gün ve 6459 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu adli yardım talebi hakkında verilen kararlara karşı itiraz yasa yoluna gidilebileceği, itiraz incelemesi neticesinde verilen kararın kesin olacağı, hal böyle olunca; adli yardım hususunda kanunda belirtilen itiraz yasa yoluna gidilmeksizin, davacının gider avansından sorumlu tutularak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği; mahkemece bozma ilamına uyularak davacının adli yardım talebinin redddine ilişkin karara karşı yaptığı itirazın değerlendirilmesi için dosyanın itiraz merciine gönderildiği, Küçükçekmece 2....
Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından itirazın değerlendirildiği ve 2022/218 D.İş E. 2022/266 K. sayılı ilamı ile adli yardım talebinin reddine dair verilen karara karşı yapılan itirazın da reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda davacının adli yardım talebi hakkında 13.06.2023 tarihli ara karar ile reddine dair verilmiş olup, iş bu karara yönelik yapılan itirazın değerlendirilmesi amacıyla iş bu dava dosyası İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46.Hukuk Dairesine gönderilmiş ve itirazın değerlendirilmesi sonucunda 2023/1 D.İş sayılı karar ile ''HMK 337/2 md. gereğince, davalının adli yardım talebinin reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi'nin 13/06/2023 tarih, 2023/658 E. sayılı dosyasından verilen karara karşı davacı vekilinin yaptığı itirazın REDDİNE'' dair karar verilmiştir....
İş Esas - 2022/2 D.İş Karar sayılı kararı ile; adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itirazın kesin olarak reddedilmiş ve dairemiz kararı kesinlemiştir. İlk derece mahkemesince dairemizin 25/05/2022 tarihli geri çevirme kararı sonrasında adli yardım talep eden davalılar vekiline dairemiz geri çevirme kararı ile 08/06/2022 tarihli ihtarlı muhtıranın tebliğ edildiği, davalılar vekili tarafından sunulan 21/06/2022 tarihli dilekçe ile yeniden adli yardım talebinde bulunulmuş, ilk derece mahkemesince 08/06/2022 tarihli muhtırada belirtildiği şekilde HMK 344.maddesine göre ek karar oluşturulmadan dosya ekleri ile birlikte yeniden dairemize gönderilmiştir. Dairemiz kararı kesinleştiğinden, adli yardım talebinin reddi üzerine çıkarılan muhtıraya karşı yeniden adli yardım talebinde bulunulması usulen mümkün değildir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, yardım nafakasının kaldırılmasına ilişkindir. TMK. nun 364.maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür."Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." düzenlemesi yer almıştır.Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 gün ve 1998/656- 688 sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir....
Hükmü mevcut bulunmaktadır.Bu hale göre iştirak nafakasının TMK.nun 328/2.maddesi hükmü gereğince yardım nafakasına dönüşmesi çocuk ergen olduğu halde eğitimi devam ediyorsa mümkündür. HUMK.nun 438/7.maddesi hükmü gereğince hükmün gerekçesinin bu şekilde düzeltilerek ONANMASINA, 2-TMK.nun 364/1.maddesinde “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” Hükmü mevcuttur. Her iki hükmün birlikte değerlendirilmesi halinde, davalı-karşı davacının yardım nafakası talebinin eğitime devam etmesi sebebiyle şartları değerlendirilerek, tarafların gelir ve içinde bulundukları muhtaçlık durumu, yoksulluğa düşecek olma şartı gözönünde bulundurularak yardım nafakasının tayin ve takdiri gerekirken, bu kısma ilişkin davanın reddi bozmayı gerektirmiştir....
Dava, hizmet alım sözleşmesi kapsamında, haksız fiil nedeniyle dava dışı üçüncü kişilere ödenen tazminatın rücuen tahsili talebine ilişkin para alacağı davasıdır. Para alacağı yönünden HMK'nın 389/1. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesine yasal olanak bulunmaması nedeniyle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı yerindedir. Sonuç olarak: Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
istinaf edilemeyeceğinden HMK 352 maddesi gereğince davanın kabulüne yönelik istinaf talebinin reddine, ayrıca hükmedilen nafakalara davacının talebine istinaden nafakalara her yıl ÜFE oranında artırım yapılmasında usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalının bu yöne temas eden istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların gayri resmi olarak birlikteliklerinden Mehmet Ali isimli çocuklarının olduğunu, söz konusu çocukların anne yanında olduğunu, velayet hakkındın hukuken annede olduğunu, tüm bu nedenlerle çocukların velayetinin anneye verilmesini, adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı erkek cevap dilekçesi sunmamıştır. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı kadın vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; delillerin toplanmamasını, adli yardım talebinin reddini, davanın reddini istinaf etmiştir....
Bu maddeye göre adli yardım talebinde bulunan kimsenin doğal afete maruz kalması ve uyuşmazlığın doğal afetten kaynaklanması halinde delil gösterme ve şehadetname verme şartları aranmaksızın adli yardım talebinin kabulü zorunludur. Temyize konu davalar 17.08.1999 tarihinde vuku bulan depremden sonra 16.02.2000 ve 16.08.2004 tarihlerinde açılmıştır. Davalarda eser sözleşmesine konu binaların deprem sonucu hasara uğradığı ve yıkıldığı ileri sürülerek uğranılan maddi ve manevi zararların yükleniciler ile sorumlu belediye görevlilerinden tahsili istenmiştir. Uyuşmazlık doğal afetten kaynaklandığından davacının adli yardım talebinin 4359 Sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi ve şartları oluştuğundan kabulü gerekirken, verilen kesin süre içinde eksik harcın tamamlanmadığından bahisle davaların açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır....
Davacının adli yardım talebini içeren dilekçesi ekindeki belgeler ve dosya kapsamındaki belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken kanun yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varıldığından, davacının adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek istinaf itirazlarının incelenmesine geçilmiştir. İlk derece Mahkemesi tarafından, davacının adli yardım talebinin reddine karar verilerek, davacının, davasının gider avansı yatırılmadığından, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı Suriye uyruklu olup, dosya içerisinde mevcut, İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen belgeler uyarınca, yabancı kimlik no’su verilmesi sebebi ile, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu hükümlerine göre geçici koruma statüsünde yer almaktadır(91m)....