Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Karşı davada hükümsüzlük istemi açısından; "... Sektörel yönden yapılan incelemede; ..., ..., ...nün bu anlamda bir kömür cinsi olarak tanımlayıcı olduğu İçin 04 nolu sınıfta tescilinin mümkün olmadığı ilk alınan rapor ve ikinci heyet raporlarında denetime uygun bir şekilde tespit edilmiştir. Gerek ilk raporda gerekse son raporda "..." ibaresi tek başına kimsenin tekeline verilemeyeceğinden keza tescilli olduğu sınıf yönünden teknik bir terimi ifade ettiği de tespit edildiğinden karşı dava yönünden her iki raporda da hükümsüzlük şartlarının bulunduğu hususu tespit edilmiştir. Bilindiği üzere 556 sayılı KHK’nin 7. maddesinde sayılan tescil engelleri kamu düzeni ile ilgilidir ve mutlak ret nedenleri olarak adlandırılırlar. Bu nedenle TPE tescil sürecinde mahkemeler ise yargılama sürecinde resen dikkate almalıdır....

    Davaya konu patentin hükümsüzlük iddiası yönünden yenilik niteliği taşımadığı yönünde yapılan tespitin daha aydınlatıcı, ayrıntılı, denetime elverişli olacak şekilde gerekçeli olarak değerlendirilmesi ve bu noktaya ilişkin davacı tarafın itirazlarının değerlendirilmesi için ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler ek raporlarında; "davacının patentinin yenilik niteliğini haiz olmadığı, yeni bir buluş olmadığı daha önce Amerika'da ve muhtelif ülkelerde kullanılmış bir ürün olduğu kanaatine varıldığı, dava konusu patentin yenilik niteliği taşımadığı ve tekniğin bilinen durumunu aşmadığı haliyle buluş basamağına sahip olmadığı sonucuna ulaşıldığı, hükümsüzlük kararının geçmişe etkisi söz konusu olacağından birleşen davayla ilgili olarak verilecek bir hükümsüzlük kararının tecavüzü ortadan kaldırıp kaldırmayacağına ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu" hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir....

      Hukuk Dairesi'nin uygulamalarına göre önceki marka sahibi, sonraki tarihli markanın kullanımından haberdar ise ve bu kullanıma beş yıl boyunca sessiz kalmış ise, sonraki tarihli marka sahibinin kötü niyetli olduğu haller hariç, hükümsüzlük davası açma hakkını kaybetmektedir. 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu'nun 25/6. maddesinde "Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez" denilerek uzun süreli sessiz kalma suretiyle hak kaybı hususu yasal düzenleme haline getirilmiştir....

      Bu itibarla, tescilden sonra marka ayırt edici hale getirilmiş ise, hükümsüzlük talebinin reddi gerektiğine İlişkin bozma gerekçesinin yerinde olmadığı ve yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluk kararına karşıyım....

        Dava YİDK iptali ve hükümsüzlük taleplerini içermekte olup, mahkemece davalının "..." ibareli marka başvurusu ile davacının "..." ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, davanın YİDK iptali istemi yanında hükümsüzlük talebine de ilişkin olduğu, mahkemeye arz edilen dava dilekçesi ve diğer dilekçeler ile davacının sırf "..." markasına dayanmadığı anlaşılmakta olup, mahkemece, hükümsüzlük davası yönünden davacı tarafça dayanılan diğer markalar yönünden bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu hale göre, hükümsüzlük davası yönünden, dosya kapsamında tarafların iddia ve savunmalarının deliller çerçevesinde değerlendirilip tartışılması gerekmektedir....

          Yasal boşluğun doldurulması suretiyle tanınmış markalar dışındaki markalarla ilgili hükümsüzlük davalarında da uygulanması Dairemizce benimsenen 42. maddenin (a) bendinin son cümlesi "Markanın tescilinde kötü niyet varsa iptal davası süreye bağlı değildir." hükmünü haizdir. Her ne kadar davanın 5 yıllık süre içerisinde açılmadığından bahisle Dairemizce mahkemenin red kararı sonucu itibariyle doğru bulunarak onanmış ise de, davacı taraf dava dilekçesinde, davalı tarafın aynı zamanda kötüniyetli olduğunu da ileri sürmüş bulunduğundan, mahkemece davacı tarafın bu iddiası üzerinde durulup, bu husustaki delilleri toplanmak ve davalının gerçekten de kötüniyetli olduğu neticesine varıldığında açılan davanın süresinde olduğu kabul edilerek uyuşmazlığın esasına girilmek gerekir....

            açısından incelenerek, davacı/karşı davalıya ait ... numaralı patentin hükümsüz kılınmasını gerektirir bir belgeye ulaşılamadığı ve ...... numaralı patentin hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir....

              Bu bakımdan teknik rapor ile de tespit edildiği üzere SMK mad.6/6 uyarınca hükümsüzlük şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. DAVALI YANIN MARKASININ SMK 6/9 HÜKMÜ ÇERÇEVESİNDE HÜKÜMSÜZLÜĞÜ KOŞULLARININ OLUŞUP OLUŞMADIĞI YÖNÜNDEKİ DEĞERLENDİRME Davacı yan, davalıya ait markanın kötü niyetli olarak tescil ettirdiği iddiaları ile ilgili markanın hükümsüzlüğünü talep etmektedir. Marka KHK döneminde, kötü niyetli bir tescil; hükümsüzlük nedeni olarak gösterilmemişti....

                DELİLLER: *Mahkemece alınan 16/02/2010 tarihli bilirkişi raporunda; "Hükümsüzlük kararı verilmediği sürece tescilli markaya bağlı hakkın KHK'nun sağladığı olanaklar çerçevesinde korunacağı, davalının davacı adına tescilli markayı kullanmadığı yönünde herhangi bir itirazının bulunmadığı, bu durumda marka hakkına tecavüz fiillerinin gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği, marka hakkına tecavüze esas olan marka hakkında Ankara FSHHM nin 2005/933 Esas sayılı dosyasıyla açılan hükümsüzlük davasının bu dava bağlamında bekletici mesele yapıp yapılmaması hususunun usule ilişkin hukuki bir konu olduğu." bildirilmiştir. GEREKÇE: Dava; marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, "Davanın dayanağı olan davacı adına tescilli 2004/36136 numaralı markanın hükümsüzlüğü kararı kesinleştiğinden ve hükümsüzlük kararları geçmişe de etkili olduğundan, bu markaya dayanarak açılan davanın reddine" karar verilmiştir....

                Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafın ikame ettiği hükümsüzlük davası işbu tecavüz davasından sonra açıldığından hükme esas alınamayacağını, Mahkemenin, sadece hükümsüzlük davasının sonucuna göre bu davayı karara çıkardığını, dosyada bilirkişi incelemesi dahi yapılmadığını, tecavüz davasından sonra açılan hükümsüzlük davası kötü niyetli açıldığını, Birisi yarım ay şeklinde bulunan diğeri düz olan iki ürününün benzer bulunduğunun ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, müvekkili tasarımının yeni olduğunu, başvuru tarihinden önce dünyanın hiçbir yerinde kamuya sunulmadığını, tasarımın özgün olup, bilgilenmiş kullanıcı gözünde de açık olarak ayırt edici niteliğe sahip olduğunu, müvekkiline ait 08.05.2013 Tarih ve ......

                  UYAP Entegrasyonu