Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Velayet kendisine verilmeyen baba ile çocuklar arasında yarıyıl tatillerinde, yaz tatillerinde, hafta sonlarında ve bayramlarda yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının, çocukların sağlığını, ahlaki ve bedensel gelişimini tehlikeye düşüreceğine ilişkin bir delil bulunmadığına göre, belirtilen zamanlarda müşterek çocuklar ile davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmaması doğru görülmemiştir. Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....

    Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yıl içinde tarafların biraraya gelmedikleri ortak hayatın yeniden kurulamadığı da tartışmasızdır. Boşanma davasının reddine ilişkin karar, davalının o davaya kadar gelinen süreçte kusurunun bulunmadığına kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hüküm karşısında tanıkların sözü edilen davadan önceki beyanlarına dayanılarak artık kadına kusur yüklenemez. Fiili ayrılık süresi içinde davalıya atfedilebilecek bir kusur da ispat edilmemiştir. O halde, davalının kusurlu olduğuna karar verilemez. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.01.10.2015(Prş.)...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı anne tarafından ortak çocuk ....ile ilgili hüküm kurulmaması, ....velayetinin değiştirilmesi ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.12.2016 (Çrş.) .......

        Mahkemece bu husus gözetilmeden, kadın yararına bir kez maddi ve manevi tazminata ( TMK 174/1-2) hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan boşanma davasının kabulüyle verilen tazminatlara ek olarak, zinaya dayalı boşanma kararı nedeniyle ek tazminata hükmedilemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. b-Davalı-karşı davacı kadın karşı dava dilekçesinde tedbir ve yoksulluk nafakası talep ettiği halde bu talepler hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/a ve 2/b bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, yukarıda 2-a bendinde yer alan bozma sebebine göre kadının tazminatların miktarlarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07.02.2019 (Prş.)...

          Dava Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davası olup, anılan madde gereğince boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir. İlk davanın ret nedeni önemli olmadığı gibi ortak hayatın yeniden kurulamamasının nedeninin de bir önemi yoktur. Önceki ret edilen davada davalı kadın vasisine tebligatlar yapılmış olup, karar kesinleşmiştir. Diğer koşullarında oluşması halinde davanın kabulü gerekir. Bu nedenle taraflara delilleri sorulup, gösterdikleri takdirde tüm deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak "fiili ayrılık" nedeni ile boşanma davası açmış, davacı erkek tarafından açılıp ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 29.03.2012 tarihinde kesinleştiği, tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulmadığı, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır. Mahkemece ilk davanın reddinden sonra tarafların 10 yıl süreyle bir araya gelmedikleri davalı kadının cevap dilekçesiyle de anlaşılmıştır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından karşı dava hakkında hüküm kurulmaması, tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden; davalı-davacı erkek tarafından ise kadının davasının kabulü, kendi davası hakkında hüküm kurulmaması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı-davacı erkek 23.09.2014 tarihinde karşı dava açmış, harcını da yatırmıştır. Davalı-davacı erkeğin karşı boşanma davası ile ilgili olarak hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

                Aile Mahkemesi'nin 2014/109 Esas sırasında kayıtlı görülen boşanma davasının red ile sonuçlandığını, kanun yolundan geçerek 17/02/2016 tarihinde kesinleştiğini, bu tarihten itibaren üç yıl geçmiş olmasına karşın ortak hayatın yeniden kurulamadığını belirterek tarafların TMK'nun 166/4 maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini istemiştir....

                -TL tedbir ve iştirak nafakasına ve iştirak nafakası hakkında yıllık üretici fiyat endeksi oranında artış yapılmasına dair karar verildiği, davacının istinafı üzerine her ne kadar bölge adliye mahkemesi kararının 4. bendinde çocuk için hükmedilen tedbir nafakası kararda yeniden yazılmış olsa da; çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf isteminin reddine karar verildiğinin, davacı kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarının arttırıldığının anlaşılmasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, karar verilmesi gerekmiştir. 2- Davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Davacı kadın dava dilekçesi ile maddî ve manevî tazminat taleplerine faiz uygulanmasını istemiştir. Bölge adliye mahkemesince bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

                  Bu bağlamda mahkemece, temyiz incelemesinde, bozma sebebine göre inceleme kapsamı dışında kalması zaruri hale gelen; karşılıklı boşanma davaları bakımından kararın kesinleştiğinden bahisle bozma sonrası verilen 07.02.2017 tarihli ikinci kararda boşanmaya ilişkin yeniden hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19.12.2017 (Salı)...

                    UYAP Entegrasyonu