GEREKÇE : Dava, yardım nafakası talebine ilişkindir. Davalı baba istinafında, üniversiteyi bitirmesine rağmen, davacının çalışmadığını, kendisinin emekli olup, ödeme gücünün bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davacının SGK'sının 2019/Kasım döneminde sonlandığı, 23/12/2019 tarihinde yardım nafakası davası açtığı, davalı babanın emekli olduğu, 2019/Aralık dönemi için 1.900 TL emekli maaşı aldığı, üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığının bulunmadığı görülmüştür....
Türk Medeni Kanunun 365/2.maddesi '' dava davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." şeklindeki düzenleme ile yardım nafakası davasını tanımlamıştır. Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 gün ve 1998/656- 688 sayılı ilamında da "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir.Eğitimine devam etmekte olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
Türk Medeni Kanunun 365/2.maddesi '' dava davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." şeklindeki düzenleme ile yardım nafakası davasını tanımlamıştır. Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 gün ve 1998/656- 688 sayılı ilamında da "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir.Eğitimine devam etmekte olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; daha önce mahkemenin 18.06.2010 tarih ve 2009/590 Esas-2010/321 Karar sayılı ilamı ile davacı lehine hükmedilen 400 TL yardım nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 120 TL artırılarak 520 TL olarak davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosya kapsamından, davacı tarafından davalı aleyhine ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2009/590 E. sayılı dosyası ile yardım nafakası talep edildiği, yapılan yargılama sonucunda; 18.06.2010 tarihli ilam ile davacı lehine 400 TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline dair verilen kararın temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 27.12.2010 gün ve 2010/18723 Esas 2010/21705 Karar sayılı ilamı ile yardım nafakasının 350 TL olarak belirlendiği ve hükmün bu şekliyle düzeltilerek onandığı anlaşılmaktadır....
Mahkemece; davacının, hastalığı nedeni ile çalışamadığı, çocuklarından birinin üniversite öğrencisi olduğu, diğerinin asgari ücret düzeyinde gelirinin bulunduğu, davalı Hasan'ın ekonomik durumunun nafaka vermeye yeterli olmadığı, Serap ve Tuğba'nın gelir düzeyleri oranında yardım nafakası ödemeleri gerektiği gerekçe gösterilerek Hasan aleyhine açılan davanın reddine; davalılar Serap ve Tuğba yönünden ise, davanın kabulü ile; dava tarihinden geçerli olmak üzere 750.00 TL yardım nafakasının davalı Serap'tan, 350.00 TL yardım nafakasının davalı Tuğba'dan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar Serap ve Tuğba vekilli tarafından temyiz edilmiştir. TMK.nun 364.maddesinde “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır” düzenlemesi yeralmaktadır....
Toplanan delillerden, öğrenci olup geliri ve malvarlığı bulunmayan davacı yararına Türk Medeni Kanununun 328, 364/1 ve 365/2 maddesinde düzenlenen yardım nafakası koşullarının gerçekleştiği sabittir. Ancak mahkemece ilk hükmedilen aylık 650,00 .TL yardım nafakasına ilişkin kararı davacı taraf istinaf etmemiştir. Bu husus davalı için kazanılmış hak oluşturmakta olup bu davada artık bunun üzerine bir yardım nafakasına hükmedilmesi mümkün değildir. 650,00.TL yardım nafakasının miktarının davacının annesinin ve davalının sosyo ekonomik durumları dikkate alındığında hakkaniyete uygun olduğundan , davalı vekilinin bu yönden istinaf talebinin kabulü ile kazanılmış hak dikkate alınarak yardım nafakasının aylık 650,00 .TL olarak tespitine karar vermek gerekmiştir....
(HMK 26) Somut olayda, davacı dava dilekçesinde hükmedilecek yardım nafakasına gelecek yıllar için yıllık memur maaş zammı oranında artırım yapılmasını talep etmiştir. Mahkemece talebi aşacak şekilde "DAVANIN KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE, Davacı T1 lehine dava tarihinden itibaren 1.500,00- TL yardım nafakasının DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, hükmedilen nafakanın yardım nafakası kararı kaldırılana kadar her yıl bir önceki yılın yıllık ÜFE ortalaması oranında ARTTIRILMASINA," karar verilmesi doğru görülmemiş olup, hükmedilen yardım nafakasının, gelecek yıllar için, ÜFE oranını geçmemek şartıyla yıllık memur maaş zammı oranında artırılmasına karar vermek gerekmiştir....
Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Somut olayda; davacı kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun olduğundan üst soyu olan babasından yardım nafakası isteyebilir. Ne varki yardım nafakasının miktarı takdir edilirken bunu ödemekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi gerekir. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçimine katkı olacak miktarda, davalının da geliri ile orantılı olarak Medeni Kanunun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....
Ne var ki; eldeki davada adli yardım talebi olmamasına rağmen mahkemece yanılgılı değerlendirme ile adli yardım talebi varmış gibi yargılama giderleri konusunda hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir. Ancak, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından; hükmün, HUMK 438/7, C2 hükmü ve 6100 sayılı HMK 370/2 ek 3/1 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Ancak, davada; yoksulluk nafakasının artırılması talep edilmiştir. Mahkemece kurulan hükümde yardım nafakası olarak ifade edilmiş olması doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün birinci maddesindeki "aylık 100.000 TL yardım nafakasının" ifadesinin çıkartılarak yerine "aylık 100.00 TL yoksulluk nafakasının" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 23.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....