Fesih gerekçesi olarak gösterilen sebepler, işçiye iş sözleşmesin haklı sebeple sona erdirme imkanı tanıyan kanuni düzenlemelerden hiçbirine tam olarak uygun bulunmamaktadır. Taraflar arasında ücret artışına ilişkin düzenleme içeren yazılı bir sözleşme bulunmaması sebebi ile ücrete zam yapılmaması işçiye fesih hakkı tanımaz. Ayrıca davacı işyerinde çalışma koşullarının iş sağlığı ve güvenliği açısından olumsuz olduğuna ve asılsız disiplin soruşturmaları ile üzerinde baskı oluşturulduğuna ilişkin de bir delil ibraz etmemiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri tarafından, davacının şikayeti üzerine düzenlenen raporda da bu yönde bir tespit yapılmamıştır. Davacının fesihten iki gün sonra Libya'da çalışmak üzere bir başka işveren ile iş sözleşmesi imzaladığı ve dört gün sonra da yurtdışına çıkış yaptığı dosya içerisine ibraz edilen iş sözleşmesi örneği ve pasaport kayıtları ile sabittir....
Mahkemece yapılan yargılama sonucu sözleşmenin feshin haklı olduğunun davacı tarafından kanıtlanamadığı, bu nedenle ödemenin sözleşmedeki kira bedelleri üzerinden yapılması gerektiği rayiç üzerinden hesaplanan 133.00 YTL+KDV’nin uygun görülmediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Taraflar arasında bağıtlanan araç kiralama sözleşmesi davacı tarafından davalıya gönderilen 31.10.2003 tarihli yazı ile sözleşmesin 6/f maddesi gereğince 31.10.2003 tarihi itibari ile tek taraflı olarak fesih edildiği bildirilmiş, buna karşılık davalı tarafından verilen 03.11.2003 tarihli cevabi yazıda feshe karşı çıkılmamış ancak araçların 2 tanesinin 04.11.2003 tarihinde diğer 4 aracında Anadolu da olması nedeni ile 30.11.2003 tarihine kadar teslim edileceği bu tarihe...
Dairenin önceki bozma kararında, 12.11.2003 tarihli “borç tasfiye sözleşmesin”nin 4721 sayılı TMK.nun 873/2. maddesi hükmüne göre borcun ödenmemesi halinde rehinli taşınmazın mülkiyetinin alacaklıya geçeceğine dair sözleşme hükümlerine değer verilemeyeceği ve geçersiz olduğu belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada taraflar arasında akdedilen ve geçersiz olduğu kabul edilen anılan sözleşmeye değer verilmeyip, depo kararı verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, 12.11.2003 tarihli sözleşmenin geçersizliği kabul edilmesine rağmen, faize ilişkin hükümlerine değer verilmesi doğru değildir....
İş sözleşmesin feshi haklı sebebe dayandığından davacı kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına hak kazanamaz. Kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddi yerine hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu uyarınca Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.Açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin REDDİNE Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; 2-) Taraflar arasındaki 01.06.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesin gereğince kiracı olan davalının oturduğu davaya konu kiralananda ve alt dairede 26.08.2014 tarihinde su basması ile zarar oluştuğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 6098 Sayılı T.B.K.’nun 316. (B.K.’nun 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı kanunun 334. (B.K.’nun266.) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiraya verene teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur....
nde çalışan olarak gösterildiğini, yine bu şirketten 19.12.2000 tarihinde çıkışı yapılarak eski şirkette çalıştırılmaya başladığını, iş sözleşmesin 18.11.2008 tarihinde hiçbir gerekçe gösterilmeksizin feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, davacının müvekkili şirketin bünyesinde hiç çalışmadığını, müvekkili şirketin hissedarlarının 2008 ve 2009 yıllarında alınan yönetim kurulu kararıyla değiştiğini, müvekkili şirketin diğer davalı şirketle hiçbir bağlantısının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir....
Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalıların Cevaplarının Özeti: Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Taraflar arasında davacının talep ettiği alacaklara ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekip gerekmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır....
ın kişisel ve davacı şirket adına kefaletleri olduğundan ayrıca protokole bağlı bir senet düzenleneceği, bu senedin hisse alanlar tarafından ve yeni şirket yönetimince imzalanacağı, kefalete konu olan borçlar ödendikten sonra senedin iade edileceğinin öngörüldüğü, davacının bu sözleşme kapsamında ödeme yaptığını iddia ettiği leasing sözleşmesin protokol ile aynı tarihli olduğu, dolayısıyla leasing sözleşmesindeki ödemelerin bu sözleşme kapsamında olduğunun kabul edilemeyeceği, zira, sözleşmede "sözleşme tarihinden" önceki kefaletlerle ilgili ödemelerin protokole alındığı, protokol metninde devir tarihinden değil, sözleşme tarihinden önceki borçlardan söz edildiği, 29.01.2010 tarihli diğer protokolde ise "alıcı" olarak davacı ... ve dava dışı ...'ın, "satıcı" tarafında ise ... ve ...'un bulunduğu, bu sözleşmenin, ... Tıp Merkezi adına olan Cerrahi Tıp Merkezi ruhsatı ve ekindeki listede gösterilen şirkete ait demirbaşların yeni kurulacak şirkete veya ...'...
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti: Davacı, iş sözleşmesini emeklilik sebebi ile haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile izin, fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil alacağı ile ikramiye alacağını, birleşen 2009/638 esas sayılı dosyada ise toplu iş sözleşmesin imzalanmasından dolayı ara dönem ücret farkı, kefalet alacağı ile vergi iade alacağını istemiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı ... vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının, herhangi bir alacağının bulunmadığını, tatil günlerinde çalışmadığını, fazla mesai alacağının bulunmadığını, yıllık izinlerini kullandığını, davacının verilen görevi yerine getirmeyip devamsızlık yapması üzerine iş sözleşmesinin feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir....
Ölünceye kadar bakım sözleşmesine ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Taraflar arasında biçim koşuluna uyularak yapılmış ölünceye kadar bakım sözleşmesin bulunduğu ispat edilememiştir. Dolayısıyla davalının ölünceye kadar bakım sözleşmesinin borçlusu ve sözleşme hükümlerini ihlal eden tarafı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Eldeki davanın açıklanan bu nedenle reddi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile kabulü doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 625 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....