Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

denetim yapılmadan sadece teminat hesabındaki tutarın tahsil edildiğinin belirtilmiş olması kararın gerekçesiz olduğunu gösterdiğini, müvekkilinin istirdat talebinin yeterince incelenmediğini, dava konusu protokol ekindeki temlik bedelleri dışında yeni temlik olup olmadığı, varsa bunların hangi borca neden mahsup edildiğinin araştırılmadığını, yargılama aşamasında alınan kök ve ek raporun çelişkili olduğunu, mahkemece hangi rapora göre karar verildiğinin belirtilmediğini, müvekkilinin kefalet sorumluluğunun bulunmadığının bu durumun davalı tarafından kabul edildiğini, müvekkilinin davada gabin iddiasında bulunmadığını, talebi gabin kapsamında değerlendiren mahkemenin hak düşürücü sürenin geçtiğini kabul ettikten sonra esasa girmesinin usule aykırı olduğunu, protokol ile ilgili davalı banka ile toplantı yapılmış olmasının protokol hükümlerinin müzekare edildiği yada protokol ve ek protokol hükümlerinin ahlaka ve kamu düzenine aykırı olmadığı anlamına gelmeyeceğini, genel işlem şartı ile...

    ancak bu hükümlerin geçersiz olduğu, her ne kadar davacı idare davalı okul yönetimi ile imzalanan protokolün 14 üncü maddesi uyarınca staj ücretinden okul yönetiminin sorumlu olduğunu iddia etmiş ise de, protokolün 2 nci maddesi ile amacının öğrencilerin mesleki eğitim uygulamalarını Eskişehir Devlet Hastanesinde yapabilmelerine ilişkin iş ve işlemleri düzenlemek olduğu, nitekim protokol maddeleri ile öğrencilerin mesleki uygulamalarını yapabilmelerine ilişkin iş ve işlemlerin düzenlendiği, ayrıca protokolün 5/1-e maddesi ile staj yapan öğrencilerin yemek giderlerinin okul yönetimi tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı, ancak staj ücretinden okul yönetiminin sorumlu olduğuna dair herhangi bir açık düzenleme olmadığı, bu kapsamda 14 üncü maddedeki protokol hükümlerinin Eskişehir Devlet Hastanesine herhangi bir mali yükümlülük terettüp ettirmeyeceği ifadesi ile protokol hükümlerinin uygulanmasının kastedildiği, bu ifadenin staj ücretinden okul yönetiminin sorumlu olduğu anlamına...

      İskenderun İcra Dairesinin 2017/4773 esas sayılı icra takip dosasının incelenmesinde; alacaklı T2 vekili tarafından borçlu T1 aleyhine Büyükçekmece 2.Aile Mahkemesinin 2016/801 esas sayılı dosyasında 18/01/2017 tarihli ara karar ile hükmedilen 1.788,75 TL tedbir nafakası alacağının tahsili için 24/01/2017 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, örnek 7 ödeme emrinin borçluya 27/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme emrinde birikmiş nafakanın talep edildiği, takibin kesinleştiği, borçlunun almakla olduğu emekli maaşı üzerine 24/01/2018 tarihinde işleyen nafakanın tamamı için ve 6.993,91 TL birikmiş nafakanın için emekli maaşının 1/4 ü üzerine haciz konulduğu anlaşılmıştır. Diyarbakır 2....

      Taraflar arasında görülen davada yoksulluk halinin ortadan kalkması sebebiyle nafakanın kaldırılmasına karar verildiğine göre davanın açıldığı 5.2.2007 tarihinden itibaren nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde gelirin elde edilmeye başlandığı 22.9.2005 tarihinden itibaren nafakanın kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekirse de bu hususla ilgili yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından HUMK. nun 438/7. maddesi gereğince hüküm fıkrasının dört numaralı bendinde yazılı bulunan “Daha önce davalı için takdir edilmiş olan yoksulluk nafakasının davalının işe başladığı tarihten itibaren kaldırılmasına” sözlerinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “Daha önce davalı için takdir edilmiş olan yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 5.2.2007 tarihinden itibaren kaldırılmasına” sözlerinin hükme eklenmesine ve davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün nafakanın kaldırılmasına...

        Mahkemece ilamın TBK'nun 146-156.maddeleri değerlendirilmek suretiyle ilamın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle sadece nafakanın arttrılması davasının dava tarihi olan 19.08.2014 tarihinden takip tarihine kadar nafaka talep edilebileceği kabul edilmiştir. Oysa şikayet dileçesinde borçlunun zamanaşımı iddiası bulunmamaktadır. O halde mahkemece icra emrinde talep edilen nafakanın ve faizin fazla olduğu şikayeti, boşanma ilamı ve nafakanın artırılması ilamı dikkate alınarak incelenmesi gerekirken re'sen zamanaşımı nazara alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Ancak, mahkemece uyulan dairemizin bozma ilamında nafakanın 275 TL olduğu açıklanmış ise de, 1991 tarihinde davacı lehine 275.000 TL (eski) yoksulluk nafakasına hükmedildiği, işbu dava tarihi itibariyle bunun 0,275 TL olduğu, bozma ilamında maddi hata sonucu 275 TL olarak belirtildiği gözönüne alındığından, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen miktar fazla olup, TMK 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun değildir. Mahkemece yapılacak iş, daha önce hükmedilen nafakanın 275.000 TL(eski) olduğu gözönüne alınarak ve endeks uyarınca artış yapmak suretiyle nafakanın artırılmasına karar vermek olmalıdır....

            Davalı sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı ile yapmış olduğu protokol çerçevesinde nafaka hükümlerini de karşılıklı mütabakata varıp belirlemek suretiyle anlaşmalı olarak boşandıklarını, ancak, sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arz ettiğini, davacının mahkemenizden geçinemediğini gerekçe göstererek nafakanın kaldırılmasını talep ettiğini, ancak yapmış olduğu hesaplamalar göz önünde bulundurulduğunda, keyfi olarak çekmiş olduğu kredilerin kendisini zora soktuğu, yani bu durumun kendi kusurundan kaynaklandığının ortada olduğunu, davacı 6.000,00 TL gelirim olduğunu iddia etmiştir ancak yapmış olduğum görev nedeniyle almış olduğum maaş 4.184,00 TL olduğunu, ailesinin Ankara’da ikamet ediyor olması nedeniyle Hakkari’de Aram Pansiyon İşletmeciliğinde konaklamak için ödemiş olduğum miktar aylık 1.700,00 TL, aylık ortalama...

            Davacı, tarafların boşanma ilamıyla davalıya aylık 450 TL, velayeti davalıya bırakılan müşterek çocuk için aylık 350 TL nafaka bağlanıp, yıllık %35 artış öngörülüp, dava tarihinde 3592 TL'ye yükselen nafakanın ödenmesinin imkansız duruma geldiğini ileri sürerek nafakanın davalı için 350 TL'ye, müşterek çocuk için 300 TL'ye indirilip, yıllık %35 artış oranının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı anlaşma sonucu nafakanın belirlendiğini, davacının ekonomik durumunun iyi olduğunu bildirerek, yersiz olan davanın reddini dilemiştir. Mahkemece dava tarihinden başlayarak davalı ...'nün aylık yoksulluk nafakasının 2000 TL'ye , müşterek çocuk ... ...'in aylık iştirak nafakasının 1000 TL'ye indirilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....

              Bu nedenle nafakanın kaldırılmasına yönelik verilen karar miktar itibariyle kesindir. Bu nedenle davacı erkeğin nafakanın kaldırılması davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı erkeğin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir....

                Somut olayda mahkemece nafakanın artış oranının iptalinin hangi tarihten itibaren geçerli olacağı belirtilmemiştir. 28/.../1956 tarih ve ... E.-... K. sayılı ... İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, nafakanın artış oranının iptaline dava tarihten itibaren hükmetmek gerekirken; nafakanın artış oranının hangi tarihten itibaren uygulanmayacağının belirtilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. . Ne var ki; bu eksikliğin düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından hükmün HUMK 438/..., C2 hükmü ve 6100 sayılı HMK 370/... ek .../... maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. Hükmün ......

                  UYAP Entegrasyonu