Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının kabulü yönünden kararının kaldırılarak, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile müvekkilinin talebi doğrultusunda yoksulluk nafakasının arttırılmasına karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Asıl dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine, karşı dava ise; iştirak ve yoksulluk nafakasının arttırılması talebine ilişkindir....

Aile Mahkemesinin 2011/5 Esas sayılı dosyasıyla iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması talepli dava açıldığı, mahkemenin 02/03/2012 tarih 2012/201 Karar sayılı kararı ile kadın yararına bağlanan yoksulluk nafakasının 250,00TL'ye çıkarılmasına karar verildiği, daha sonra davacı kadın tarafından Tarsus 2....

Karar taraflarca yukarıda gösterildiği şekilde temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 176. maddesinin birinci fıkrasında, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücünün göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Somut olayda irat şeklinde ödeme tarafların ekonomik sosyal durumu dikkate alındığında Kanunun (TMK m. 176/1) amacına uygun değildir. O halde, yoksulluk nafakası yükümlüsünün yoksulluk nafakasını toptan şekilde ödemesinin uygun olacağı gözetilerek, bu yönde hüküm kurulması gerekirken, nafakanın irat şeklinde ödenmesine karar verilmesi somut olay bakımından isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir....

    Karar davalı erkek tarafından boşanma davası ve fer’ilerine yönelik temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 176. maddesinin birinci fıkrasında, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücünün göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. O halde, mahkemece tarafların ekonomik sosyal durumları,evlilikte geçen süre, tarafların yaşları dikkate alınarak yoksulluk nafakası yükümlüsünün yoksulluk nafakasını toptan şekilde ödemesinin uygun olup olmayacağı hususu değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi somut olay bakımından isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir....

      O halde, davacı kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 19.01.2021 (Salı)...

        Taraflarca yapılan istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince sair istinaf başvurularının esastan reddine, davacı-karşı davalı kadın yararına yoksulluk nafakasının miktarına ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile davacı-karşı davalı kadın yararına 800.00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Bölge adliye mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek tarafından her iki davanın tamamı yönünden temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 176. maddesinin birinci fıkrasında, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücünün göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Somut olayda irat şeklinde ödeme tarafların ekonomik sosyal durumu dikkate alındığında Kanunun (TMK m. 176/1) amacına uygun değildir....

          Temyize konu yoksulluk nafakasının yıllık tutarı 96.000,00 TL olup, karar tarihindeki kesinlik sınırı 107.090.00 TL'yi aşmayıp 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kaldığından yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkin karar kesindir. Açıklanan sebeple, davacı kadının, yoksulluk nafakasının artırılması talebi yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Birikmiş nafaka alacağı talebinin reddi yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

            Yoksulluk nafakası miktarının belirlenmesinde, boşanmadan önceki yaşam standardının aynıyla sürdürülmesinin sağlanması gerekmez. Nafaka alacaklısının yaşı, eğitim durumu, barınma olanakları, düzenli ve sabit olmasa bile bir miktar geliri olup olmadığı, benzer konumda bir kimsenin normal gereksinimlerine göre olabilecek makul yaşam standardı ile nafaka yükümlüsünün ödeme olanağı birlikte değerlendirilerek; hakkaniyete uygun bir miktar yoksulluk nafakası olarak kararlaştırılmalıdır. Böyle bir değerlendirme yapıldığında; davacı-davalı kadın için hükmedilen yoksulluk nafakası orantısız ve çok fazladır. Hükmün, diğer bölümlerinin onanması; yoksulluk nafakası bakımından bozulması gerektiği düşüncesiyle; değerli çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum....

              İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince her ne kadar kadın yararına hükmedilen toplu yoksulluk nafakası kaldırılarak kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren aylık 350.00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de; davalı-karşı davacı kadının çalışıp çalışmadığı, çalıştığı tespit edildiği takdirde iş ve gelirinin düzenli ve sürekli olup olmadığı araştırılıp, elde ettiği gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı hususları hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre yoksulluk nafakası talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir....

                Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışmakta bulunulması" yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafaksının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir. Somut olayda davacı (koca), davalının (kadın) maddi durumun düzeldiği, yoksulluk durumunun ortadan kalktığı, davalının çocuk baktığı aylık 500 TL gelirinin olduğu, kendisine ait icradan şahsa çıkartılan dükkanı davalının satın aldığını iddia etmiştir. Mahkemece davacının bu beyanıyla yetinilmiş ancak; davalının tam olarak geliri tespit edilip araştırılmadan eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulmuştur. Eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu