Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TPMK kayıtları istenmiş, HMK'nun 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 01/09/2021 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalı adına TPMK nezdinde ... numarası ile tescilli markanın SMK’nın 6/1 ve 25. maddeleri uyarınca hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davalının dava konusu markasının 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 25. maddeleri uyarınca hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davalının dava konusu markasının 6769 sayılı SMK’ nın 6/5 ve 25. maddeleri uyarınca hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davalının dava konusu markasının 6769 sayılı SMK’ nın 6/6 ve 25. maddeleri uyarınca hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davalının dava konusu markasının 6769 sayılı SMK’ nın 6/9 ve 25. maddeleri uyarınca hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davacının tescilli bir markayı mesnet göstererek ileri sürdüğü hükümsüzlük talepleri yönünden 6769 sayılı SMK’nın 25/6. maddesi uyarınca 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, davacının dava dilekçesinin ekinde sunduğu davalı yanın...

    , "GEMAXLİFE" ibaresinin iltibas oluşturmadığı ancak kötüniyetli tescil olduğu ve hükümsüzlük şartlarının oluştuğunun belirtildiği görülmektedir....

    Mahkemece, karşı dava yönünden, "Şekil+..." ibareli ... sayılı markanın yenilenmediği iddiasına bağlı olarak hükümsüzlük davası açılmış ise de, 6769 sayılı SMK'nın 25. maddesinde marka yenilenmemesinin hükümsüzlük sebebi olarak sayılmadığı, "Şekil+..." ibareli... sayılı markanın kısmen kullanılmadığı iddiasına bağlı hükümsüzlük talebi yönünden ise, kullanılmayan markanın 6769 sayılı SMK'nın 25. maddesine göre hükümsüzlüğünün değil, SMK'nın 9 ve 26. maddesine göre iptalinin talep edilebileceği, "Taleple bağlılık ilkesi" kapsamında HMK'nın 26. maddesinde düzenlenen "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmü karşısında, SMK'nın 25. maddedeki hükümsüzlük koşulları da oluşmadığından, davacının bu iddiasının kabul görmediği gerekçeleriyle ret kararı verilmiştir....

      O hâlde kullanımın daha fazla devamını istemeyen önceki hak sahibi, bu arzusunu açıklayan bir ihtarname göndermiş ise de makul bir süre içinde bu iradesini dava yoluyla da göstermelidir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile ilk defa marka hukukunda hükümsüzlük davaları yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin bir düzenleme getirilmiştir. SMK’nin 26/6. maddesi; “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez” hükmünü haizdir. Buna göre marka hükümsüzlük davalarında sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanabilmesi için beş yıllık sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Hemen belirtilmelidir ki; sessiz kalma nedeniyle dava açılamayacağı yönündeki savunma bir def’î olmayıp itirazdır....

        Davalı vekili her ne kadar davacının iddiaları ile Mahkemece verilen hükümsüzlük kararının gerekçesinin aynı olmadığını ileri sürmüş ise de; dava dilekçesinde, dava konusu çoklu tasarımın yenilik ve ayırtedicilik içermediğine vurgu yapıldığı, Mahkemece de dava konusu tasarımın yenilik ve ayırtedicilik içermediği gerekçesiyle hükümsüzlük kararı verildiği, dolayısıyla iddia ve taleple bağlılık prensibinin ihlal edilmediği, aksi yöndeki davalı istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır....

        Davalı vekili her ne kadar davacının iddiaları ile Mahkemece verilen hükümsüzlük kararının gerekçesinin aynı olmadığını ileri sürmüş ise de; dava dilekçesinde, dava konusu çoklu tasarımın yenilik ve ayırtedicilik içermediğine vurgu yapıldığı, Mahkemece de dava konusu tasarımın yenilik ve ayırtedicilik içermediği gerekçesiyle hükümsüzlük kararı verildiği, dolayısıyla iddia ve taleple bağlılık prensibinin ihlal edilmediği, aksi yöndeki davalı istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır....

          durumunun aşılmadığı yönünde haksız ve hukuka aykırı iddialar ihtiva eder hükümsüzlük davasını ikame edildiğini beyan ederek davacının haksız ve hukuka aykırı davasının usulden ve esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir....

            Mahkemece, 11.07.2016 tarihinde verilen 2016/102 no'lu karar ile davanın kısmen kabulüne, hükümsüzlük davasının reddine, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu karar, davalı vekilince temyiz edilmiş ve Dairemiz ilamı ile haksız rekabete ilişkin değerlendirmenin eksik olduğundan bahisle bozulmuştur. Bu bağlamda, davalı taraf lehine, bozma ilamı dışında kalan hususlar bakımından, bir başka deyişle hükümsüzlük davası ve bu dava nedeniyle kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına hükmedilen vekalet ücreti bakımından usuli müktesep hak oluşmuştur. Usuli müktesep hak, her ne kadar davacı lehine daha fazlaya hükmedilmesine engel ise de bu husus bir kesinleşmede değildir....

              Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, mahkemenin kullanmama nedeniyle marka iptali davasının yasal dayanağının kalmadığı ve hükümsüzlük davasının reddine ilişkin kararında bir isabetsizlik olmadığı, davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğu kabul edilse dahi marka tescilinden yaklaşık 21 yıl sonra işbu hükümsüzlük davasının açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu, emsal kararlara göre marka tescilinin kötü niyetli olduğu hallerde dahi sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğranmasının mümkün bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

                Dava, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkin olup, Markalar Dairesi Başkanlığı kararından sonra Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından, davalı şirketin ''P'' harfini içeren aynı sınıfta markaları olduğunu değerlendirmek suretiyle, davalının itirazı kabul edilerek tescil işleminin devamına karar verilmiştir. Bu karar tarihi itibariyle, davalı şirketin ''P'' harfini içeren markaları bulunduğundan, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı yerinde bulunduğu gibi, dayanak markaların hükümsüzlük davaları da mahkeme kararı tarihi itibariyle henüz kesinleşmemiştir. Ayrıca dosya içerisinde de bu kararların kesinleştiğine dair herhangi bir bilgi ve belge de mevcut değildir....

                  UYAP Entegrasyonu