Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu itibarla, 1951 yılında Bakanlar kurulunca alınan kararla Türk Vatandaşlığından ıskat edilen "..." isimli şahsın Bakanlar Kurulu kararında adı ve soyadından başka her hangi bir nüfus bilgisinin yer almaması, gerçekte vatandaşlıktan çıkartılmak istenen kişinin (şairin) gerçek adının ise "…" olması ve nüfus Kütüğüne de bu şekilde kayıtlı olması karşısında ortada "…" adına Türk Vatandaşlığından ıskat yolunda alınmış geçerli bir Bakanlar kurulu Kararı bulunmadığından … tarihli, … sayılı Bakanlar Kurulu Kararının bu haliyle uygulanabilirliğinden söz etmeye olanak bulunmadığı gibi söz konusu karardaki isme yönelik maddi hatanın da düzeltilebilmesi veya değiştirilebilmesi ancak Bakanlar kurulunca alınacak yeni bir kararla olanaklı olduğundan, bu yol izlenmeksizin yetkisiz makam tarafından anılan karar dayanak gösterilerek "Türk Vatandaşlığından Iskat" formu düzenlenip nüfus kütüğüne tescil yolunda tesis edilen işlemde de hukuka uyarlık görülmemiştir....

    Asliye Hukuk Mahkemesi'nce tespit kararı ile birlikte davacı T1 baba hanesiyle bağının kurulmasına karar verilmiş, tescil isteğinin idari nitelikte bulunduğu belirtilmek suretiyle bu talep reddedilmiştir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'na göre kişilerin nüfusa kayıt ve tescili idari bir işlem olduğundan, mahkemece babalığın tespitine ve davacı ile baba hanesi arasında bağ kurulmasına karar verilmesi doğru olup, bağ kurma işlemi ve nüfusa tescil idare (nüfus müdürlüğü) tarafından yerine getirileceğinden, tescil isteğinin reddedilmesinde Yargıtay yerleşik uygulamaları da gözetildiğinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir....

    Mahkemenin oluşumuna ilişkin bu yasa hükmü dikkate alınmadan nüfus idaresi temsilcisinin yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulması, Kabule göre de; Dava dilekçesinde davacı 01.07.1979 tarihinde doğduğu halde nüfus kütüğüne tescil edilmediğini, 01.02.1974 tarihinde doğup daha sonra ölen kardeşinin ismi ve doğum tarihi ile yaşadığını bu nedenle 01.02.1974 olan doğum tarihinin 01.07.1979 olarak düzeltilmesini istemiştir. Bu istek dikkate alındığında doğum ve ölüm vukuatının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu, davacının nüfusa bir kaydının da bulunmadığı anlaşıldığına göre dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin kendisinden önce 01/05/1966 tarihinde doğup 1967 yılında nüfusa tescil edilen ve küçük yaşta ölen kardeşinin nüfus kaydını kullandığını, gerçekte doğum tarihinin 13/09/1969 olduğunu ileri sürerek doğum tarihinin düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Şu halde davacı vekili esasen davacının nüfusa hiç kaydedilmediğini ileri sürmektedir. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 35/1. maddesinde, saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamının illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar olduğu hükme bağlandığından doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

      in nüfus kütüğüne kaydı yapılan ...'in de davacıların kızı olduğunu bildirerek nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 1-Dava dilekçesinde ve yargılama sırasında verilen ıslah dilekçesinde; davacı ...'in kayden kardeşi olan ... ve eşi ...'in aslında davacı ...'ın babası ve annesi olduğu yine ... ve ...'nin nüfus kütüğüne kızları olarak kayıtlı bulunan ...'nin de davacıların kızı olduğu bildirilerek bu hatalı kayıtların iptali ile davacı ...'in ... ve ... üzerine yine ...'nin de davacılar üzerine tescil edilmesini istenmiş, mahkemece soybağı davası olduğu ve süreler geçtiği gerekçesi ile dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir....

        Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, nüfusa kayıt edilmeden kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanan kişinin nüfusa tescili dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindedir. Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 35/1. maddesinde; saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamının illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar olduğu hükme bağlandığından, doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmesi yerine kabulü doğru görülmemiştir. 2-Kabule göre de; Dosyada bulunan nüfus kaydından, davacı ...'...

          TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından; davacının dedesinin nüfus kütüklerine tescili yapılırken babası İbrahim'in ölü olması nedeniyle nüfus kayıtlarına alınmadığı, ölüm tarihinin de bilinmediği, yersel yazım esnasında sağ olanların kayıtlarının haneye tescilinin yapıldığı, davacının 20/07/2011 tarih ve 65595 sayılı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü yazısında belirtilen belgelerden hiçbirini ibraz etmediği gibi idarelerinde de bu belgelerin bulunmadığı, davacının yersel yazımdan önce ölen bir kişinin doğumuna ve ölümüne ait hiçbir resmi belge ibraz etmeden nüfus kütüğüne tescil talebinin karşılanmasının mümkün olmadığı, belgeler sunulmadığı halde kıyas yoluyla nüfus kütüğüne hatalı kayıt yapılmasının telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabileceği, bu nedenle İdare Mahkemesi kararının uygulanma olanağının bulunmadığı ileri sürülmektedir. KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir....

            Kimlik numaralı Fatih Şen'in 28/08/1978 tarihinde nüfus kütüğüne tescil edildiğini, daha sonra yurtdışına gidebilmek için ikinci kez Ordu İli Aybastı İlçesi 4 cilt 78 hane ve 58 sırada nüfusa kayıtlı Mehmet ve Güllü oğlu 15/10/1981 doğumlu T.C kimlik numaralı T1 adıyla 10/04/1996 tarihinde nüfus kütüğüne tescil edildiğini, T.C. Kimlik numaralı T1'in 21/08/2006 tarihinde Türk Vatandaşlığından çıktığını ve Almanya Vatandaşlığına geçtiğinin nüfus kayıtlarından da anlaşılacağını, Aybastı Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/03/ 2020 Tarih, 2020/11 esas ve 2020/77 sayılı kararında nüfus kaydına ikinci kez tescil edilen T.C. Kimlik numaralı T1'in kaydının iptal edilmesi gerekirken ilk tescil edilen T.C....

            Yine, Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinde “Aile kütüğünde kaydı olmayan kişinin ölümüne ilişkin tutanaklar resmî veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmişse nüfus müdürlüğünce kabul edilip işleme alınır. Ölüm tutanaklarında yer alan bilgilere göre aile kütüğünde kaydı bulunmayan kişiler, vatandaşlık durumu düzgün olmayan kişiler kütüğüne kayıt edilerek hakkında yaptırılacak soruşturma ile Türk vatandaşı olup olmadıkları araştırılır. Türk vatandaşı olduğu anlaşıldığı takdirde, ölüm tutanağına dayanılarak nüfus müdürlüğünce resen doğum tutanağı düzenlenir. Ölen kişi bu doğum tutanağına dayanılarak aile kütüğüne tescil edilir. Daha sonra ölüm tutanağı aile kütüğüne geçirilir, vatandaşlık durumu düzgün olmayan kişiler kütüğündeki kaydı, aile kütüğü ile bağ kurularak kapatılır” hükmüne yer verilmiştir....

              kararın verildiği ülkedeki dış temsilcilikler, yurt içinde ise Bakanlık tarafından belirlenen nüfus müdürlükleri tarafından yapılır.(3) Bu maddede sayılan şartlar yerine getirilmediği gerekçesiyle tescil talebi reddedilen kararların Türkiye’de tanınması, 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca yapılır." şeklinde düzenlenmiştir....

              UYAP Entegrasyonu