Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili istinaf başvurusunda önceki savunmalarını tekrarla birlikte özet olarak; belirsiz alacak davası açılamayacağını, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğini, araç devri resmi sicile tabii olup noter önünde düzenleme gerektirdiğinden imzaları bile teyit edilmemiş adi yazılı bir araç devir sözleşme fotokopisinin yaklaşık ispatı gerçekleştirmediğini, ihtiyati tedbir kararı verilmesinin ön koşulu olan yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği göz önünde bulundurulduğunda ihtiyati tedbir kararına itirazlarının kabulü gerekirken red kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu aracın kasko değerinin 25.01.2022 tarihi itibariyle 633.000,00 TL olduğunu, teminatın da yetersiz olduğunu ileri sürmüştür. Dava adi yazılı araç satış sözleşmesi gereğince aracın devri, bu talep kabul edilmezse ödenen bedel, aracın rayiç değeri ile sözleşme gereği cezai şart alacağının tahsili talebine ilişkindir....

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2019/281 ESAS 2020/247 KARAR DAVA KONUSU : Tespit KARAR : İzmir 17.Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/12/2020 tarih 2019/281 Esas 2020/247 Karar nolu kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup dosya heyetçe incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların ortak murisi, anneleri Fatma Ay adına kayıtlı 34 XX 798 plakalı aracın engelli vatandaşlara tanınan ÖTV indiriminden faydanılarak muris adına tescil edildiğini, araç bedelinin davacı tarafından ödendiğini beyanla söz konusu aracın mülkiyetinin davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir....

Ancak böyle bir satış ve devir işlemi araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu, tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir. Somut olaya bakıldığında; mahkemece, dava konusu aracın; harici satış yoluyla kayıt maliki olan davalı ... tarafından dava dışı ... 'e satıldığı ve bu nedenle Hüseyin'in araç ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç yukarıda yazılı yasal düzenleme ve dosya içeriğine uygun bulunmamaktadır. Dosya kapsamından, dava dışı ......

    Merkez İlçe 8 parsel üzerindeki C blok (16) numaralı bağımsız bölümün davalıya rehin amacıyla temlik edildiğini, sözleşme konusu borcun ödenmesine rağmen mülkiyetinin iade edilmediğini, davalı üzerinde olan kaydın iptal ve adına tescilini, olmadığı takdirde yapmış olduğu ödemeler sebepsiz kalacağından alacağının ödeme tarihlerinden geçerli faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı cevap dilekçesinde; taşınmaz mülkiyetinin dayanılan protokol tarihinden önce devredildiğini, davacının 26.11.2001 günlü sözleşmeyle kararlaştırılan ödemeleri süresinde yapmadığını, davacının halen şirkete borçlu kaldığını, bu suretle sözleşmenin kendiliğinden geçersiz hale geldiğini, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece sözleşmede kararlaştırılan mülkiyeti devri koşulları yerine gelmediği, kaldı ki taşınmazın davacı tarafından davalıya rehin olarak verildiği de kanıtlanmadığından söz edilerek dava reddedilmiştir....

      Tapuda kayıtlı taşınmazın mülkiyetinin başkasına devri ya da devir vaadini öngören sözleşmenin geçerli olması, Borçlar Kanunu 213, Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanunu 60 ve Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlik ... olup, kamu düzenine ilişkindir ve resen dikkate alınır. Taraflar arasındaki tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi şekilde düzenlenmemiş bulunduğundan hukuken geçerli değildir. Cezai şart, asıl borca ilişkin fer’i haklardan olup, geçerli olmayan taşınmaz satış sözleşmesinde düzenlenmiş olan cezai şart da geçersizdir. Taraflar geçersiz sözleşme nedeniyle verdiklerini haksız iktisap kuralları uyarınca geri isteyebilirler....

        Tapuda kayıtlı taşınmazın mülkiyetinin başkasına devri ya da devir vaadini öngören sözleşmenin geçerli sayılması, Borçlar Kanunu 213, Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanunu 60 ve Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir ve resen dikkate alınır. Taraflar arasındaki sözleşme, resmi şekilde düzenlenmemiş bulunduğundan hukuken geçerli değildir. Cezai şart, asıl borca ilişkin fer’i haklardan olup, geçerli olmayan taşınmaz satış sözleşmesinde düzenlenmiş olan cezai şart da geçersizdir. Taraflar geçersiz sözleşme nedeniyle, ancak verdiklerini haksız iktisap kuralları uyarınca geri isteyebilirler. Bu itibarla davacının geçersiz sözleşme nedeniyle cezai şart talep edemeyeceği göz ardı edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

          Mahkemece uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda: “bozma ilamına uygun olarak yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda 13.07.2010 tarihli sözleşme ile dava konusu tesisin tüm araç, makine ve ekipmanları ile dava ve takip dışı ... San. Ltd. Şti.ne devredildiği“ gerekçesi ile davacının taraf sıfatı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. İstihkak davasının yargılaması aşamasında dava konusu mahcuzların bir bölümünün dava ve takip dışı... Ltd. Şti.ne devredildiğinin kabul edilmesine rağmen anılan şirket davaya dâhil edilmeden üçüncü kişinin taraf sıfatının ortadan kalktığı gerekçesi ile yazılı biçimde karar verilmesi hatalı olmuştur....

            K A R A R Davacı, Almayna'da işçi olarak çalıştığını, davalı ile aynı köyden olmaları nedeni ile uzun süredir tanıştıklarını, Türkiye'ye geldikçe kullanmak üzere bir araç satın almak istediğini, davalının kendisine bu konuda yardımcı olabileceğini ve eğer onun üzerine alınırsa daha uygun fiyatla satın alınabileceğini söylediğini, kendisinin de davalıya güvendiğini ve aracın davalı üzerine alındığını, araç için nakit ödeme yaptığını ve çekilen krediyi ödediğini, bu hususta şahitler huzurunda bir sözleşme yapıldığını, ancak davalının buna rağmen aracı devretmediğini ileri sürerek aracın ruhsatının iptali ile adına tesciline, mümkün olmaz ise ödediği 32.732,00 TL'nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

              tescil edildiğini bugüne kadar sadece peyder pey 12.500 TL'sini müvekkile ödediğini ancak geriye kalan 14.000 TL'yi ise müvekkiline ödemediğini bu nedenlerle dava konusu olan 34 XX 896 plakalı 2009 model Nissan Navara marka araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, istihkak davasının kabulü ile dava konusu aracın mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunu tespitine ve aracın trafik kaydının iptali ile müvekkil adına tesciline, araç üzerine aracın davalıya satış tarihinden sonra davalının borçları nedeniyle gerek İİK uyarınca gerekse 6183 sayılı AATUHK uyarınca konulmuş bulunan tüm hacizlerin kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında akdedilen ve her iki tarafın da kabulünde bulunan 06.05.2011 tarihli “ibra anlaşmasıdır” başlıklı sözleşme ile dava konusu 66 adet bağımsız bölümün mülkiyetinin .../......

                UYAP Entegrasyonu