Fıkrasının (c) bendi uyarınca haklı sebeple feshedildiğini, 4857 sayılı İş Kanununun 25/II. fıkrasının c bendi uyarınca işçinin işverenin diğer bir işçisine cinsel tacizde bulunmasının, haklı fesih nedeni olarak belirtildiğini, somut olayda davacının Müvekkil şirketin diğer çalışanı lise öğrencisi Seda Nur Güzlele sürekli iltifatlarda bulunması, Seda Nur Güzelelin arkadaşını aracına almayarak gerçekte Seda Nur Güzeleli gideceği yere bırakma amacı taşımaması, Seda Nur Güzeleli açmış olduğu kafeye davet etmesi, erkek arkadaşı olup olmadığını sorması, yine arabadan inerken kahve içmeye davet etmesi fiillerinin cinsel taciz boyutuna ulaştığını, dava dilekçesinde ve T1 şirkete verdiği savunma dilekçesinde Seda Nur Güzelelin anlattığı birçok olgunun aynen kabul edildiğini, yargıtayın, cinsel taciz boyutuna ulaşan davranışlar nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesi düşüncesindeki amacının yalnızca tacize uğrayan işçinin kişiliğini korumak olmadığı, aynı zamanda işyerinde ahlak ve...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özellikle davacı kadının tanıklarının ifadesinde ve dosyaya sunulan fotoğraf değerlendirildiğinde; davalı erkeğin eşini aldattığı, davacı kadının her ne kadar zina özel nedeni ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmayı talep etmişse de zina özel nedenine dayanılarak açılan boşanma davasında zinanın özel şekil şartlarına tabi olduğu ve bu şartların oluştuğu konusunda yeterli delillendirme bulunmadığı, onur kırıcı davranış nedeniyle de özel şekil şartlarının yerine gelmediği; davalı erkek kusurlu olmadığını, aldatma olayının olması halinde bile eşinin kendisini affettiğini ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesini gerektiğini ileri sürmüşse de davacı kadının önceki sadakatsizlik olaylarında eşini affetmiş olması son sadakatsizlik olayında da eşini affettiği anlamına gelmediği, bunun yanında sadakatsizlik olayının ortaya çıktığı tarihten sonra tarafların İngilterede bulunan şirketin kapatılması...
CEVAP Davalı-davacı kadın vekili birleşen boşanma davası ve asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin sadece depresyon hastalığının olduğunu söylediğini; erkeğin psikoz hastası olduğunu kadından gizlediğini, erkeğin takıntılı olduğunu, evde yenen içilen her şeyi kontrol ettiğini, dışarı çıktığında kadını ve çocuğu eve kilitlediğini, ekonomik şiddet uyguladığını, erkeğin annesine sormadan karar alamadığını ve erkeğin annesinin her şeye karıştığını, ikinci çocuğa hamile kaldığını öğrendiğinde erkeğin kendisine çocuğu aldırması konusunda baskı uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini iddia ederek asıl davanın reddine, birleşen davasının kabulüne, akıl hastalığı nedeniyle aksi takdirde pek kötü, onur kırıcı davranış nedeniyle ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kadına verilmesine, çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına...
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin, ilk derece mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarından olan eşine karşı fiziksel şiddet uygulama vakıası onur kırıcı davranış niteliğindedir. O halde, Türk Medeni Kanunu’nun 162’inci maddesinde yer alan boşanma sebebinin oluştuğu dikkate alınarak davacı kadının davasının TMK m.162 yönünden de kabulü gerekirken, reddi doğru bulunmamıştır. Ne var ki, kadının TMK m.166/1’e ilişkin davasının kabulüne dair verilmiş olan karardaki boşanma hükmü, davalı erkek tarafından istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir....
Sayılı dosyası üzerinden TMK 162’ya göre özel boşanma sebebi olan hayata kast, pek fena muamele ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma, bunun mümkün olmaması halinde ise TMK m.166/1’e göre genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma iddialarına dayalı olarak terditli şekilde boşanma davası açmış, iş bu dosyada yapılan yargılama neticesinde İstanbul 10. Aile Mahkemesinin 20.04.2017 tarih 2016/1038 E. 2017/290 K. Sayılı ilamıyla mahkememizin 2016/509 E....
Hal böyleyken, mahkemece bozmaya uyulduğu halde, ilk karar ile kabul edilen ve temyizin şumulü dışında bırakılmak suretiyle kesinleşen davalı-karşı davacı kadının kabul edilen boşanma davası hakkında "Karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 3- Davacı-karşı davalı erkek Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi uyarınca boşanma talep etmiş, mahkemece davalı-karşı davacı kadının hakaretleri bulunduğu az da olsa kusurlu olduğu tespiti yapılmış ne var ki davalı-karşı davacı kadının, davacı-karşı davalı erkeğe hakaret etmiş olması, ağır derecede onur kırıcı davranış olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle erkeğin davasının reddine karar verilmiştir....
Davalı-karşı davacı kadın vekili, cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması ve hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış nedeniyle tarafların boşanmalarına (TMK md. 166/1,2, TMK md. 162), müşterek çocuğun velayetinin davalı-karşı davacı kadına verilmesine, çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davalı-karşı davacı kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 80.000,00 TL maddi ve 80.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
Dava, davacı kadın tarafından münhasıran Türk Medeni Kanununun 162. maddesine dayalı olarak pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma istemiyle açılmıştır. Davacının talep sonucu bu şekilde olduğundan, delillerin bu çerçevede değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, talep sonucunda bulunmayan Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi gereğince karar verilmesi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyize konu sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07.12.2015 (Pzt.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacının, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak boşanma talep ettiği halde, kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm kısmında davanın kabulünün hangi hukuki sebebe dayandırıldığı belirtilmeksizin, hükmün gerekçesinde "tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı" gerekçesiyle boşanmalarına karar verildiğinin belirtilmesi suretiyle, gerekçe ile gerekçeli kararın hüküm kısmı ve tefhim edilen kısa karar arasında çelişki oluşturulmuştur (HMK m. 297). Gerekçe ile hüküm arasında oluşan çelişki tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacının dilekçesindeki açıklamalardan; davanın pek fena muamele ve onur kırıcı davranış (TMK m.162) sebebiyle boşanma davası olduğu açıktır. Hükmün gerekçesinde "davacı kadının ve çocukların sürekli olarak fiziki şiddet gördüğü, davalının kızına ve eşine sürekli küfrettiği" sabit kabul edilmiş, toplanan delillerden şiddetin sürekli olduğu, davalının eşine her kızdığında bir şeyler fırlattığı, eşyaları kırdığı, arabasını yakmaya kalktığı, eşi ve kızına sürekli sinkaflı küfür ettiği anlaşılmıştır. Süreklilik gösteren fiziki şiddet "pek fena muamele" oluşturur. Bu durumda kadının davası bakımından, Türk Medeni Kanununun 162. maddesinde yer alan boşanma sebebi oluşmuştur....