Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tescil edilmiş bir markanın hükümsüzlük hâlleri 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde düzenlenmiş olup, 556 sayılı KHK’nin 42/1-a maddesinde aynı KHK’nin 7. maddesinde sayılan mutlak ret nedenleri; 42/1-b maddesinde ise aynı KHK’nin 8. maddesinde sayılan nispi ret nedenleri hükümsüzlük hâlleri arasında belirtilirken; kötü niyetli tescil, ayrı bir hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamıştır. Ancak 556 sayılı KHK'nin 42. maddesinde düzenlenmemiş olsa da tescil başvurusunun kötü niyetle yapılmış olması hâli genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından, başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak öğreti ve uygulamada benimsenmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.07.2008 tarihli ve 2008/501 E., 2008/507 K. sayılı kararı). Nitekim bu benimseme aynı zamanda 556 sayılı KHK'nin marka hakkının korunmasına ilişkin genel sistematiğine de aykırı düşmemektedir....

    Tescil edilmiş bir markanın hükümsüzlük hâlleri 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde düzenlenmiş olup, 556 sayılı KHK’nin 42/1-a maddesinde aynı KHK’nin 7. maddesinde sayılan mutlak ret nedenleri; 42/1-b maddesinde ise aynı KHK’nin 8. maddesinde sayılan nispi ret nedenleri hükümsüzlük hâlleri arasında belirtilirken; kötü niyetli tescil, ayrı bir hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamıştır. Ancak 556 sayılı KHK'nin 42. maddesinde düzenlenmemiş olsa da tescil başvurusunun kötü niyetle yapılmış olması hâli genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından, başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak öğreti ve uygulamada benimsenmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.07.2008 tarihli ve 2008/501 E., 2008/507 K. sayılı kararı). Nitekim bu benimseme aynı zamanda 556 sayılı KHK'nin marka hakkının korunmasına ilişkin genel sistematiğine de aykırı düşmemektedir....

      Öte yandan davacı yanca ceza yargılamasının etkilerinin bertaraf edilmesine yönelik olarak açıldığı anlaşılan davada subut bulmayan hükümsüzlük davasının esastan reddine" karar verilmiştir....

      Öte yandan davacı yanca ceza yargılamasının etkilerinin bertaraf edilmesine yönelik olarak açıldığı anlaşılan davada subut bulmayan hükümsüzlük davasının esastan reddine" karar verilmiştir....

        Davacı taraf, birden fazla hukuki sebep ileri sürerek hükümsüzlük talebinde bulunmuştur. Davaların yığılması söz konusu olduğunda, görünüşte tek dava, gerçekte ise talep sayısınca dava mevcuttur. Davacı tarafın kullanmama sebebiyle hükümsüzlük davası yönünden temyiz istemine gelince; işbu dava tarihinin 14.04.2016 olduğu, Mülga 556 sayılı KHK’nın Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli ve 2016/148 E., 2016/189 K. sayılı kararı ile iptal edildiği, dolayısıyla kullanmama sebebine dayalı davanın yasal dayanağının ortadan kalktığı anlaşılmakla, mahkemece, bu istem yönünden dava konusuz kaldığından, karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, dava tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....

          Aksi halin kabulünün yalnızca iki harf benzerliği ile davacı markasının tanınmış olma olgusunun hükümsüzlük ve tecavüzün tespiti kararı için yeterli görülmesinin tanınmış markalar lehine adil olmayan sonuçlar doğuracağı kabul edilmiştir....

            G E R E K Ç E: Tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, ref'i ile maddi ve manevi tazminat talepli davada, ilk derece mahkemesince davacı adına tescilli tasarımın kesinleşmiş mahkeme kararı ile hükümsüzlüğüne karar verildiği, hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olacağı, haksız rekabet koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ettiği, müvekkili adına tescilli tasarımın tekel hakkı sağladığını, tespit raporu ile, davalı ürününün müvekkilinin tasarımı ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunun tespit edildiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte olan 554 Sayılı KHK 45/1 Maddesi gereğince hükümsüzlük kararı geriye etkili şekilde hüküm doğuracağından, davacının tasarım tescil korumasından faydalanamayacağına dair mahkeme kararı yerindedir....

              Davacı karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde, müvekkilinin 2001/07869 no'lu markasının yenilenmediğini, bu nedenle bu marka yönünden hükümsüzlük talebinde bulunulamayacağını dolayısıyla bu markaya ilişkin hükümsüzlük talebinin bu nedenle reddi gerektiğini, 2008/28487 no'lu marka yönünden kullanmama nedeniyle hükümsüzlük talep edilemeyeceğini zira 5 yıllık sürenin henüz geçmediğini, bu markanın ayırt edici olduğunu ticaret alanında herkes tarafından kullanılan bir işaret olmadığını, 556 sayılı KHK'nın 7/1-c ve 7/1-d md yazılı hükümsüzlük koşullarının gerçekleşmediğini ayrıca KHK'nın 7/son md gereğince tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar ve hizmetlerle ilgili olarak ayırt edicilik kazanmış markaların hükümsüz kılınamayacağını, hükümsüzlük dava açma süresinin sona erdiğini savunarak karşı davanın reddini istemiştir....

                Tasarıma tecavüz ve haksız rekabet nedeniyle tazminat istemleri açılan ve birleştirilen karşı hükümsüzlük davasının sonucuna bağlıdır. Hükümsüzlük davası, 2013/22 Esas nolu dosyada açılmış olup, 112 karar ile dava birleştirilmiştir. Hükümsüzlük konusu 04616 ve 04717 nolu tasarımların yenilik ve ayırt edicilik konusu teknik raporla değerlendirilmiştir. Hükümsüzlük davası açan ŞKM mobilya tarafı temel olarak dava dışı Macar firmasının kataloğuna ve internet çıktılarına dayanmıştır. Ancak, sundukları internet çıktıları, görseller yetersiz olduğundan fikir vermemektedir. Bilahare bu firmaya atfedilen spiral telle birleştirilmiş bir katalog sunulmuştur. Bilirkişi kurulundan dosyadaki kanıtlar çerçevesinde teknik rapor almak gerekmiştir. 15/04/2014 tarihli raporda her iki tasarımın konusu olan görsellerinin belirgin benzerlerinin dosyada örneği bulunan Benetti Butor firma kataloğunda mevcut olduğu rapor edilmiştir....

                Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez....

                  UYAP Entegrasyonu