Dairemizin işbu bozma kararı ile ilk verilen hüküm karşılıklı davaların tüm yönleri bakımından tamamen ortadan kalkmıştır, öyleyse, Dairemizce 04.10.2016 tarihli bozma ilamında, 12.11.2015 tarihli karara ilişkin bilinçli olarak temyiz sınırlaması yapılmadığı halde mahkemece, “Boşanma, davacı-karşı davalının reddedilen boşanma davası, velayet, kişisel ilişkiye” dair kısımların, tarafların temyize konu etmediğini bu nedenle işbu hususların kesinleştiği gerekçesiyle, Dairemiz bozma ilamının amacına ve mahiyetine aykırı bir şekilde taraflar arasındaki karşılıklı davada kesinleşen her hangi bir yön bulunmadığı dikkate alınmaksızın, her iki dava ve fer’ileri yönünden yeniden hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Oysaki İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen 15.12.2017 tarihli karara karşı davalı-davacı kadın vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde; kusur tespiti, tazminat miktarı ve ortak çocuklar için belirlenen nafaka miktarı yönünden istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı-davacı kadın vekili tarafından davacı-davalı erkeğin kabul edilen davasındaki boşanma hükmünün istinaf edilmemesi nedeniyle davacı-davalı erkeğin açmış olduğu dava boşanma yönünden kesinleşmiştir. Hal böyle iken İlk Derece Mahkemesince gönderme sonrasında kurulan hükümde kesinleşen erkeğin boşanma davası yönünden yeniden hüküm kurulmak suretiyle ret kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2.İlk Derece Mahkemesince taraf tanıklarının beyanlarından, erkeğin başka bir kadınla yaptığı iddia edilen telefon görüşme ve yazışmalarından sonra tarafların biraraya gelerek ortak tanık ....'...
Eldeki davada tarafların uzun süredir bir araya gelmediği sabit ise de; yukarıda açıklandığı gibi tarafların ilk boşanma davasından sonra bir süre bir araya geldikleri, yeniden açılan ve reddedilen bir boşanma davasının da olmadığı sabittir. Bir araya geldikten sonra yeniden birlikteliğe bu davaya kadar ara vermelerinin TMK nın 166/4 maddesi uyarınca her hangi bir sonuç doğurmayacağı anlaşıldığından TMK. nun 166/son maddesinde belirtilen ortak hayatın yeniden kurulmamış olması koşulu oluşmamıştır. Bu nedenle davanın reddedilmesi gerekmiştir. HMK 353/1- b-2 maddesine göre ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı-karşı davacı kadın, karşı davasıyla zina (TMK m. 161) mahkeme aksi kanaatte olur ise evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuksal sebeplerine dayalı olarak boşanma talep etmiş, mahkemece kısa kararda hangi kanun maddesine dayanarak boşanma hükmü kurulduğu belirtilmeksizin "dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına" karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise; her iki davanın da evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK m. 166/1) kabul edildiği belirtilmiştir....
ın 28.04.2014 günü ölümü sebebiyle kararı imzalaması mümkün olmamıştır (HMK m.299). 06.05.2014...
C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 04.11.2022 tarihli ve 2022/593 Esas, 2022/1042 Karar sayılı kararıyla; tanık beyanları ve dosya kapsamından, davalı karşı davacı erkeğin, kadının başka bir erkek ile yazışmalarını gördükten sonra kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kadının baba evine gitmesi üzerine aynı gün kadını ortak konuta getirerek bir süre daha birarada yaşamaya devam ettikleri, bu itibarla tarafların birlikte yaşamaya devam ederek karşılıklı kusurlarını affettikleri, affetmeseler bile hoşgörü ile karşılandıkları, tarafların halihazırda fiilen ayrı yaşamalarının da tek başına boşanma sebebi olamayacağı, affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olayların taraflara kusur olarak yüklenmesi mümkün olmadığı gibi fiili ayrılık da tek başına boşanma nedeni olayacağından kadının ve erkeğin boşanma davalarının reddi usul ve yasaya uygun olup, davacı karşı davalı kadının asıl boşanma davasının; davalı karşı davacı erkeğin karşı boşanma davasının reddine yönelik istinaf başvurusunun...
Öyleyse, mahkemece bozmaya uyulduğu halde, boşanma hükmü yönünden kesinleştiği kanaatiyle hüküm kurulmaması dikkate alındığında, mahkemece uyulan bozma ilamının gereğinin yerine getirilmediğinin kabulü gerekecektir. Bu bağlamda mahkemece, temyiz incelemesinde, bozma sebebine göre inceleme kapsamı dışında kalması zaruri hale gelen; boşanma hükmü bakımından kararın kesinleştiğinden bahisle bozma sonrası verilen 21.11.2016 tarihli ikinci kararda bu yöne ilişkin yeniden hüküm kurulmaması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02.10.2018(Salı)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı karşı davacı erkeğin, harcı ve kaydı bulunmayan katılma yolu ile temyiz isteğinin incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı karşı davalı kadının temyiz isteğinin incelenmesine gelince, Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanma sebebinin ispatlandığının ve ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Davacı, dava dilekçesinde daha evvel boşanma davası açtığını davasının reddedildiğini, 3 yıllık süre içerisinde bir araya gelmediklerini belirterek boşanmalarına karar verilmesini istemiş, boşanma dosyasını da delil olarak göstermiştir. Bu haliyle, davacının davasının ortak hayatın yeniden kurulamaması hukuki sebebine (TMK m. 166/son) dayandırdığı anlaşılmaktadır. Davacıya daha evvel reddedilen dosya ile ilgili bilgileri sunması için usulünce kesin mehil verilip, ilgili dosyanın getirtilerek delillerin birlikte değerlendirilip, sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, davanın Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi kapsamında değerlendirilip, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.03.2017 (Pzt.)...
(Y2HD, 05.05.2004, 4901-5829, GENÇCAN-Boşanma-2, s. 131) Görüldüğü üzere terk sebebiyle boşanma (TMK. m. 164) davası ancak “terk edilen eş” tarafından açılabilir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 164 f. I hükmüne göre diğerini; -ortak konutu terk etmeye zorlayan, -haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de “terk etmiş” sayılır. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eşin açmış olduğu terk sebebiyle boşanma (TMK. m. 164) davası “bu sebeple” reddedilmelidir; “....Nafaka davasında dinlenen tanık beyanlarına göre boşanma davasının davacısı koca kadını evden kovmuş terke zorlamıştır. Eşini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuda dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Bu itibarla Türk Medeni Kanununun 164. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir....