WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalının, davacının lehine hükmedilen manevi tazminata dair istinaf başvurusu yönünden; Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir (TMK m.121). Nişanın bozulmasından dolayı talep eden lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nişanın haksız olarak bozulmasının yanında, manevi tazminat talep edenin kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerekir. Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur. Ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğranılmış olması manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli değildir. Doğal olan üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Zira, manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerekir....

Bozma Kararı 1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairemizin 04.03.2019 tarihli ve 2018/3222 Esas, 2019/2070 Karar Sayılı kararı ile; düğünde takılan ziynet eşyalarının bozdurularak erkek adına bankada hesaba yatırıldığı, düğünde takılan ziynetlerin kadına ait olduğu, kadının ziynet eşyalarını geri istememek üzere erkeğe verdiğinin erkek tarafından ispatlanamadığı, ziynet alacağına ilişkin dava yönünden bilirkişi raporu alınıp sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle ziynet alacağının reddine karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. 3.Mahkemenin 12.03.2020 tarihli kararıyla ziynet alacağı davasının boşanma davasından tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiştir. B....

    Anılan karar Dairemizin 2015/8927 Esas- 2015/14195 Karar sayılı ve 15.09.2015 tarihli kararı ile “Davalı kocanın, ziynet eşyalarının düğünden sonra annesine teslim edildiği yönündeki kabul beyanları ile davacı kadın ziynet eşyalarının zilyetliğinin davalı tarafa geçirildiği yönündeki iddiasını ispat etmiş olup, bu kez ziynet eşyalarının balayından sonra davacı kadına iade edildiği yönündeki iddiasını ispat yükü davalı kocaya geçmiştir. Bu kapsamda, davalı koca ziynet eşyalarının, annesine teslim edilmesinden bir süre sonra davacı kadına iade edildiğini (geri verildiğini) ispat etmekle yükümlüdür ve davalı bu hususu ispat edemediği takdirde ziynet eşyalarının iadesinden sorumlu olacaktır....

      Davalı-karşı davacı kadın karşı dava dilekçesinde davacı-karşı davalı erkeğin ziynetleri aldığını, geri vereceğini söylediğini ancak vermediğini iddia etmiş, davalı erkek ise süresinde verdiği cevap dilekçesinde, 2014 yılı ramazan ayında davalı-karşı davacı kadın tarafından ortak konuttan eşyaların alındığını, eşyaların nakliye ücretini kendisinin verdiğini, ziynet eşyalarının kadında bulunduğunu savunmuştur. Dosya içerisinde bulunan fotoğraflar üzerinde kuyumcu bilirkişi rapor hazırlayarak dosyaya sunmuş olup ziynetlere ilişkin tanık beyanı bulunmamaktadır. Davacı kadın ziynet eşyasının erkek tarafından alındığını ve kendisine geri verilmediğini ispat yükü altındadır. Ziynet eşyalarının niteliği gereği, kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Davalı-karşı davacı kadının tanıklarının ziynetlere ilişkin beyanı bizzat görgüye dayalı olmayıp aktarımdan ibarettir....

        Ziynet eşyaları nitelikleri gereği piyasadan aynen temini mümkün olan yani misli eşya olduklarından aynen iadesi her zaman mümkün olabilecek türden eşyalardır. Bu nedenle mahkemece talep olmasına rağmen aynen iadeye hükmedilmeksizin sadece bedele hükmedilmesi doğru değildir. Mahkemece ziynet eşyalarının aynen iadesine (ayar, adet ve gramları ile birlikte hükümde tek tek belirtilerek) olmadığı takdirde bilirkişi tarafından belirlenen miktarın hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerekirken, sadece bedele ilişkin hüküm kurularak davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılmasının (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilerek ve ayrıca HUMK 388 ve HMK 297 maddesine aykırı infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

          Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davacı kadına aittir. Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir....

            Davalı ise verdiği cevap dilekçesinde, çeyrek altınların 47 değil, 30 adet olduğunu, diğer ziynet miktarlarının doğru olduğunu ve ziynet eşyalarının kadının hastalığının tedavisi için harcandığını belirtmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, düğünde takılan ziynet eşyalarının kocanın işsiz kaldığı bir dönemde koca tarafından bozdurularak harcandığı; kadının, ziynetlerinin bozdurulmasını gerektirecek bir tedavi sürecinin kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ziynetlere yönelik iade koşulları oluşmuştur. O halde, dava dilekçesinde talep edilen ziynet eşyalarından, davalı-karşı davacı tarafından varlığı kabul edilen 6 adet burma bilezik, 2 adet raylı bilezik, 1 adet künye ve 30 adet çeyrek altın yönünden talebin kabulü gerekirken; yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

              Dosyanın incelenmesinde; davacının 1 adet zincir takımı, beş adet yüzük, bir adet küpe, on adet tek ata altın şeklindeki ziynet eşyalarının aynen mümkün olmadığı taktirde bedelini talep etmesine rağmen mahkemece 1 adet 3.04 gram alyans yüzüğe ilişkin talebinin reddine, 1 Adet 14 ayar 12.05 gram zincir, 1 adet 2.96 gram yüzük, 1 adet 3.34 gram yüzük, 1 adet 3.00 gram yüzük,1 çift 3.90 gram küpe, 7 adet tek ata(100 lük), 7 adet 22 ayar 89,26 gram bilezikten olaşan ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı taktirde bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, talep konusu olmamasına rağmen 7 adet 22 ayar 89,26 gram bilezikle ilgili de karar verildiği, bu haliyle talep aşılarak hüküm kurulduğu belirlenmektedir....

                Sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak , TMK’nun 122.maddesine göre: “Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.”Kural olarak, giyilmekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen eşyaların iadesine karar verilemez. Mutat dışı olan hediyelerin ise geri verilmesi gerekmektedir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre de ziynet eşyaları mutad dışı hediyelerindendir....

                  Mahkemece; "Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; dosya içerisinde mevcut delillerle ziynet eşyalarının varlığı davacı kadın tarafından kanıtlanmışır. Ancak yukarıda alıntılanan Yargıtay içtihadında da belirtildiği üzere davacı kadının bu ziynetlerin evlilik birliği içinde kendisinden alındığını ve iade edilmediğini ispat etmesi gerekir. Davacı kadın bu kapsamda tanık dinletmiştir. Davacı tanıklarının ziynet eşyalarının bozdurulduğuna dair bilgileri, davacıdan duyuma dayalı olup, ziynet eşyalarının akıbeti hususunda görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır. Davalı tanıkları ise, davacı kadın tarafından talep edilen ziynet eşyalarının davacı kadının ailesinde olduğunu, davalı erkek tarafından borç ödenmek maksatlı olarak ziynet eşyalarının bozdurulmadığını beyan etmişlerdir....

                  UYAP Entegrasyonu