Zira “kural olarak” her mahkeme kendi usul hükümlerini uygular ve yabancı mahkemenin uyguladığı usulün Türk usul hukukundan farklı olması, Türk kamu düzeninin müdahalesi için tek başına yeterli sebep oluşturmaz. Aynı ilkeler yabancı mahkemece uygulanan ispat hukuku açısından da geçerlidir. Somut uyuşmazlıkta incelenmesi gereken diğer bir konu da, benzer olaylarda Türkiye’de açılan davaların, TTK’nun 329/1. ve 405/2. maddelerinde düzenlenen, anonim şirketlerin kendi hisselerini temellük edemeyecekleri ve pay sahiplerinin sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyecekleri ilkeleri gereği reddedilmesine rağmen, aynı şartlardaki ortaklarca yabancı mahkemelerde açılan davaların kabul edilmesinin ve alınan farklı yöndeki bu yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de tenfizinin, Türk kamu düzenine aykırılık oluşturup oluşturmayacağıdır. Nitekim mahkemece bu durum, T.C. Anayasası’nın kanun önünde eşitlik ilkesine ve kamu düzenine aykırı kabul edilmiştir....
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Finlandiya uyruklu olan davacının, % 50 hissesine sahip olduğu limited şirkette müdür olarak çalışmasına izin verilmesi istemli başvurusunun reddine ilişkin işleme yapılan itirazın reddine dair … tarihli işlemin iptali istenilmektedir....
Mahkemece, davacının velayet ile ilgili talebi hakkında bir hüküm kurulmadığı gibi, yabancı boşanma kararında yer alan nafaka yükümlülüğü hakkında da bir karar verilmemiştir. Mahkeme kararında 5718 sayılı Kanunun 58. maddesine atıf yapılarak hüküm kurulduğuna göre, verilen karar, yabancı mahkeme kararındaki nafaka yükümlülüğünün tenfizini kapsamamaktadır. Çünkü, yabancı ilamın Türkiye'de icra olunacak bölümü, nafaka yükümlülüğüne ilişkin olan bölümüdür ve bunun için 5718 sayılı Kanunun 54. maddesi gereğince tenfiz kararı gereklidir. Öyleyse davacının bu yöndeki isteğinin 5718 sayılı Kanunun 54. maddesi ile "Nafaka Yükümlülüğüne İlişkin Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizine İlişkin Lahey Sözleşmesi" hükümleri çerçevesinde incelenerek sonucuna göre karar verilmesi ve velayete ilişkin talebi hakkında da hüküm kurulması gerekirken, bu hususların nazara alınmaması doğru bulunmamıştır....
ın rahatsızlığından dolayı Almanya Devletinin Hamburg-Wandsbek Bölge Mahkemelerince 18.12.2013 tarihinde eşine vasi olarak atandığını ve eşinin menfaatine olan işleri Türkiye'de yapabilmesi için vasi tayini kararının mahkemece tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini istemiş, mahkemece konunun Türk mahkemelerinin münhasır yetkisi kapsamına girdiği, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine dahil bir konuda, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine karar verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 2675 sayılı MÖHUK'nu yürürlükten kaldırıp, 12.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5718 sayılı MÖHUK'nun yabancı mahkemece verilen ilamların tanınmasına ilişkin 58. maddesi, yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesinin yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı olduğunu, tanımada 54. maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin uygulanmayacağını, ihtilâfsız kaza kararlarının tanınmasının da aynı hükme tâbi...
Tenfiz; yabancı mahkeme kararının Türkiye'de icra olunabilmesini sağlayan mahkeme kararıdır. Tenfiz usul ve esasları 2675 sayılı MÖHUK'un 34 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup Türk Mahkemeleri'nin yabancı ülke mahkeme kararlarının tenfizi davasında yerindelik denetimi söz konusu değildir. Tenfizden amaç yabancı ülke mahkeme kararının aynen Türkiye'de herhangi bir mahkemenin verdiği bir kararmış gibi kabul görmesidir. Bu amaçla Türk Mahkemeleri'nin yabancı ülke mahkeme kararında tenfize konu hükmü değiştirme hak ve yetkisi dahi bulunmamaktadır. Yargılamada sadece tenfiz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmesi yapılır. Tenfizi istenen yabancı ülke mahkeme kararında tarafların hak ve sorumlulukları, yargılama harç ve giderleri vb. kalemlere dokunulması mümkün değildir. Türk Mahkemeleri'nde klasik anlamda delil toplama, delil değerlendirme yapılmaz....
Aile ve Sinop Asliye Hukuk (Aile) Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, yabancı mahkeme kararında davalıların müşterek çocukları ...,... 'ın velayeti hakkında düzenleme bulunmaması nedeniyle bu hususta bir karar verilmesi istemine ilişkindir. Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesince; mernis'ten alınan nüfus kaydı uyarınca mahkemenin yetkili olmadığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Sinop Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi ise, uyuşmazlığın tenfiz kararını veren mahkemece çözülmesi gerektiği belirtilerek yetkisizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda nüfus müdürlüğünce, yabancı ülke mahkemesince verilen boşanma kararının tenfiz edildiği, ancak bu kararda davalıların müşterek çocukları ...,...'...
Kararın gerekçesinde; yabancı mahkeme ilamının, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 58. maddesinin göndermesi ile 54. maddesindeki (1. fıkra hariç) şartları taşıdığı belirtilerek, ilamın tanınmasına karar verilmesi gerektiği ifade edilmiş, ancak hüküm fıkrasında ilamın tanınması ile birlikte tenfizine de karar verilmiştir. Tanıma davası; yabancı bir mahkemeden bir hukuk davasına ilişkin olarak verilen ve verildiği mahkemenin tabi olduğu hukuk sistemi uyarınca kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının Türkiye'de de "kesin delil" ve "kesin hüküm" teşkil etmesini sağlamaya yönelik davalardır. Tenfiz davası ise; icra kabiliyetine sahip olan mahkeme kararlarının Türkiye'de de icra edilebilirliğini sağlamaya yönelik davalardır. Diğer bir deyişle tanıma davaları; yalnızca "kesin delil" ve "kesin hüküm" niteliği kazandıran davalar olup icra kabiliyeti kazandırma gücüne sahip değildir....
Bu haliyle davacının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yabancı mahkemece verilen boşanma kararı kesinleşmiş ve apostil şerhli olup MÖHUK hükümlerine uygun olmakla, yine davalı tarafın yabancı mahkeme kararına karşı ilgili ülkede dava açmaktan vazgeçtiğini açıkça bildirmiş olduğu da gözetilerek davacının davasının kabulü ile yabancı mahkeme kararının boşanma yönünden tanınması ve tenfizine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Yağma HÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Sanıklar ..., ... ve ... hakkında yağma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; Mahkeme tarafından 23.12.2014 tarihli tensip ara kararı ile Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığına sanık ...’a ait nüfus ve sabıka kayıt örneklerinin gönderilmesine dair yazı yazıldığının, ancak yazılan yazının sonucunun beklenmediğinin ve dosya arasında sanığın kimliğini ispata yarayacak herhangi bir kayıt da bulunmadığının anlaşılması karşısında; yabancı uyruklu sanıkların ilgili makamlar aracılığıyla nüfus kayıtları getirtilmeden ve/veya soruşturma makamınca sanıkların beyanı üzerine tespit edilen kimlik bilgileri ile, sanıkların kolluk tarafından tespit edilecek parmak izlerinin ve fotoğraflarının Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne gönderilerek Geçici Koruma Yönetmeliğinin 21 ve...
Tenfiz, MÖHUK'un 50/1. maddesinde "Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır." şeklinde düzenlenmiştir. Tanıma, MÖHUK'un 58. maddesinde; "(1) Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. (2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir. (3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır." şeklinde düzenlenmiştir....