Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, tedbir nafakası davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın, asıl davada boşanma talebinde bulunmuş, birleşen tedbir nafakası davasında ayrı yaşamakta haklı olduğunu ileri sürerek Türk Medeni Kanunu'nun 197. madesi uyarınca tedbir nafakası talebinde bulunmuş, mahkemece boşanma davasının takip edilmediğinden açılmamış sayılmasına, tedbir nafakasına yönelik birleşen dosya yönünden ise sübut bulmadığından bahisle reddine karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının birleşen tedbir nafakası davasında delil olarak dayandığı ... 9....
Turguy Kılıç 7.2.2017 tarihli dilekçesiyle yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinden feragat ettiğini bildirdiğinden bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte gösterilen sebeple temyiz dilekçesinin tedbir nafakası ve tarafların boşanma istemine yönelik kararlara ilişkin olarak REDDİNE, yukarıda ikinci bentte gösterilen sebeple hükmün kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.02.2017 (Salı)...
KARŞI OY YAZISI Davalı koca, ortak çocuklar için hükmedilen aylık 3000 TL. iştirak nafakası dışında, davacı kadına aylık 2000 TL. yoksulluk nafakası ile 200.000 TL. maddi tazminat ödemekle de yükümlüdür. Davalı babanın kişisel ilişki günlerinde yapacağı giderler ile çocukların normal eğitimi dışında ek eğitim, gezi ve sosyal gereksinmeleri için ayrıca yapmak isteyebileceği giderler de gözönüne alındığında; bağlanan iştirak nafakası babayı, çocukları karşısıda çaresiz bırakabilecektir. Babanın ödemekle yükümlü olduğu iştirak nafakası dışında da çocuklarına ek harcamalar yapmak isteyebileceği gözden kaçırılmamalıdır. Hükmün diğer bölümlerinin onanmasına katılmakla birlikte; iştirak nafakası fazladır ve bu nedenle, hükmün iştirak nafakası bakımından bozulması gerektiğini düşünüyoruz....
Davacı boşanma davası içinde, bu dava sonuçlanmadan yoksulluk nafakası isteminde bulunmamış, boşanma hükmü kesinleştikten sonra 12.04.2013 tarihinde açtığı bu dava ile 500 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, dava sonuçlanıncaya kadar dava tarihinden başlamak üzere bu miktarın lehine tedbir nafakası olarak tensiben verilmesini istemiştir. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır. (TMK 169.madde). Boşanma davası devam ederken eşlerden birinin tedbir nafakasının devamını istemesi, yoksulluk nafakası istemi niteliğindedir. Yoksulluk nafakası davası boşanmanın fer'i niteliğinde bir dava olduğundan, dava devam ettiği sürece her zaman istenebileceği gibi, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra ayrı ve bağımsız bir dava olarak da açılabilir....
Çünkü ilk hükümle velayetleri davacıya bırakılan çocuklar için ayrıca iştirak nafakası takdir ve tayin edilmiş, ilk hükmün bu bölümü de kesinleşmiştir. Bu sebeple bozmaya uyularak verilen ikinci karardaki kadın lehine hükmedilen ve "iştirak" olarak adlandırılan nafakanın tedbir nafakası olduğu tartışmasızdır. Yukarıda belirtildiği gibi bu yön bozmanın dışında kalarak kesinleştiğine göre bozmaya uyularak verilen ikinci kararda kadın yararına artık tedbir nafakası tayin edilemez. Ne var ki ilk incelemede bu husus gözden kaçtığından davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları reddedilerek bu kısım da onamanın kapsamında kalmıştır. O halde davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme talebi haklı ve yerinde olup, kabulüne, Dairemizin ilamının "onamaya" ilişkin bölümünün tedbir nafakasına münhasır olarak olarak kaldırılmasına, hükmün tedbir nafakası yönünden de bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tedbir Nafakası-Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından, tedbir nafakası davasının ve kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen manevî tazminat, kadın yararına hükmedilen tedbir ile yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-davacı erkeğin tedbir nafakası davasının kabülüne yönelik temyiz dilekçesinin incelemesinde; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca “Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanunun 44 üncü maddesi ile 6100 Sayılı Kanuna eklenen Ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarının (HMK m. 341, 362) Vergi Usul Kanunu...
tazminata karar verilmiş, hüküm davacı kadın tarafından manevi tazminat, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları yönlerinden, davalı erkek tarafından ise; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmolunan yoksulluk nafakası ve manevi tazminat ile vekalet ücretine yönelik olarak istinaf edilmiştir....
Ayrıca, tedbir nafakası haricinde boşanma kararının "eklentisi" olan (yoksulluk) ve (iştirak) nafakası da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Somut olayda; 16.12.2014 tarihinde başlatılan takipte; takibe konu ... 4. Aile Mahkemesi'nin 2013/588 Esas, 2014/755 Karar sayılı tarafların boşanmalarına ilişkin ilamın mevcut dosya kapsamına göre temyiz edildiği takip tarihi itibariyle kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Boşanma hükmü kesinleşmemiş olduğundan buna bağlı (fer'i nitelikteki) iştirak nafakası da kesinleşmeden takibe konulamaz. Bu nedenle şikayetin iştirak nafakası yönünden de kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi isabetsizdir....
II hükmüne göre velâyetin kullanılması kendisine “verilmeyen eş” çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu için davacı vekili tarafından ancak “iştirak nafakası” verilmesi istenebilir. Değerli çoğunluk davacının “tedbir nafakası” isteğinin bulunduğu düşüncesindedir. Boşanmış eşler hangi sebeple olursa olsun ortak çocukları için “tedbir nafakası” değil sadece “iştirak nafakası” isteyebilir. Açıkladığım gerekçelerle değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum....
Yargılama sırasında davacı vekili mahkemenin 15/02/2013 tarihli duruşmasındaki beyanında; dava dilekçesindeki taleplerinin sehven yoksulluk nafakası olarak yazılmış olduğunu, asıl taleplerinin TMK'nun 197.maddesinde düzenlenmiş olan ayrı yaşama hakkına dayanan parasal destek yani nafakaya ilişkin olduğunu belirtmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece, açılan davanın yoksulluk nafakası talebine yönelik olduğu, oysa evlilik birliği devam ettiği sürece yoksulluk nafakası talep edilemeyeceği belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ayrı yaşamada haklılık nedenine dayalı olarak açılmış olan tedbir nafakası talebine ilişkindir....