Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, taraflar arasında imzalanan alım satım sözleşmesine ilişkin protokol hükümlerinin hükümlerinin yerine getirilmesi, mümkün olmadığı takdirde oluşan zararın ödenmesine talebine yöneliktir. Dosya kapsamına taraflar arasında yapılan protokol, protokol kapsamında taraflar arasında oluşan teamüle ilişkin olarak cam talebine yönelik mail yazışmaları, protokol kapsamında talep edilen ve teslim edilen camlara ilişkin düzenlenen tutanaklar ile diğer tüm belgeler alınmıştır....

    Mahkemece, 128 ada 7 ve 141 ada 62 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına kayıtlı olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine; diğer taşınmazlar yönünden ise temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle talebin kabulüne dair karar Dairece; “...mahkemece protokol yönünden araştırma ve inceleme yapılması, tarafların beyanlarının alınarak, protokol hükümlerinin yerine getirilip getirilmediğinin saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir....

      dan 19.04.2003 tarihinde daire satın aldığını, davalı kooperatifle satış protokolü imzalandığını, müvekkilinin 19.08.2005 tarihinde daire tapusunu aldığını, davalının, dayanağı bilinmeyen 39.229,00 TL alacak talebinde bulunduğunu, dairenin teslim edilmediğini, protokol hükümlerinin yerine getirilmediğini, davacı hakkında ortaklık kararı bulunmadığını, payına düşen giderlerin bildirilmediğini ileri sürerek, müvekkilinin kooperatif ortağı olmadığının, şartlı satış protokolüne dayalı olarak tapu maliki olduğunun, protokol uyarınca belirlenen alt yapı tapu masraflarının, protokolde taahhüt edilen işlerin bedelinin ve yapılıp yapılmadığının tespitine, dairenin teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Yapı Gayrimenkul Yatırım A.Ş. ile davacıların 05.07.2007 tarihli adi yazılı protokol imzaladıklarını buna göre de bu davalının arsalardaki diğer hisseleri satın alıp davacılara bağımsız bölümleri teslim etmeyi taahhüt ettiğini, bu kapsamda davalı ... İnş. Ltd. Şti.'ne devredilen hisseleri ondan ... Yapı Gayrimenkul Yatırım A.Ş.'nin satın aldığını ancak hem arsa payı karşılığı sözleşmenin hem de protokol hükümlerinin yerine getirilmediği ve kendisine bağımsız bölüm teslim edilmediğini ileri sürerek, ... ve ... parsellerde davalı ... İnş. Ltd. Şti. tarafından davalı ... Yapı Gayrımenkul Yatırım A.Ş.'ye devredilen hisselerin satışının iptalini talep ve dava etmiştir. Davalılar ... ve ... Ltd. Şti. sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirdiklerini savunarak davanın esastan ve husumetten reddini istemişlerdir. Davalı ... Yapı Gayrımenkul devri engelleyecek şerh bulunmayan hisseleri satın aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

          Karar düzeltme incelemesinden önce gönderilen 02.04.2018 tarihli dilekçeden tarafların boşanmanın mali sonuçları hakkında aralarında protokol düzenledikleri anlaşılmış olmakla, davalı-davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 05.10.2017 tarih, 2016/4675 e.-2017/10595 k. sayılı ilamının kaldırılmasına, düzenlenen protokol dikkate alınarak, taraflar duruşmaya çağrılıp bizzat beyanları da alınmak suretiyle boşanmanın fer'ileri yönünden sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeple davalı-davacı kadının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 05.10.2017 tarih, 2016/4675 e.-2017/10595 k. sayılı ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 19.06.2018(Salı)...

            İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanunun 70. maddesinde ve 506 sayılı Kanunun 134. maddesinde, bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın çözümünde, ne 506 sayılı Kanun, ne 1479 sayılı Kanun ne de 5510 sayılı Kanun’un uygulama yeri bulunmamakta olup, Eczane sahibi davacı gerçek kişi ile davalı kurum arasındaki protokol hükümlerine aykırı şekilde eksik ödeme yapıldığına dayalı olarak davanın açıldığının anlaşılması karşısında, davanın yasal dayanağı 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 96 ve devamı (6098 sayılı Kanunun 112. ve devamı) maddeleridir....

              - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında düzenlenen 03.04.2008 tarihli protokole göre davalı şirketin satışını yapacağı araçlara yönelik olarak taşıt kredisi taleplerini bankaya yönlendirmesi hususunda, davalı şirkete taahhüdü kapsamında 250 adet araç kredisi için peşinen 88.500 TL prim ödemesi yapıldığını, ancak davalı şirket tarafından 110 araç kredisi için protokol hükümlerinin yerine getirildiğini, eksik ifa nedeniyle protokolün müvekkili tarafından 01.06.2010 tarihinde haklı olarak feshedildiğini, 72.938,25 TL'nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya yanıt vermemiştir. Mahkemece, davacının akdin haklı nedenle fesih edildiğini ve alacaklı olduğunu usulüne uygun delillerle ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

                Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/260 Esas, 2010/644 Karar sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonunda dava konusu taşınmazın 3/4 payının iptali ile davacı adına tesciline karar verildiği, kararın kesinleştiği, kesinleşen bu karar ve taraflar arasında düzenlenen 14.05.2001 tarihli protokol hükümlerinin 3/4 payın devrine ilişkin olduğu, ayrıca 1/4 payın da devrinin öngörüldüğüne ilişkin bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

                  Aile Mahkemesinin 2018/898 Esas 2018/818 Kararı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, protokol uyarınca müşterek çocuklar lehine yıllık toplam 40.000 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ekonomik gücündeki azalma sebebiyle müşterek çocuklar lehine hükmedilen yıllık toplam 40.000 TL iştirak nafakasının yıllık 20.000 TL'ye indirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayet-Nafakanın Artırılması-Nafakanın Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyada birleşen dava olan nafakanın artırılması davası 18.11.2014 tarihinde açılmış, davacı anne yargılama devam ederken 04.12.2014 tarihinde vefat etmiş ve boşanma sonucu velayeti annede olan ve lehine nafakanın artırımı talep edilen ...'a Diyarbakır 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 30.03.2015 tarihli 2015/552 esas, 2015/546 karar sayılı kararı ile Türk Medeni Kanununun 404. maddesi gereğince ... vasi olarak atanmıştır. Daha önce davacının bizzat kendisi tarafından tayin edilen vekilin vekalet görevi sona ermiş olup, bundan sonra küçüğün vasisi tarafından aynı avukata verilmiş bir vekaletname dosyada bulunmamaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu