Gerçekleşen bu duruma göre; ortak çocuğun, velayet görevinin gereklerini fiilen yerine getirmeyen, çocuğa ilgi göstermeyen ve uzun süreli olarak uyuşturucu madde kullanan davalı baba yanında kalması, onun fiziksel ve ruhsal gelişimini olumsuz etkileyecek nitelikte olup, kardeşlerin bir arada yaşamalarının gelişimlerine sağlayacağı olumlu katkılar ile çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine de karar verilebileceği dikkate alındığında, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde davanın kabulü ile dava konusu ortak çocuğun velayetinin değiştirilmesine karar verilmesi gerekirken, babanın son dönemde uyuşturucu madde kullandığının tespit edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
KÜÇÜĞÜN SOYADISOYADININ DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 321 ] 2525 S. SOYADI KANUNU [ Madde 4 ] "İçtihat Metni" Davacı H.. T.. K..'a velayeten H.. Ezgin ile davalı Nüfus Müdürlüğü arasındaki davada S.. 2....
Ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Babanın velayet görevini gereği gibi yerine getirmediği sabit olduğuna, annenin de bu görevi yapabilecek durumda olmasına göre; çocuğun da kardeşlik duygusunu yaşamadaki yararı gözetildiğinde; çocukların velayetinin anneye verilmesinde üstün yararları bulunmaktadır. Türk Medeni Kanununun 183 ve 349. maddesi koşulları oluşmuştur. "gerekçesi ile; "Davanın KABULÜNE, ortak çocuklar Ahmet TÜFEKCİ ve Mehmet Vehbi TÜFEKCİ'nin velayetlerinin Türk Medeni Kanununun 183, 349, 351/1 maddeleri gereğince davalı (baba)dan alınmasına ve T.C....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayeti anneye bırakılan ortak çocuk Denizhan 2013 doğumludur. Ortak çocuğun, halen anne bakım ve şefkatine muhtaç olması nedeniyle, uzun süreli olarak anne yanından ayrılması çocuğun bedeni ve fikri gelişmesine engel olacağı gibi, davacı annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine de engel olacaktır. Kişisel ilişki kurulmasına ilişkin kararların değişen şartlara göre her zaman değiştirilmesi mümkündür. Baba ile ortak çocuk Denizhan arasında daha kısa süreli şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
Dosya kapsamına alınan sosyal inceleme raporuna göre, müşterek çocuğun bir süredir anne yanında yaşayan ağabeyiyle kendisine ders çalışması yönünde çok fazla müdahale etmesi sebebi ile baba yanında yaşamaya başladığı, internet ve telefonda çok vakit geçirdiği, eğitimiyle ilgili sorulan sorulara net cevaplar vermediği, annenin çocuğa karşı ilgili olduğu, çocuğun baba yanında rahat bir ortam olması sebebiyle yaşamak istediği, velayetin annede kalmasının üstün yararına olacağının düzenlendiği, annenin çocuğun bakımını üstlenebileceğinin rapor edildiği, annenin velayet görevini kötüye kullandığının ispat edilemediği gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmesi isabetli görülerek davacının istinafının reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Tarafların boşandıkları, müşterek çocukların velayetinin tarafların ortak kararı ile davalı anneye verildiği ve davacı baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki tesis edildiği, bu kararın kesinleştiği, davacının 09/03/2018 tarihinde eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında ilk derece mahkemesince alınan sosyal inceleme raporuna göre; her iki tarafın da müşterek çocuğun velayetini üstlenmek konusunda istekli olduğu, ancak davalının müşterek çocuğun dil gelişimindeki aksaklık/gerilik ile ilgili herhangi bir eğitim/destek alma girişimi olmadığı, bununla birlikte örgün eğitimin devam ettiği süreçte çocuğun yaşı ve gelişim süreci itibariyle okul öncesi eğitime dahil edilmediği, anne ile çocuk arasındaki paylaşımların sınırlı olduğu, davalının ev koşullarının hijyen ve düzen açısından çocuğun yaşantısı için ciddi aksaklıklar barındırdığı, davacı babanın ise çocuğun gelişim ve eğitim sürecinin desteklenmesi, çocuğun bakım ve sorumluluklarının...
İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile velâyet hakkı tevdi edilen annenin çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velâyet hakkı kapsamındaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olduğu, velâyet hakkı kapsamında çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığı, aynı hukuksal konumda olan erkeğe velâyet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının velâyet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil edeceği, evlilik birliği içinde doğan çocuğun taşıdığı ailenin soyadını, evlilik birliğinin sona ermesi ile kendisine velâyet hakkı tevdi edilen annenin kendi soyadı ile değiştirmesini engelleyici yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, somut olayda söz konusu değişikliğin çocuğun üstün yararına da aykırı bulunmadığı ve çocuğun soyadı değişmekle kişisel durumunun değişmeyeceği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların ortak çocuğu 02.03.2015...
Davacı tanıkları ortak beyanlarında; Müşterek çocuk babanın yanında kaldığında, babasının eşi ile olan tartışmalarından dolayı durumunun bayağı kötü olduğunu, son bir yıldır annenin yanında kaldığını, annenin yanında daha iyi olduğunu, kötü olan durumunun düzeldiğini, annenin çocuğa iyi baktığını, babanın eşi ile olan kavgalarından dolayı babasının yanına gitmekten korktuğunu bildirmişlerdir. Davalı tanıkları ortak beyanların da; Davalının eşi ile arada bir tartışmasının olduğunu, çok büyük tartışmalarına şahit olmadıklarını, davalının çocuğu ile ilgilendiğini, davalının şu anki eşinin de Cemre ile ilgilendiğini, müşterek çocuğun 6- 7 aydır davacı annenin yanında olduğunu beyan etmişlerdir....
Aile Mahkemesinin 2018/979 Esas, 2018/1185 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, kararın 07/03/2019 tarihinde kesinleş tiği, boşanma kararı ile müşterek çocuk Ada Erva velayetinin davalı anneye verildiği, TMK 349.maddesinde düzenlenen velayet değişikliği koşullarının davacı baba yararına oluştuğu, müşterek çocuk Ada Erva'nın velayet hakkının davacı babaya verilmesinin çocuğun yararına olduğu, yasal şartların mevcut olduğu anlaşılarak, davanın kabulü ile müşterek çocuğun velayet hakkının anneden alınıp babaya verilmek suretiyle TMK'nın 349. maddesi uyarınca değiştirilmesine, anne ile çocuk arasında şahsi ilişki tesisine karar verilmiştir....
Toplanan delillerden; boşanma hükmü ile velayet kendisine bırakılan davalı babanın, özgürlüğü bağlayıcı ceza ile mahkum olduğu, kararın 25/04/2019 tarihinde kesinleştiği, bu sebeple kısıtlanıp kendisine vasi atandığı, davalının tutuklu ve hükümlü olarak 20.06.2017 tarihinden itibaren ve halen cezaevinde olduğu anlaşılmaktadır. Davalı babanın velayet görevini yerine getirmede yasal engeli bulunmaktadır. Yaptırılan uzman incelemesinde de; velayetin davacı anneye verilmesine engel bir husus tespit edilmemiştir. Velayette asıl olan çocuğun üstün yararıdır. Ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Her ne kadar idrak çağında olan müşterek çocuklar babaanneleri ile büyüyüp, halen onunla yaşadıklarını, velayetlerinin annesine verilmesini istemediklerini belirtmekte ise de; asıl olan velayetin anne ve babada olmasıdır. Annenin velayet hakkının kaldırılmasına ilişkin bir iddia ileri sürülmemiştir....