Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı erkek tarafından açılmış fazla ödenen nafakanın iadesine ilişkin istirdat davasıdır. Tarafların Antalya 1.Aile Mahkemesi 2016/537 Esas - 2017/1264 Karar sayılı ve 27.12.2017 tarihli kararıyla boşandıkları, boşanma kararı ile kadın yararına aylık 500- TL tedbir nafakasına hükmedildiği, boşanma kararının kesinleşmesi ile nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiği, taraflarca kararın boşanma kısmı hariç olmak üzere ferileri yönünden istinaf edildiği, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 2018/764 Esas - 2019/991 Karar sayılı ilamı ile "kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine" karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. Antalya 1.Aile Mahkemesi 2016/537 Esas - 2017/1264 Karar sayılı dosyasında her ne kadar boşanma davasının kesinleşme tarihi 10/09/2019 olarak belirlenmiş ise de bu tarih yanlış hesaplanmıştır....

Aile Mahkemesi'nin 2009/872 E.-2010/474 K.sayılı kararı ile bağlanan tedbir nafakasının davalının reşit olma tarihi olan 19/07/2012 tarihinden sonra alma hakkının kalmadığının tespitine,bağlanan nafakanın bu tarih itibari ile kaldırılmasına; davalının almış olduğu 4.100,00 TL'lik fazla nafakanın davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; dava dışı Hayrunnisa Şeker (davalının annesi) tarafından davacı aleyhine ......

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2009 yılında boşandığını, boşanma ilamıyla müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verildiğini, davalı lehine aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, müvekkilinin yıllardır davalıya nafaka ödediğini, müvekkilinin asgari ücretle çalıştığını, 2011 yılında evlendiğini, eşinin ev hanımı olduğunu, velayeti kendisinde bulunan çocuğun büyüdüğünü, ihtiyaçlarının arttığını, müvekkilinin aldığı asgari ücretle ailesini geçindirmekte zorlandığını, diğer yandan davalının çalıştığını, aylık gelirinin müvekkilinden fazla olduğunu, hakkaniyet gereğince nafakanın kaldırılması...

      Bu itibarla; gerekçesiz şekilde esasa etkili tüm deliller değerlendirilmeksizin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüştür. 3- Kabule göre ise, yoksulluk nafakasının kaldırılması ve fazla ödenen nafakanın iadesine ilişkin taleplerin ayrı karar ilam harcına tabi olmasına rağmen bu hususun göz önünde bulundurulmamış olması da isabetsiz bulunmuştur. Gösterilen sebeplerle, davacının istinaf talebinin kabulü ile, 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 7251 sayılı kanun ile değişik HMK'nun 353/1- a-6 maddesi uyarınca, davanın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmadan veya değerlendirilmeden hüküm kurulması doğru görülmediğinden ilk derece mahkemesi kararının fazla ödendiği iddia edilen yoksulluk nafakası talebi yönünden kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Ancak, yukarıda açıklanan yasal hükümler gereği, hükmedilecek olan nafakanın, tarafların değişen koşullarına göre uyarlanmasına (artırılıp azaltılmasına) olanak verecek şekilde irat biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Buna göre mahkemece, davacının eğitim ihtiyaçlarını da kapsayacak şekilde ihtiyaçları gözönüne alınarak, nafaka yükümlüsü davalı babanın geliri ile orantılı olacak şekilde irat biçiminde belirlenecek yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken, irat biçiminde ödenek nafakanın davacını eğitim gidelerini de kapsayacağı gözönüne alınmaksızın, yazılı şekilde eğitim giderlerinin toplu olarak davalıdan tahsili ile davacıya iadesi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

        Sayılı ilamı doğrultusunda artırıma tabi tutulan yoksulluk nafakasına esas olmak üzere fazla ödenen 1.000,00 TL. nafakanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE; Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili tarafından vekalet ücreti yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; daha önce boşanma ile hükmedilen yoksulluk nafakasının, nafaka alacaklısının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması iddiasına dayalı olarak, kaldırılması istemine ilişkindir....

        Öte yandan şikayet eden borçlu fazla yaptığı ödemenin iadesini talep etmiş olmakla birlikte mahkemece yaptırılacak dosya hesabına göre fazla ödeme yapıldığının tespit edilmesi halinde borçlunun icra müdürlüğüne başvurarak İİK 361. madde kapsamında fazla ödediği paranın iadesini talep etmesi her zaman mümkündür. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          Tarafların 05/09/2016 tarihinde kesinleşen kararla TMK'nın 166/3 maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşandıkları ve müşterek çocuk lehine aylık 1000 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, nafakanın gelecek yıllarda yıllık % 10 artırımına karar verildiği, davalı babanın 19/01/2017 tarihinde Gölbaşı 2.Asliye (Aile) Mahkeme sinde açtığı nafakanın azaltılması davasında, söz konusu davada davalı olan annenin kabulü ile iştirak nafakasının aylık 350 TL'ye indirildiği ve nafakanın gelecek yıllarda üfe oranınında artırımına karar verildiği, söz konusu kararın 08/09/2017 tarihinde kesinleştiği eldeki davanın ise 06/08/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, giderleri, nafaka yükümlüsü nün geliri, davacının da çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlü lüğünün bulunduğu gözetildiğinde takdir edilen nafaka miktarı çoktur....

          Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 2 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....

          Somut olayda, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, nafakanın ilk hüküm tarihinden bu yana her yıl düzenli olarak artırılmış olması, davacı annenin çalışıyor olması, anneninde çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde; takdir edilen artırım oranın fazla olduğu açıktır. O halde mahkemece; çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli, nafaka yükümlüsü davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek daha uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, davalının geliri ile mütenasip olmayacak şekilde fazla nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

            UYAP Entegrasyonu