ın doğum tarihinin 08.09.2005 olmasına karşın her nasılsa nüfus kütüğüne ...'in 08.09.2005, ...'ın ise 08.06.2004 olarak yazıldığını ileri sürerek bu yanlışlığın düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, yaşının düzeltilmesi istenen ... ...'in 08.06.2004 tarihinde Elbistan'da doğduğu, 08.10.2004 tarihinde nüfusa tescil edildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarına göre bir kimsenin doğmadan önce nüfusa tescil edilmesi mümkün değildir. Mahkemece bu durum dikkate alınmadan nüfus kütüğüne 08.10.2004 tarihinde tescil edilmiş bulunan ... ...'in doğum tarihinin 08.09.2005 olarak düzeltilmesine karar verilmesi, Ayrıca; yargılama sırasında Elbistan Devlet Hastanesi'nden getirtilen 24.06.2010 gün ve 1009/125 sayılı raporda davacılardan ...'in canlı bir erkek çocuğu dünyaya getirdiği bildirilmektedir....
TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü: Dava; davacının, evlâtlık ilişkisinin nüfus kütüğüne tescili isteminin reddine ilişkin İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 9.9.2002 tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır. ......
Doğum ve ölüm vukuatının nüfus kütüğüne geçirilmesi nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu ve davacının bugüne kadar hiçbir şekilde nüfusa kaydedilmediği kendisinden önce doğup ölmüş olan kardeşinin nüfus kaydını kullandığı anlaşılmakla Mahkemece; Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 7/1.maddesi gereğince davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi isabetsiz ise de sonucu itibarıyla doğru olan red kararının gerekçesi değiştirilerek yukarıdaki gerekçe ile ONANMASINA, 04.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi. ......
un annesi olarak gözüken "..." adının "..." olarak değiştirilmesi yönünden nüfus kaydının düzeltilmesi istemi, soybağının kurulması istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise,davanın 5490 sayılı nüfus hizmetleri kanunu 36. Maddesinde düzenlenen nüfus kayıt düzeltme davası olduğu gerekçesi ile görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda,davacı,annesi ...'un gerçek annesinin dedesi ...nin 2. eşi ...nin çocuğu olmasına rağmen, dedesinin 1. eşi olan ...Üzerine tescil edildiği belirtilerek, nüfus kaydının düzeltilmesini talep ettiği, Nebahat Baaytemur'un gerçek babasının kütüğüne tescil edildiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmıştır....
Dava dilekçesinde, nüfus kaydının iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin miras bırakan ...,...,... adlı çocuklarının gerçekte var olmamasına karşın nüfus kütüğüne kayıt edildiklerini ileri sürerek, ...,... 'nin nüfus kayıtlarının iptaline karar verilmesini istemiştir. Dosyaya sunulan aile nüfus kayıt tablosu içeriğinden, kayıtlarının iptali istenilen ... ve ...'den olma 04.05.1966 doğumlu olarak ...,...,...'dan olma 18.09.1968 doğumlu olarak nüfus kütüğüne tescil edildikleri, zabıta araştırması sonucu bunların nüfusa kayıtlı oldukları ......
Kesinleşmeyen bir kararın yanlışlıkla ve kesinleşme şerhi de verilmek suretiyle nüfusa gönderilmiş olması ve nüfus kütüğüne işlenmiş bulunması hukuken geçerli bir işlem olarak kabul edilemez. Tüm bu hususlar dikkate alınarak mahkemece verilen 19.12.2007 ... 2007/72-119 sayılı kararın usule ve yasaya uygun bulunduğundan yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 31.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yine, Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinde “Aile kütüğünde kaydı olmayan kişinin ölümüne ilişkin tutanaklar resmî veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmişse nüfus müdürlüğünce kabul edilip işleme alınır. Ölüm tutanaklarında yer alan bilgilere göre aile kütüğünde kaydı bulunmayan kişiler, vatandaşlık durumu düzgün olmayan kişiler kütüğüne kayıt edilerek hakkında yaptırılacak soruşturma ile Türk vatandaşı olup olmadıkları araştırılır. Türk vatandaşı olduğu anlaşıldığı takdirde, ölüm tutanağına dayanılarak nüfus müdürlüğünce resen doğum tutanağı düzenlenir. Ölen kişi bu doğum tutanağına dayanılarak aile kütüğüne tescil edilir. Daha sonra ölüm tutanağı aile kütüğüne geçirilir, vatandaşlık durumu düzgün olmayan kişiler kütüğündeki kaydı, aile kütüğü ile bağ kurularak kapatılır” hükmüne yer verilmiştir....
ın Türkiye'de nüfus kütüğüne kaydedilmesine dayanak oluşturan "Kanun Yoluyla Türk Vatandaşlığını Kazanma Bildirim Formu"nda soyadının ... ... olduğu ve bu soyadı ile kütüğe kaydedildiği, buna göre ilgilinin nüfus kütüğüne geçirilişi sırasında dayanak belgesi ile kütükteki kayıt arasında herhangi bir yanlışlığın (maddi hatanın) bulunmadığı anlaşılmaktadır. 1587 Sayılı Nüfus Yasasının 11. maddesi ile Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetlerine Ait Kuruluş Görev ve Çalışma Yönergesinin 151. maddelerinde belirtildiği üzere, kişinin nüfus kütüğüne kaydı sırasında nüfus memurlarının yaptığı maddi hataların dayanağı belgelere uygun olarak düzenlenmemesi durumunda bunların nüfus müdürlüğünce düzeltilmesi; bunun dışında kalan ad ve soyadındaki düzeltme ve değişikliklerin ise Nüfus Yasasının 46. maddesi uyarınca ancak mahkeme kararı ile yapılması gerekir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar ... ve ... dava dilekçelerinde, ikiz kardeş olarak 19.9.1973 tarihinde doğmuş olmalarına karşın nüfus kütüğüne 19.9.1971 doğumlu olarak kayıt edildiklerini ileri sürerek doğdukları yılın 1973 olarak düzeltilmesini istemişlerdir. Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden özellikle nüfus kayıtları ile buna dayanak yapılan doğum tutanakları içeriğinden, davacılar ... ile ...'nin ikiz kardeş oldukları ve nüfus kütüğüne 19.9.1971 doğum tarihli olarak 20.9.1978 tarihinde tescil edildikleri anlaşılmaktadır. Her iki davacıya ilişkin ... Devlet Hastanesinden alınan 23.11.2005 günlü raporlarda 25 yaşından sonra tıbben yaş tespitinin mümkün olmadığı, her birinin fizyonomik görünümü itibarıyle 30-32 yaşlarında olduğu bildirilmiştir....
Ancak dilerse babasının kütüğüne dönebilir." hükmü ile 2505 sayılı Nüfus Hizmetleri Uygulama Yönetmeliğinin 9 uncu maddesinde "Aynı aileye mensup kişiler bir aile kütük sıra numarası altında kaydedilirler...Aile bireylerinden birinin sonradan soyadını değiştirmesi bu haneden çıkarılmasını gerektirmez" hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda; davacının evlilik sonucu kocasının hanesine taşınan nüfus kaydının iptali ile, kocası ile birlikte ortak olarak seçecekleri bir nüfus aile hanesi açılarak kadın ve kocanın bu haneye taşınmasına ilişkin isteminin idari işlem niteliğinde olduğu, bu işlemlerin hukukilik denetiminin idari yargı görevi dahilinde olduğu, Nüfus Müdürlüğünde ayrı bir kütüğe tescil edilmesine karar verilmesini talebi nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, idarenin tasarrufunda bir işlem olduğu gözetilerek İDM'ce, görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur....