Somut olayda, yapılan yargılama ve toplanan delillerden ve özellikle davalı babanın çocuğun soyadının değiştirmesi konusunda takdiri mahkeme bıraktığı ve ilk derece mahkemesi kararına karşı da istinaf kanun yoluna başvurmadığı gözetil diğinde; çocuğun soyadının annenin çocuğun soyadının annenin kızlık soyadı ile değiştirilmesi yönünde çocuğun üstün yararının ispatlandığı anlaşılmakla; nüfus müdürlüğünün usul ve yasaya uygun hükme yönelik istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde vermesi gereken karar; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır....
çocuğun üstün yararına aykırı olmayacağını belirterek, çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesini talep etmiştir....
, çocuğun ileriki hayatında küçük düşmemesi için babanın soyadının iptali ile çocuğun soyadının nüfusa annenin soyadı olan Erdoğan olarak tashihine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacı çocuk ile baba arasındaki şahsi ilişkiyi annenin kısıtladığını ileri sürmüş ise de bu iddiasına da ispat edemediği anlaşılmaktadır. Davacının ıslah yolu ile ortak velayet istemiştir. Ortak velayetin çocuğu ilgilendiren tüm resmi ve özel işlemlerde tarafların ortak karar almalarını ve her ikisinin imzasını gerektirdiği, ancak taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde bu durumun çocukla ilgili karar alınmasını güçleştireceği gibi taraflar arasındaki olumsuzlukların çocuğa sirayet ederek onun gelişimine ve ebeveynleri ile olan ilişkisine zarar verebileceği, davanın niteliği, tarafların iddiaları, yargılama sürecindeki beyanları irdelendiğinde ilk derece mahkemesinin ortak velayet düzenlemesinin çocuğun üstün yararına olmayacağı yönündeki değerlendirmesinin de yerinde olduğu anlaşılmıştır....
Davacı anne boşanma kararı ile birlikte velayeti babaya bırakılan ortak çocukların velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı anne tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
Anayasa Mahkemesi'nin 25.06.2015 ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında ise; velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığını, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini, çocuğun bir aileye mensubiyetinin belirlenmesi amacıyla bir soyadı taşıması ile nüfus kütüklerindeki kayıtların...
, çocuğun eğitimi yönünden istikrarlı davranmadığını, çocuğun son dönemde annesi ile kalmak istediğini açıklayarak tekrar rapor alınmasını istemiştir....
ve manevi her türlü desteği kendisine verdiğini beyan etmesine, küçüğün tercihinin üstün yararına bulunmadığının ispatlanmamasına, her ne kadar mahkemece davacının ortak velayete ilişkin talebi hakkında ayrıca bir değerlendirme yapılmaksızın velayetin değiştirilmesi yönünde gerekçe oluşturulmuş ise de; ortak velayetin ebeveynlerin istemesi ve uyum içerisinde olmaları halinde çocuğun menfaatine uygun olacağına, eldeki dosyada ise tarafların velayet konusunda ortak bir kararlarının olmadığı gibi çocuğun babasına karşı da mesafeli olmasına, bu durumda ortak velayetin çocuğun menfaatine uygun olmayacağına göre, davacı babanın yerinde bulunmayan istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Netice olarak bu davada davalı gerçek kişinin taraf sıfatı olmadığından" gerekçesi ile davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, davacı ve davalının Bergama 1.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 25/01/2016 tarihinde kesinleşen kararı ile boşandıkları, 27/11/2013 doğumlu müşterek çocuk Asya Candan'ın velayetinin davacı anneye verildiği, annenin velayet hakkının halen devam ettiği anlaşılmaktadır. Dava, yukarıda da açıklandığı üzere velayet hakkına sahip anne tarafından açılan, evlilik içinde doğan çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesi isteğine ilişkindir. Dava bu nitelendirmeye göre, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 13.11.2017 tarih, 2016/22515 Esas, 2017/12544 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere çocuğun halen soyadını taşıdığı davalı baba Seracettin'in de hak ve hukukunu etkileyeceğinden, babanın pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır....