DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflarca karşılıklı olarak Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesine dayalı olarak açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda... 2. Aile Mahkemesinin 2014/862 esas, 2016/674 karar sayılı kararıyla, davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve davalı-karşı davacı erkek tarafından açılan karşı davanın reddine karar verilmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından boşanma davası açıldıktan sonra tarafların barışıp bir süre birlikte yaşadıkları, daha sonra tekrar ayrıldıkları, davanın devamında taraflar arasında evlilik birliği yeniden tesis edilmesi sebebiyle, tarafların eldeki davadan önce gerçekleşen karşılıklı kusurlu davranışlarının taraflarca affedildiğinin, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü ile önceki olayların kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, buna göre boşanma davasının reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı, boşanma davası açılmasıyla ayrı yaşamakta hakkı olan davacı ile davacıyla birlikte kalan ortak çocuk lehine tedbir nafakası hükmedilmesinde ve hükmedilen tedbir nafakalarının miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, geçici velâyet ve tedbir nafakası konusundaki kararın, davanın reddine ilişkin kararın kesinleşmesine kadar devam edeceği, davalının müstakil bir velâyet düzenlenmesi...
KARŞI OY YAZISI Davacı tarafından yabancı mahkemede açılan boşanma davası reddedilmiş, redde ilişkin bu karar Türkiye'de tanınmış ve tanıma kararı da kesinleşmiştir. Bu durumda 5718 sayılı Yasanın 59. maddesi uyarınca yabancı ilamın kesin hüküm etkisi, yabancı mahkemedeki kesinleşme anından itibaren hüküm ve sonuç doğurur. Durum böyle olunca Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesine dayalı davada, üç yıllık sürenin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlatılması gerekir. Bu husus nazara alınmadan tanıma kararının kesinleştiği tarih esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. O halde, mahkemece tarafların delilleri toplanarak bu süre içerisinde ortak hayatın kurulup kurulmadığının saptanarak sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, açıklanan gerekçeyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur....
ortak çocuk yararına hükmolunan tedbir nafakasının devamına, ortak çocuk yararına aylık 350,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL yoksulluk nafakasına, kadınının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir IV....
Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. 3-Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde boşanma ve tazminat talebinde bulunmuş, birleşen dava dilekçesinde ise kendisi ve ortak çocuk yararına tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. Davacı-davalı kadının yoksulluk nafakasına (TMK m.175) ilişkin bir talebi bulunmamaktadır. Hakim talep sonucuyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. (HMK m. 26). Bu haliyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilecek yerde, yazılı şekilde kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 4-Davalı-davacı erkek süresinde sunduğu 07.09.2015 tarihli cevap dilekçesi ile maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur. Mahkemece davalı -davacı erkeğin tazminat (TMK m.174/1-2) talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece yaşı sebebiyle velayet konusunda görüşünü açıklama olgunluğuna erişen ortak çocukların görüşüne başvurulmadığı gibi ortak çocuklar ile anne ve babanın yaşam koşullarının ve çocuk ile ebeveynlerin ilişkilerinin değerlendirilmesi bakımından sosyal inceleme raporu da alınmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı vasisi tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava TMK m. 165 uyarınca açılan akıl hastalığı hukuki sebebine dayalıdır. Akıl hastalığı sebebiyle (TMK m. 165) boşanmaya karar verilebilmesi için, akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirmesi ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi şarttır (TMK. m. 165). Mahkemece akıl hastalığı hukuki sebebi ile boşanmaya ( TMK m. 165) karar verilmiş ise de; erkekte akıl hastalığı bulunup bulunmadığı, varsa hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı yönünde rapor alınmamıştır. Dosya içerisinde bulunan ... 1. Sulh hukuk mahkemesinin vesayet dosyası içerisinde yer alan ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı erkek, 31.01.2014 tarihinde vefat etmiş, evlilik birliği ölümle son bulmuştur. Davaya, kusur belirlemesi yönünden, davacının mirasçıları ... ve ... tarafından devam edilmiştir. Mahkemece, davalı kadının ağır kusuru ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiğinin tespitine karar verilmiş ise de; soyut mizaç uyuşmazlığı ve taraflar arasındaki kültürel farklılık tek başına boşanmaya yeterli değildir. Bu uyuşmazlığın ve kültürel farklılığın yol açtığı somut olay ve olguların, birliği ortak hayatın devamına imkan bırakmayacak derecede temelinden sarsmış olması gerekir....
Davacı tarafından açılan dava, TMK 166/4 maddesi kapsamında ortak hayatın yeniden kurulamaması (fiili ayrılık) nedenine dayalı boşanma davası olup, davacı tarafın Gaziosmanpaşa 3.Aile Mahkemesinin 2016/161 esas-2017/664 karar sayılı dosyasından boşanma davası açtığı, davanın reddine karar verildiği ve kararın 10/09/2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. İşbu kararın kesinleşmesinden itibaren 3 yıllık süre geçtikten sonra eldeki davanın açıldığı ve taraflar arasında ortak hayatın kurulamadığı dosya kapsamından ve tanık beyanlarından anlaşılmakla, TMK'nun 166/4 maddesinde yer alan boşanma koşullarının gerçekleştiği, bu duruma davalının redle sonuçlanan ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olması gibi tam kusurlu tutum ve davranışlarının sebebiyet verdiği ve sonuç olarak taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kanaatine varıldığından davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece, davacının ayrı yaşamakta haklılığını yine davalının haklı bir sebep olmaksızın davacı ile birlikte yaşamaktan kaçındığını veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale geldiğini kanıtlayamadığı, delil ve tanık bildirmediğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı davacı eş yönünden tedbir nafakası istemine ilişkindir. 4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın, 197.maddesine göre de; Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir....