Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mevcut düzenlemeler ve yukarıdaki açıklamalarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; eldeki davanın davalı limited şirketin ortağı olan davacının haklı sebebe dayalı olarak ortaklıktan çıkma ayrılma akçesi ile çıkma payı istemine yönelik olduğu, her ne kadar ilk derece mahkemesince davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin, alacağının varlık ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, tedbir talep edilen araçların ve malvarlıklarının dava konusu olmadığından bahisle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ise de, 6102 Sayılı TTK'nın 638/2.maddesi gözetildiğinde ilk derece mahkemesi ret gerekçesi yerinde değildir....

    Bilirkişi heyetinden alınan 29/12/2021 havale tarihli raporda özetle; " Limited şirket ortağı ortaklıktan ayrılması halinde ayrılma akçesinin yanında kar payı kendisine ödenmemişse kar payının tahsilini de isteyebileceği, ancak genel kurulca dağıtılmasına karar verilmemişse çıkma payından ayrı olarak kâr payı alacağının hesaplanması söz konusu olmadığı, bu durumda dağıtılmamış karların da çıkma payı içine dahil edilerek ayrılma akçesinin hesaplanacağı, davalı şirketin geçmiş dönemlerde elde etmiş olduğu karlar toplamının 201.527,63 TL; zararları toplamının ise 161.340,73 TL olduğu, söz konusu tutarlar birbirine mahsup edildiğinde dağıtılmamış kar toplamının 40.186,90 TL olarak hesaplandığı, Şayet Sayın Mahkeme aksi kanaatte olur ve davacıların kâr payı talebi kabul edilirse 40.186,90 TL x %5 — 2.009,35 TL olarak hesaplanacağı, Mahkemece davacının davalı şirketten çıkmasına yönelik kanaat oluşması durumunda davacının hak kazanacağı ayrılma akçesinin Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında benimsendiği...

      , limited şirketlerde ortaklıktan haklı sebeplerle çıkma hususu özel olarak düzenlenmiş olmadığından bu hususta TTK md.245 kolektif şirketler için öngörülen haklı sebeplerin kıyasen uygulanacağı ve bir ortağın şirketten çıkmasının en son çare olması gerektiği hususları dikkate alınarak asıl dava davalısı-birleşen dava davacısının anılan düzenlemeler ve uygulama doğrultusunda ortaklıktan çıkma koşullarının oluşmadığı ve şirketin mevcut durumuyla da sermayesinin borca batık olduğu, ortaklıktan çıkma ve kar payı hesabının da yapılamadığı anlaşılmış olup birleşen dava talepleri yönüyle de davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

        Bu durumda mahkemece, kural olarak davacıların çıkma payı alacağının, ayrıldıkları yıl bilançosunun görüşüldüğü 29.07.2016 tarihli genel kurul toplantısından 1 ay sonra muaccel olduğu, 07.01.2016 dava tarihi itibariyle ortada talep edilebilir bir alacak bulunmadığı ancak yerine yeni ortak alınması ya da çıkma payı alacağının benimsenmesi durumlarında, davalı kooperatifin temerrüde düşürülmesine gerek kalmaksızın, çıkma payı alacağını derhal ödemesi gerektiği gözetilerek, davacıların çıkma payı alacağının muaccel olduğu tarihin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme neticesinde yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....

          Somut olayda, davacının hem huzur hakkı hem çıkma payı alacağı talebinde bulunduğu ancak ne dava ne de ıslah dilekçesinde talep ettiği çıkma payı ve huzur hakkı alacaklarını miktar itibarıyla ayrı ayrı somut olarak belirlememiştir. Belirlenmemiş olmasına rağmen mahkemece çıkma payı alacağı ile huzur hakkı alacağı ayrılmadan her iki alacağa da bilançonun görüşüldüğü tarihten 1 ay sonrası temerrüt tarihi kabul edilerek hesaplama yapılması ve ıslah tarihi de nazara alınmadan tüm talebe dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru değildir....

            Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.01.2020 tarih 2018/733 Esas 2020/41 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye ... tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA : Davacı vekili, davacının davalı kooperatiften istifa ederek ortaklıktan ayrılmak zorunda kaldığını, çıkma alacağı bulunduğunu, 10.000,00-TL ödeme yapıldığını, kalan miktarın ödenmediğini, söz konusu alacağın tahsili için başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Davacı ile dava konusu şirketin diğer ortağı ... davacının şirketten ayrılmasına bir itirazımızın olmadığına ve herhangi bir çıkma payı talebi olmadığını beyan etmesi ile davacının davasını kabulüne davacının ortaklıktan çıkmasına ve çıkma payı konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı vekilinin talebi gereği lehine ücreti vekalet ve yargılama giderine hükmedilmemiştir. HÜKÜM: Yukarda Açıklanan Sebeplerle: Davacının davasının davalı şirketin diğer ortağı ...'ın kabulü nedeniyle davanın KABULÜ ile; Davacı ...'...

                Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Dairemizce, çıkma payı alacağının muaccel olduğu tarih ile takip tarihi arasında işlemiş olan temerrüt faizi hakkında karar verilmemesinin doğru olmadığı ve çıkma payı alacağının kooperatif kayıtlarına dayalı olarak uzman bilirkişiye hesaplattırılması gerektiği belirtilerek bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın 18.643,48 TL asıl alacak için kabulüne, itirazın iptali ile icra takibinin devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmasına, davalının asıl alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatına, davacının reddedilen asıl alacağın %40'ı oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine, karar verilmiştir....

                  Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 04.12.2015 gün ve 2011/6 - 2015/627 sayılı kararı onayan Daire'nin 04.12.2019 gün ve 2018/1235 - 2019/7825 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü: Davacı vekili, davalı şirketin iki ortaklı olduğunu, davalı ... ’in büyük hissedar ve şirketin müdürü olduğunu, müvekkilinin ortaklıktan kaynaklı haklarının davalı müdür tarafından kullandırılmadığını, davalı ile aralarında husumetin bulunduğunu, davalının şahsi borçlarını şirket üzerinden ödendiğini ileri sürerek haklı sebepleri ile ortaklıktan çıkmaya izin verilmesine, aksi halde şirketin fesih ve tasfiyesine ve çıkma payı olarak 10.000,00 TL'lik sermaye payının davalılardan tahsiline karar verilmesini...

                    Davalı vekili, zamanaşımı def'inde bulunarak, davanın usul ve esastan davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının istifa ederek ortaklıktan ayrıldığı, bu davanın açılmasından sonra tahsis edilen konutu tahliye etmesi nedeniyle TBK'nın 154/1. maddesi uyarınca zamanaşımının kesildiği, davacı çıkma payının 2004 yılı genel giderleri düştükten sonra 50.375,01 TL, davacının konuta yaptığı kartonpiyer bedelinin 1.300,00 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 50.375,01 TL çıkma payı alacağının ayrıldığı yıl bilançosunun tastik edildiği genel kuruldan 1 ay sorası olan 15.11.2005 tarihinden itibaren temerrüt faiziyle, 1.300,00 TL'nin ise bu dava tarihinden itibaren temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu