"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı, dava dilekçesinde nüfus kütüğüne amcası üzerine yapılan kaydın düzeltilerek gerçek anne ve babasının hanesine kaydının yapılmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece davacı ...'un nüfus kayıtlarında ... ve ... olan anne-baba kaydının iptali ile ... ve ... olarak değiştirilmesine karar verilmiş, hüküm ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, kendisinin gerçekte ... ve ...'un kızı olmasına karşın, nüfus kayıtlarına yanlışlıkla amcası olan ... ve Eşi ... kızı olarak tescil edildiğini bildirerek yanlışlığın giderilmesini istemiş olduğuna göre, davacının gerçeğe uygun olmayan nüfus kaydının iptali ile gerçek anne ve babasının ... ve ...'...
Asliye Hukuk Mahkemesi'nce tespit kararı ile birlikte davacı T1 baba hanesiyle bağının kurulmasına karar verilmiş, tescil isteğinin idari nitelikte bulunduğu belirtilmek suretiyle bu talep reddedilmiştir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'na göre kişilerin nüfusa kayıt ve tescili idari bir işlem olduğundan, mahkemece babalığın tespitine ve davacı ile baba hanesi arasında bağ kurulmasına karar verilmesi doğru olup, bağ kurma işlemi ve nüfusa tescil idare (nüfus müdürlüğü) tarafından yerine getirileceğinden, tescil isteğinin reddedilmesinde Yargıtay yerleşik uygulamaları da gözetildiğinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir....
Bu itibarla, 1951 yılında Bakanlar kurulunca alınan kararla Türk Vatandaşlığından ıskat edilen "..." isimli şahsın Bakanlar Kurulu kararında adı ve soyadından başka her hangi bir nüfus bilgisinin yer almaması, gerçekte vatandaşlıktan çıkartılmak istenen kişinin (şairin) gerçek adının ise "…" olması ve nüfus Kütüğüne de bu şekilde kayıtlı olması karşısında ortada "…" adına Türk Vatandaşlığından ıskat yolunda alınmış geçerli bir Bakanlar kurulu Kararı bulunmadığından … tarihli, … sayılı Bakanlar Kurulu Kararının bu haliyle uygulanabilirliğinden söz etmeye olanak bulunmadığı gibi söz konusu karardaki isme yönelik maddi hatanın da düzeltilebilmesi veya değiştirilebilmesi ancak Bakanlar kurulunca alınacak yeni bir kararla olanaklı olduğundan, bu yol izlenmeksizin yetkisiz makam tarafından anılan karar dayanak gösterilerek "Türk Vatandaşlığından Iskat" formu düzenlenip nüfus kütüğüne tescil yolunda tesis edilen işlemde de hukuka uyarlık görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil KARAR Davacı, babası ... ile uyuşmazlık konusu taşınmazın tapu kayıt maliki ...'ün kardeş olduklarını iddia etmiştir. Dinlenen davacı tanıkları davacının savını doğrular açıklamada bulunmuşlardır. Hükmü temyiz eden davalı, ...,..., ... ve davacının babası ...'ın baba bir kardeş oldukları halde nüfus kaydında babaları ile aynı isimde başka bir şahsın nüfus kütüğüne tescil edildiğini, sonrasında davacının babası ile ...ın nüfus kaydındaki yanlışlığı düzelttirerek öz babalarının nüfusuna tescil edildiklerini açıklamıştır. Bu nedenle, ...ve ...'ın nüfus kayıtlarında düzeltme yapılıp yapılmadığının ilgili Nüfus Müdürlüğünden sorulması, ayrıca davacı ve kararı temyiz eden ...'...
Mahkemenin oluşumuna ilişkin bu yasa hükmü dikkate alınmadan nüfus idaresi temsilcisinin yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulması, Kabule göre de; Dava dilekçesinde davacı 01.07.1979 tarihinde doğduğu halde nüfus kütüğüne tescil edilmediğini, 01.02.1974 tarihinde doğup daha sonra ölen kardeşinin ismi ve doğum tarihi ile yaşadığını bu nedenle 01.02.1974 olan doğum tarihinin 01.07.1979 olarak düzeltilmesini istemiştir. Bu istek dikkate alındığında doğum ve ölüm vukuatının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu, davacının nüfusa bir kaydının da bulunmadığı anlaşıldığına göre dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin kendisinden önce 01/05/1966 tarihinde doğup 1967 yılında nüfusa tescil edilen ve küçük yaşta ölen kardeşinin nüfus kaydını kullandığını, gerçekte doğum tarihinin 13/09/1969 olduğunu ileri sürerek doğum tarihinin düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Şu halde davacı vekili esasen davacının nüfusa hiç kaydedilmediğini ileri sürmektedir. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 35/1. maddesinde, saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamının illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar olduğu hükme bağlandığından doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
in nüfus kütüğüne kaydı yapılan ...'in de davacıların kızı olduğunu bildirerek nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 1-Dava dilekçesinde ve yargılama sırasında verilen ıslah dilekçesinde; davacı ...'in kayden kardeşi olan ... ve eşi ...'in aslında davacı ...'ın babası ve annesi olduğu yine ... ve ...'nin nüfus kütüğüne kızları olarak kayıtlı bulunan ...'nin de davacıların kızı olduğu bildirilerek bu hatalı kayıtların iptali ile davacı ...'in ... ve ... üzerine yine ...'nin de davacılar üzerine tescil edilmesini istenmiş, mahkemece soybağı davası olduğu ve süreler geçtiği gerekçesi ile dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir....
D..’in nüfus kütüğüne kayıt ve tescil edilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın çekişmesiz yargı işi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise, davanın nüfus kaydında düzeltim davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Somut olayda davacı, annesi H... Y...’ın 01.07.1922 tarihinde Yunanistan’da Ş.. ve B...’in kızı olarak dünyaya geldiğini, anneannesi olan Ş..’nin eşi B...’in ölümü ile Türkiye’ye geldiğini ve burada H.. D.. ile ikinci evliliğini yaptığını, annesi H.. Y..’ın Ş..’nin kızı olmasına ve kendi nüfus kayıtlarında anne adı hanesinde Ş.. yazılı olmasına rağmen Ş..’nin nüfus kütüğünde kızı olarak kayıt ve tescilinin yapılmadığını, bu durumun mirasçılık açısından sıkıntı yarattığını ileri sürerek annesi H.. Y..’ın anneannesi Ş.. D..’in nüfus kütüğüne kayıt ve tescil edilmesini talep etmektedir....
Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, nüfusa kayıt edilmeden kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanan kişinin nüfusa tescili dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindedir. Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 35/1. maddesinde; saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamının illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar olduğu hükme bağlandığından, doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmesi yerine kabulü doğru görülmemiştir. 2-Kabule göre de; Dosyada bulunan nüfus kaydından, davacı ...'...
kararın verildiği ülkedeki dış temsilcilikler, yurt içinde ise Bakanlık tarafından belirlenen nüfus müdürlükleri tarafından yapılır.(3) Bu maddede sayılan şartlar yerine getirilmediği gerekçesiyle tescil talebi reddedilen kararların Türkiye’de tanınması, 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca yapılır." şeklinde düzenlenmiştir....