin iptalinin ya da feshinin dava edilmesi mümkündür. Borçlar Kanununun 1. Maddesi hükmüne göre de, akit (sözleşme) "iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun açıklamışlarsa akit kurulmuş olacaktır. Kural olarak taraflar, sözleşmenin konusunu ve koşullarını tayinde serbesttir. Buna hukukumuzda sözleşme serbestisi denilmektedir. Sözleşmeye ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Yukarıda sözü edildiği üzere taraflar arasındaki kira ilişkisi 09.04.1992 tarihinde kurulmuş, davanın açıldığı 27.12.2004 tarihine kadar sözleşme ifa edilmiştir. Davacının sözleşmenin iptalini ya da feshini gerektirir aşırı yararlanma veya iradeyi sakatlayan nedenlere dayalı bir iddiası da yoktur. Yine belirtildiği üzere, sözleşmenin butlanını gerektirir bir yanı da bulunmamaktadır....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nce bozmaya uyularak verilen 17.12.2015 tarih ve 2014/899-2015/1024 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, taraflar arasında 26.08.2008 tarihinde 5 yıl süreli franchise sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme devam ederken 28.08.2011 tarihinde 4 yıllık yeni bir sözleşme imzalandığını, davalı tarafın sözleşme ilişkisi devam ederken tek taraflı olarak haklı bir sebebe dayanmaksızın sözleşmeyi feshettiğini, davalı tarafın fesih ihtarnamesinde belirttiği davacı hakkındaki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davalı tarafın sözleşme gereğince kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, bu hususların davalıya bildirilmesine...
Dava, 21.11.2009 tarihli Patent Lisans Sözleşmesi’nin feshinin geçersiz olduğundan bahisle lisans sözleşmesinin halen geçerli olduğunun tespiti ve anılan sözleşme ile davacı tarafa devredilen patent lisans kullanma ve kullandırma haklarının başkasına devrinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Davalı tarafça, davaya konu lisans sözleşmesi 07.01.2010 tarihinde feshedildiğine göre, feshin haksız olduğu iddiasında olan davacı taraf bu nedenle uğranılan zararların tazminini açacağı eda davası ile talep edebilme ve sözleşmenin feshinin haksız olup olmadığının da bu davada tartışılabilme imkanına sahipken, bunun yerine tespit davası açmasında davacı tarafın korunmaya değer hukuki bir yararı bulunmadığından, bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerine yazılı gerekçeyle kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....