Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların nüfus kayıtlarına göre yargılama sırasında 05.09.2018 doğumlu ortak çocukları ... Melih'in dünyaya geldiği, çocuğun doğum tarihine göre de tarafların dava sürecinde bir araya geldikleri ve evlilik birliğini sürdürdüklerinin anlaşıldığı, kadın tarafından öne sürülen iddia ve olaylar af veya hoşgörü kapsamında kaldığından asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile erkeğin, kadının davasının kabulüne yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kadının davası ve fer'ileri yönünden kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm tesisine, kadının davasının reddine, davacı-karşı davalı kadın ile ortak çocuklar ... ve ...yararına dava tarihinden, ......
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkeğin köylüsü ve komşusu olduğunu beyan eden tanıklarının tarafların 3-4 yıldır bir araya geldiklerini görmediklerine dair beyanlarının mevcut olduğu, ancak tarafların ortak çocuğunun görgüye dayalı beyanından tarafların sık sık görüşerek bir araya geldikleri, aynı evde dahi kaldıkları, davacı erkeğin oğluna ''ne ondan vazgeçebiliyorum, ne annenden vazgeçebiliyorum'' şeklindeki beyanlarda bulunduğu belirtilerek taraflar arasında ortak hayatın yeniden kurulmuş olduğu, eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı dava koşullarının gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Erkek tarafından açılan ilk boşanma davasının feragat nedeniyle 16.2.2011 tarihinde reddedildiği ve kesinleştiği, üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Erkeğin reddedilen boşanma davasından önceki olaylar sebebiyle artık kadına kusur yüklenemez. Davalı kadına fiili ayrılık süresi içerisinde atfedilebilecek yeni bir kusur da ispatlanmadığına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının bir kusuru bulunmamaktadır. Reddedilen ilk boşanma davası açarak geçimsizlik yaratan davacı erkek, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tamamen kusurludur. Hal böyleyken kadının ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak maddi tazminat talebinin (TMK.md. 174/1) reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her iki tarafın da mali müşavir olmasına ve davacı kadının karşı çıkmasına rağmen davalı erkeğin borçlanması bu nedenle taraflar arasında tartışmalar yaşanması, erkeğin evin ve çocukların sorumluluğunu davacıya bırakması, davalı erkek hakkında yapılan yargılama soncunda kesinleşen ilama göre davalı erkeğin fiziksel şiddet uygulaması, tehdit ve hakaret etmesi, bu olay nedeniyle tarafların fiilen ayrılması ve ortak hayatın yeniden kurulmamış olması, bu dönemde erkeğin çocuklarına zaman ayırmaması, maddî destekte bulunmaması, davalının davacıdan ailesine ait olduğu belirtilen ve daha önce ortak konut olarak kullanılan taşınmazı boşaltmasının istenmesi, bu amaçla davalının annesi tarafından kadın aleyhine kira alacağı ve tahliye talepli takip başlatılması sebebiyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının anlaşıldığı, kadına yüklenecek kusur bulunmadığını davalı erkeğin tam kusurlu...
Mahkemece bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda "boşanma kararının 14.03.2016 tarihinde kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gereklerinin yerine getirilmediğinin kabulü gerekir. Mahkemece, boşanma yönünden kararın kesinleştiğinden bahisle bozma sonrası verilen 22.02.2018 tarihli ikinci kararda boşanmaya ilişkin yeniden hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı kadının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19.12.2018 (Çrş.)...
Mahkemece bozma kararma uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda boşanma kararı kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gereklerinin yerine getirilmediğinin kabulü gerekir. Mahkemece, boşanma yönünden kararın kesinleştiğinden bahisle bozma sonrası verilen 04.02.2020 tarihli ikinci kararda boşanmaya ilişkin yeniden hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.10.2020 (Salı)...
Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir(TMK m.170). Somut olayda, davalı kadının boşanmak istememesi ve davalı tanıklarının tarafların geçimsizliğine yönelik görgüye dayalı beyanlarının olmaması ayrılık kararı verilebilmesi için yeterli değildir. Dosya kapsamından ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının ortaya konulamadığı, evlilik birliğinin yeniden tesis olunamayacak şekilde temelinden sarsıldığı sabittir. Bu nedenlerle açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ayrılığa karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2014/109 Esas sırasında kayıtlı görülen boşanma davasının red ile sonuçlandığını, kanun yolundan geçerek 17/02/2016 tarihinde kesinleştiğini, bu tarihten itibaren üç yıl geçmiş olmasına karşın ortak hayatın yeniden kurulamadığını belirterek tarafların TMK'nun 166/4 maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini istemiştir....
olumsuz hüküm kurulmaması yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın için yasal faiziyle birlikte 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir....
Bu maddeye dayanan boşanma davalarında, boşanma kararı için kusur araştırmasına lüzum yoksa da boşanmanın sonuçları düzenlenirken, daha önce açılıp reddedilen davada ve üç yıllık süre içerisinde ve ortak hayatın yeniden kurulamamasında tarafların gerçekleşen kusuru araştırılır. Ortada boşanmayı gerektirecek hiçbir neden bulunmadığı halde boşanma davası açıp bu davası reddedilen ve yasanın 166/4. maddesindeki boşanma sebebini yaratan tarafın kusurlu olduğu tartışmasızdır. Davacı daha önce boşanma davası açmış, davalı da karşılık boşanma davası açmış, her iki dava da reddedilmiştir. Böyle olunca davalı da boşanma sebebi yaratmış olmasından dolayı kusurludur. Ne var ki, kendi açtığı reddedilen davaya dayanan ve yaratılan boşanma nedeninden yararlanarak boşanma hükmünü elde eden davalı değil davacıdır....