SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı-karşı davacının nafaka artırım davasına yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davalı-karşı davacının nafakanın azaltılması davasına yönelik temyiz itirazlarının ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.01.2019 (Pzt.)...
Ancak, mahkemece uyulan dairemizin bozma ilamında nafakanın 275 TL olduğu açıklanmış ise de, 1991 tarihinde davacı lehine 275.000 TL (eski) yoksulluk nafakasına hükmedildiği, işbu dava tarihi itibariyle bunun 0,275 TL olduğu, bozma ilamında maddi hata sonucu 275 TL olarak belirtildiği gözönüne alındığından, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen miktar fazla olup, TMK 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun değildir. Mahkemece yapılacak iş, daha önce hükmedilen nafakanın 275.000 TL(eski) olduğu gözönüne alınarak ve endeks uyarınca artış yapmak suretiyle nafakanın artırılmasına karar vermek olmalıdır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; müşterek çocuk Zeynep Ülkühan'ın devlet okulunda okuyup Kastamonu şartlarında aynı statüde bir öğrencinin giderleri ile kıyas edildiği zaman, davacının gelir durumuna göre ödediği nafakanın hakkaniyete uygun olmadığı, çocuğun ihtiyaçları ve bulunduğu sosyal çevreye göre yıldan yıla yapılan artışlarla nafakanın davalının ödeme gücüne nazaran bir miktar fazla hale gelerek taraflar arasındaki ekonomik dengenin bozulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, ÜFE artışlarıyla 1.816,89 TL olan nafakanın dava tarihinden itibaren 566,89 TL indirilerek 1.250,00 TL'ye düşürülmesine, bu miktar nafakanın iştirak nafakası olarak tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir....
Davacı kadının mevcut yoksulluk nafakasında aylık 475,00 TL artırım istediği, mahkemece nafakada aylık 200,00 TL artırım yapılarak davacının aylık 275,00 TL'lik talebinin reddedildiği, reddedilen 275,00 TL'lik nafakanın bir yıllık tutarının 3.300,00 TL'ye, 200,00 TL artırımın yıllık miktarının ise 2.400,00 TL'ye tekabül ettiği, HMK 341/2 maddesi gereğince karar tarihi olan 2021 tarihi itibariyle miktar veya değeri 5.880,00 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin kararların kesin olduğu, dolayısıyla kesinlik sınırı altında kalan her iki tarafın istinaf talebinin HMK'nın 352 maddesi gereğince reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi, davalı babanın da ortak çocukların bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocukların menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış, artırım miktarı da makul olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Davacı vekilinin yoksulluk nafakasının artırım oranına ilişkin temyiz itirazına gelince; Yoksulluk nafakasının artırım davasında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; yoksulluk nafakasının ÜFE verilerine göre hesaplandığı belirtilmiş ise de hesaplama doğru yapılmamıştır. Mahkemenin endeks hesaplama şekli hatalıdır....
Buna göre, önceki artırım davasının açıldığı 20.06.2012 tarihi ile eldeki artırım davasının açıldığı 04.09.2013 tarihi arasında yaklaşık 15 ay geçmiştir. Aradan geçen bu sürede davacının ihtiyaçları doğal olarak artmış, davalının gelirinde de en az ÜFE oranında iyileşme meydana gelmiştir. Hal böyle olunca; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, iki dava tarihi arasındaki endeks artış oranları ve TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan "hakkaniyet" ilkesi de dikkate alınarak nafakanın en azından ÜFE endeksi artış oranında artırılmasına karar verilmesi gerekirken, tümden reddedilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Aynı şekilde, 176/4.maddesinde de; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın, tarafların mali durumunun değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde artırılıp azaltılabileceği kabul edilmiştir. Yoksulluğun ortadan kalkması halinde ise, mahkeme kararı ile nafakanın kaldırılabileceği öngörülmüştür. (TMK. md.176/3) Somut olayda; taraflar, 20.05.2009 tarihli kararla boşanmışlar ve davacı lehine 100 TL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Davacı ev hanımı olup, almış olduğu nafaka dışında hiçbir geliri bulunmamaktadır. Davacının içinde bulunduğu sosyo ekonomik durum itibariyle, nafakanın en azından Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre, ÜFE oranında artırılması gerekmektedir....
Yasada nafakanın yeniden belirlenebilmesi için belli bir zamanın geçmesi aranmamıştır. Buna göre, mahkemece; iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı zorunlu kılması gerekmektedir. Artırım davasında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı gözönünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 2 yıldan fazla bir süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....