Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; hala ortaklığın giderilmesine ilişkin davanın derdest olduğunu, taşınmazda evvelinde de bir yapı bulunduğunu, üzerine kat çıkılmak suretiyle ve başkaca tamirat ve tadilat yapılmak suretiyle değiştirilip geliştirildiğini, bağımsız bir muhdesat olmadığını, davacının ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanıp satış gerçekleştikten sonra eda davası açarak talep edebileceği , davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm , davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; muhdesat tespiti isteğine ilişkindir. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar....

    Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/793 Esas, 2012/435 Karar sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davasının görülerek karara bağlandığı, ilk derece mahkemesince ortaklığın giderilmesi davasının kabulüne karar verilerek satışın açık arttırma sureti ile yapılmasına karar verildiği, bu kararın temyiz edilmeksizin 17/10/2019 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Somut olayda, davaya konu taşınmaz hakkında açılmış bulunan Kocaeli 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/793 Esas, 2012/435 Karar numaralı ortaklığın giderilmesi davasının kabulüne karar verilmiş olup ilgili mahkeme hükmü 17/10/2019 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiş bulunduğu, eldeki davanın 03/08/2021 tarihinde açıldığı dolayısı ile derdest izale-yi şuyu davası bulunmadığı için davacının tespit davası açmasında güncel hukuki yararının bulunduğundan söz edilemez....

    Hukuk Dairesi kararının davaya konu olayla örtüşmediğini, taşınmazda payı olmayan üçüncü kişinin açtığı muhdesatın tespiti davasının kabulü halinde, ortaklığın giderilmesi davasında, taşınmazda malik olmadığı için her ne kadar kendisine ortaklığın satış suretiyle giderilmesi sonucu, satış bedelinden para ödenmeyeceği ileri sürülse de, bu muhdesatın tespiti davasıyla elde edilen tespit hükmü, üçüncü şahıs açısından, ortaklığın giderilmesi sonucu elde edilen satış parasından, paydaşlara yönelik olarak, muhdesat bedeline dair açacağı sebepsiz zenginleşme davası için delil teşkil edeceğini, bu açıdan da muhdesat inşa eden üçüncü kişinin hakkını mahkeme kararıyla korumuş olacağını bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

    Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında; taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Bahsedilen hukuki yarar davanın sonuna kadar varlığını korumalıdır. Somut olayda; davacılar Kahramanmaraş 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015-651 esasında kayıtlı ortaklığın giderilmesi davası hukuki yararına dayalı olarak eldeki davayı açmış ise de; UYAP sistemi üzerinde yapılan sorgulamada anılan davada 17.10.2018 tarihinde ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği ve tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine aynı gün kararın kesinleştiği görülmüştür. Hal böyle olunca; Mahkemece hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekir iken; yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

      Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, niteliği ve içeriği itibariyle taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre davada yöntemine uygun biçimde taraf koşulunun oluşturulmamış olması başlı başına bozma nedenidir. Muhtesat aidiyetinin tespiti davalarında ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhtesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin davada taraf olmaları zorunludur. Dosya içeriğindeki tapu kaydından davaya konu 5 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davacı ve dava dışı İsmail adına kayıtlı bulunduğu görülmektedir....

        Dava; Muhdesat Tespiti isteğine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; Ortalıklığın Giderilmesi Davası davalısı ve temyize konu dosyanın ise davacısı ... Ortaklığın Giderilmesi Davasındaki 25.01.2011 tarihli keşifte “...taşınmaz üzerindeki tüm evler ve 2. kısımdaki bir kısmı kapalı depo babam tarafından yaptırıldı, 2. kısımdaki kümeslerin bulunduğu depo benim tarafımdan yaptırıldı. 3. kısımdaki depoların tamamı ... tarafından yaptırıldı.” şeklindeki beyanda bulunmuştur. Yine iş bu Muhdesat Tespiti Davasında ise ... 13. celsede “ikamet ettiğim ev, damlar, garaj, ahır vs. ...’ın ikamet ettiği ev, işçi evi ve tüm yapıların 1983 yılından önce yaptırdığıma tüm malzeme ve işçilik bedellerini ödediğime...” şeklinde yemin etmiştir....

          Her ne kadar davacı vekili, muhdesat aidiyetinin tespiti davasını davalılar arasında derdest ortaklığın giderilmesi davası bulunması nedeniyle hukuki yararı bulunduğu gerekçesine dayandırmış ise de, bilindiği üzere paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardan olup; ortaklığın giderilmesi isteğine konu taşınmaz üzerindeki bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak ortaklığın giderilmesi davasına dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....

            (HMK mad. 114/1- h ve 115) Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Somut olayda, Tomarza Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1998/49 Esas, 1999/181 K....

              Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak - verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yolu ile ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644. Maddesine göre; Ortaklığın sona ermesi halinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklarda dahil olmak üzere, bütün ortakların el birliği ile yapılır. Ancak ortaklık sözleşmesi de ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür. Ortaklar tasfiye işlerini yürütmek üzere bir tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları halinde ortaklardan her biri tasfiye görevlisinin hakim tarafından atanmasını isteyebilirler....

                Mahkemece,taraflar arasında kurulan 07/01/2008 tarihli adi ortaklığın fesh edildiğinin tespiti ile, 25.863,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine;manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava;adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. ./.. -2- Adi ortaklık sözleşmesi; geçerlilik şekli olarak, herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca, adi ortaklık ilişkisinde; bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar....

                  UYAP Entegrasyonu