Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı baba ile ortak çocuk Ali Kıvanç arasında günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken aynı yer-farklı yer ayrımı yapılması doğru olmadığı gibi, tarafların ayrı şehirlerde yaşamaları halinde çocukla baba arasında her ayın belirli hafta sonları, aynı şehirlerde yaşamaları halinde ise yarıyıl tatillerinde kişisel ilişki kurulmaması babalık duygularını tatmin etmekten uzaktır. Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m.438/7)....

    DAVA Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1991 yılında evlendiğini bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, 2008 yılından itibaren ayrı yaşamaya başladıklarını, erkek tarafından kadın aleyhine boşanma davası açıldığını, açılan davanın reddedildiğini, üç yıllık süre dolmasına rağmen taraflar arasında ortak hayatın tekrardan kurulamadığını, kadının, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiğini, agresif ve saldırgan olduğunu, birlik görevini ihmâl ettiğini, iddia ederek davanın kabulü ile eylemli ayrılık sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, iş bu dava ile ilgili yargılama yapmakla görevli ve yetkili mahkemenin ......

      Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa, hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin malların yönetimine ilişkin önlemleri alır.Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerinde de yukarıdaki istemlerde bulunabilir." Somut olayda davacı, "ayrı yaşamada haklılık" olgusuna dayalı olarak tedbir nafakası isteminde bulunmuştur. Bu iddiasını boşanma davasının reddinden sonra müşterek hayatın devam ettirilememesi nedenine dayandırmaktadır....

        Mahkemece bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda boşanma kararı kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gereklerinin yerine getirilmediğinin kabulü gerekir. Mahkemece, boşanma yönünden kararın kesinleştiğinden bahisle bozma sonrası verilen 02.03.2018 tarihli ikinci kararda boşanmaya ilişkin yeniden hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.05.2019 (Pzt.)...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı (koca)'nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayeti davacı anneye verilen ortak çocuklar ... ve ... ile davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmaması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

            Polatlı Aile Mahkemesi'nin 2014/248 E 2014/652 K sayılı boşanma talebinin reddine dair kararının 02/02/2015 tarihinde kesinleştiğini, dava tarihi itibariyle 3 yıllık sürenin dolduğunu, dinlenen tanık beyanları ile davalının kabulüne göre bu süre içerisinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı, her ne kadar davacı tanığı müşterek çocuk beyanından babasının hastalığı sebebiyle tarafların bir gün beraber yaşadığı belirtilse de, davacı kocanın ertesi gün buradan ayrıldığı, tedavi sebebiyle evde kalmasının ortak hayatın yeniden kurulmuş sayılmadığı durumlardan olduğu, fiilî ayrılık yasal şartlarının oluştuğu" gerekçesiyle, davanın kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir....

            AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 08/07/2021 NUMARASI : 2021/253 ESAS, 2021/540 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK.nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların 1986 yılında görücü usulü ile evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek çocuklarının olmadığını, taraflar arasında fikren ve ruhen anlaşmazlıkların olduğunu, davalının kıskanç tavırları nedeniyle ortak hayatı çekilmez hale getirdiğini, müvekkilin İstanbul 12....

            O halde, davalı erkeğin dava tarihinden önce ortak konuttan ayrıldığı sabit olup kadının ispat külfetini yerine getirdiği kabul edilmelidir. Evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülük doğrultusunda hayatın olağan akışına uygun olan eşlerin birlikte yaşamalarıdır. Bu durumda evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülüğe ve hayatın olağan akışına aykırı davranarak ortak konuttan ayrılan ve ayrılığa sebebiyet veren davalı erkek ortak konuttan ayrılmasının haklı sebebe veya sebeplere dayandığını ispatla yükümlüdür. Bu bakımdan ispat yükü yer değiştirmiş olup davacı üzerinde bulunan ispat külfeti davalıya geçmiştir. Mahkemece bu yön gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. O halde, davacı kadının davasının kabulü yerine reddine karar verilmesi doğru olmadığından, kadının istinaf başvurusunun kabulü gerekmektedir....

            HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1097 KARAR NO : 2021/1124 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : YUSUFELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/06/2021 NUMARASI : 2020/218 ESAS - 2021/322 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2016/15 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtığında davanın feragat nedeniyle reddedildiğini ve kararın 13/03/2017 tarihinde kesinleştiğini, o tarihten bu yana tarafların biraraya gelmediklerini, ortak hayatın yeniden kurulamadığını, ortak hayatın yeniden kurulamamasında davalı tarafın kusurlu olduğunu belirterek, TMK 166/4 maddesi gereğince tarafların boşanmalarına...

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkilin davalıya karşı Osmaniye Aile Mahkemesinde 2011/207 Esas 2012/198 Karar sayılı boşanma davası açtığını, mahkemenin davanın reddine karar verdiğini, kararın kesinleştiğini, huzurdaki davanın eylemli ayrılık bebeyile boşanma davası olduğunu, eylemli ayrılık sebebiyle boşanma davasında ortak hayatın yeniden kurulmuş sayılmadığı durumların, çocuklar için bir araya gelmek, bir konuyu görüüşmek için bir araya gelmek, zorunluluk sebebiyle bir araya gelmek, diğer sebeplerle bir araya gelmek olduğunu, tarafların geçtiğimiz dini bayramda bir araya geldiğini bu durumun ortak hayatın yeniden kurulmuş sayıladığı durumlardan olmadığını, zaten tarafların aynı bahçenini içinde ikamet etmekte olup dini bayramlarda zorunluluk olmadığı halde bir araya geldiklerini, özellike davacı tarafın dini bayramda kurban edilmek üzere bir adet hayvan getirdiğini, bayramı eşiyle birlikte geçirdiğini, kurbanı birlikte...

            UYAP Entegrasyonu