Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda şirketin borca batık olduğu ve bu nedenlerle davacıya herhangi bir kâr payı ve ayrılma akçesi ödenemeyeceği tespit edilmiştir. Diğer taraftan TTK 616/1-e maddesi gereğince kar payı dağıtılmasında yetkili organ olan genel kurulda kâr payı dağıtılmasına ilişkin herhangi bir karar alınmadan kâr payı dağıtılması da mümkün değildir. Bu itibarla mahkemece sermaye payı ve kâr payı ödenmesine yönelik talep bakımından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....

    Hesap senesinin son ayı içinde istifa edilmesi durumunda ise, çıkma payı alacağı takip eden bir sonraki senenin bilançosunun kabul edildiği genel kurul toplantısının yapıldığı tarihten itibaren bir ay sonra muaccel hale gelecektir ve çıkma payı alacağından düşülmesi gereken genel giderler de o senenin bilançosuna göre belirlenecektir. Bu durumda davacının çıkma payı alacağı 31/12/2010 tarihli bilançoya göre hesaplanmalıdır. Davalı kayıtlarına göre davacı tarafından ödenen aidat toplamı 37,082,67 TL'dir. Bilirkişi tarafından tespit edilen 3.871,39 TL'lik genel gider payı düşültükten sonra davacının 33.211,28 TL çıkma payı alacağının bulunduğu anlaşılmaktadır....

      2015 ve 2018 yıllarına ait kar payı alacağı olmadığından bu talebin ve davacının, Davalı A.Ş.'...

        DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, ortaklıktan haklı sebeple çıkma istemine ilişkindir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 638/f.2 hükmü; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” şeklindedir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından ortaklıktan çıkma davasını şirket aleyhine açabileceği, buna göre davalının husumet ehliyetinin bulunduğu, davacının davalı şirket aleyhine açmış olduğu ortaklıktan çıkma davası yönünden davacının şirket ortağı olduğu halde diğer ortakla hiçbir şekilde iletişim sağlayamadığı, eski ortağın payını .........

          Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/24813 soruşturma sayılı dosyasındaki şikayete kadar ortaklar arasında sorun olmadığını, davacının haksız rekabet yasağına aykırı olarak şirketin zararına, kendisine haksız kazanç sağlamak niyetiyle şirket müşterilerini başka acentelere yönlendirdiğini, davacının ortaklıktan çıkma ya da müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması yönündeki taleplerinin haklı sebeplere dayanmadığını savunarak davanın reddini istemitir. Davalı şirkete dava dilekçesi TK'nın 35. maddesi uyarınca tebligat yapılmış, davalı duruşmalara katılmadığı gibi cevap dilekçesi de vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; ortaklıktan çıkma ve çıkma payı alacağı istemi ile açılan davada husumetin şirkete yöneltilmesi gerektiğinden davalı şirket ortağı ...'...

            İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; limited şirketlerde ayrılan ortağın ayrılma akçesi alacağı kişiler hukukuna ilişkin, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratan ilam niteliğinde olduğu için mahkeme kararı kesinleşmeden takibe konu edilmesi mümkün olmadığını, limited şirket ortaklarının çıkma veya çıkarılma davası neticesinde lehlerine hükmedilen çıkma payı / ayrılma akçesi ve kar payı kararlarının kesinleşmeden icra takibine konu edilemeyeceği yargıtay kararlarında açık ve net olduğunu, Yargıtay kararında şirketten çıkma kararı yenilik doğurucu nitelikte bir karar olduğundan mahkeme kararının kesinleşmesi, tüm yargı sürecinin tüketilmesinden sonra alınan mahkeme kararının Ticaret sicilinde tescil ve ilanı ile kesinleşeceğini, davada nihai mahkeme kararı kesinleşmemiş ve Ticaret sicilinde tescil ve ilanı olmadığını, Yargıtay kararlarına göre ayrılma akçesi alacağının mahkeme kararı kesinleşmeden takibe konu edilmesi mümkün olmadığını söyleyerek şikayetin kabulü...

            Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının ilk talebinin çıkma payı alacağına ilişkin olduğu, ancak 03.03.2011 tarihli duruşmada ayrılma talebinden vazgeçildiğini, bilirkişinin bu vazgeçmeyi gözden kaçırarak çıkma payı alacağı hakkında rapor düzenlediği, bu rapor sunulduktan sonra davacı vekilinin yeniden çıkma payı miktarına göre inceleme yapılmasını talep ettiği, bu hususun usul tekniği açısından mümkün olmasına rağmen HMK'nın 29'ncu maddesine aykırı görüldüğü, çelişkili davranış yasağı kapsamında kaldığı, bu durumda çelişkiden önceki davranışa itibar edileceği, ayrıca çıkma payı alacağının şirketin devamının mümkün bulunması halinde kabul edildiği, sadece kağıt üzerinde var olan, malvarlığı tespit edilmeyen şirket gözetildiğinde çıkma talebinin kabulünün bu müessesenin yapısına aykırı olduğu, müdür ulsüzlük yaptığı iddiasının davacı yönünden şirketten çıkma ve çıkma payı alacağı talebinin kabulüne yol açmayacağı, bu iddianın ancak şirket müdürünün...

              AŞ'nin defter ve belgelerinde de davacının %10 hisseyi değeri karşılığında devrettiği, resmi kayıtlara bu şekilde geçtiği, buna rağmen bedelini alamamışsa devrettiği ortağa karşı alacak davası açabileceği; keza davacının şirket işleyişi hakkında kendisine bilgi verilmediğine dair nedeninde tek başına ortaklıktan çıkma nedeni olamayacağı; bilgi isteme yönünden şirkete çektiği bir ihtarın bulunmadığı ya da mahkemeye şirket kayıtlarını inceleme ya da inceletmek için herhangi bir başvurusunun olmadığı, yine kar payı dağıtılmadığına ilişkin sebebinde bir çıkma nedeni olamayacağı; davacının davalı şirket yönünden kar payı dağıtmama hali 'direngenlik' seviyesinde ise, mahkemeden kar payı alacağı talep etmesinin mümkün olduğu nazara alınarak; hazırlanan bilirkişi raporuda gerekçeleri ile birlikte kabule şayan bulunarak davacının şirket kayıt ve defterleri ile de 'haklı çıkma sebebi'ni ispatlayamadığı... " gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....

              Davalı vekili, dava ticari dava olduğundan Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, müvekkili kooperatif üyesi olan davacının üyeliğinin 31.07.2006 tarihli yönetim kurulu kararıyla sona erdiğini, davacının kooperatife ödediği üyelik aidat toplamının 12.950,00 TL olduğunu, 1.400,00 TL geri ödeme ve 605,87 TL tutarındaki yönetim giderlerinin düşülmesinden sonra 10.994,13 TL asıl alacağı olduğunu, fazlasına ilişkin asıl alacağı kabul etmediklerini, davacının ortaklıktan çıktığı 2006 yılına ilişkin bilançonun tasdik edilmediğini dolayısıyla muaccel olmadığını, çıkma payı alacağına ilişkin faiz talep edilemeyeceğini, savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

                -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin, davalı kooperatif ortağı iken 09.12.2009 tarihinde ortaklıktan istifa ettiğini, müvekkilinin, kooperatiften, 186.854,67 TL çıkma payı alacağı ile kooperatife ait arsanın değerinden hissesine düşen 40.000,00 TL ve huzur hakkı olarak da 10.500,00TL alacağı bulunduğunu, 2009 yılı bilançosunun kabul edildiği 10.04.2010 tarihli genel kurul toplantısında, ödemenin 3 yıl içinde, 6 eşit taksit halinde yapılacağı şeklinde erteleme kararı alındığını, erteleme kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, toplam 237.354,67 TL alacağın davalıdan faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu