Kural olarak, nafaka artırımı davalarında; mahkemece hükmedilen nafakanın geçerlilik tarihi daima dava tarihidir. Bu husus, 28.11.1956 gün 15 E., 15 K. sayılı Y.İ.B.K.'da "nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder" şeklinde belirtilmiştir. Yine, belirlenen nafakanın aylık ödeneceği hususu da kanun hükmüdür. Buna göre, dava tarihinden geçerli olacak şekilde nafakaya hükmedilmesi gerekirken; kararda nafakaların geçerlik tarihinin gösterilmemesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Ancak bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 1. fıkrasındaki "davanın kabulüne" sözcüklerinden sonra "dava tarihinden itibaren" kelimeleri yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 23.50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 27.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
yerine “takdiren 50,00 TL artırılarak aylık nafakanın dava tarihinden itibaren 400,00 TL'ye çıkartılmasına, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine" yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 56.10 TL fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04/06/2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Her ne kadar mahkemece; dava dilekçesinde ödenen yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasının istendiği; indirilmesi yönünde herhangi bir talep olmadığından indirilmesine karar verilemeyeceği kabul edilmiş ise de; çoğun içinde azda vardır ilkesi gereğince davacının talebinin nafakanın indirilmesini de kapsadığının kabulü gerekir. Ancak, dava da nafakanın indirilmesini gerektirecek herhangi bir sebebin bulunmaması sebebiyle nafakanın indirilmesi yönünde karar verilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiş; sonucu itibariyle doğru olan kararın onanması gerekmiştir. Bu nedenlerle dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 2,50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 11.05.2015 günü oybirliğiyle karar verildi....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dava dilekçesinde müşterek çocuklar için iştirak nafakası istenilmiş, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Buna göre, nafakanın dava tarihinden geçerli olacak şekilde hükmedilmesi gerekirken geçerlilik tarihine kararda açıklık getirilmemesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır (HMK.nun 297/2 mad.).Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder (28.11.1956 gün, 15 E, 15 K. sayılı Y.İ.B. ilamı da aynı mahiyettedir.)...
İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; boşanma kararında her ne kadar hüküm kısmında nafakanın %15 oranında artırılması hususu sehven unutulsa da protokolün aynen onaylandığı ve hüküm eki sayıldığı, buna göre nafakanın her yıl %15 oranında arttırılması gerektiği, buna ilişkin alınan bilirkişi raporunda yasal faizi ile birlikte 240.043,79TL eksik ödemenin hesaplandığı, rapor doğrultusunda ıslah dilekçesi sunulduğu gerekçeleri ile davanın kabulü ile 240.043,79TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B....
Bunun yanında, davacının dava dilekçesinde nafakanın azaltılması talebi yanında, önceki nafakanın artırılması davasında verilen kararda belirlenen nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılması yerine memur maaş zammına göre yeniden artış oranın düzenlenmesini istediği, mahkemece bu talep hakkında olumlu / olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmışsa da, bu konuda istinaf başvurusu bulunmadığından eleştiri yapılması ile yetinilmiştir. Tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; KDZ....
Sayılı ilamı ile aylık 450,00 TL' ye düşürüldüğünü , 2014 yılından itibaren aynı nafakanın ödendiğini, müvekklinin köyde ailesi ile yaşadığını, 6 yıldan beri aynı nafakanın ödendiğini, bu durumun hakkaniyete aykırı olduğunu beyan ile aylık nafakanın 2.000,00 TL 'ye yükseltilmesini talep etmiştir. Davalı, cevap dilekçesinde özetle ; açılan davayı usul ve esas yönünden kabul etmediğini beyan ve talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ; İlk derece mahkemesi'' Davanın reddine '' dair karar vermiştir. TARAFLARCA İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEEPLERİ ; Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; davacı müvekkilinin 2014 yılında boşandığını, boşandığı tarihten dava tarihine kadar aynı nafakayı aldığını, müvekkilinin köyde ikamet ettiğini, her hangi bir gelirinin bulunmadığını, davalının gelirinde artış olduğunu, 6 yıldır aynı nafakanın ödenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığını beyan ile ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ile hükme bağlanacak nafakanın her yıl belirli bir oranda arttırılmasını istediklerini, mahkemenin bu konuda olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurmadığını, hükme bağlanan nafaka miktarının yetersiz olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının lehlerine olacak şekilde kaldırılarak, talepleri doğrultusunda karar verilmesi ve nafakanın her yıl mahkemenin belirleyeceği artış oranında arttırılmasına karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
aylık 500 TL'ye çıkarılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, nafakanın her yıl %10 oranında artırılmasına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir....
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi ,davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış, ancak artış miktarının çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına göre düşük olduğu, aylık 5.000,00 TL nafakanın dosya kapsamına, çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına göre makul olduğu, TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine de uygun düştüğü kabul edilerek anılan miktar iştirak olarak belirlenmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....