Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, mahkeme kararının yerinde olmadığını, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşme protokolüne uygun davrandığını, dosya içerisinde davacı tarafın 2016 yılı protokolüne ilişkin bir başvurusunun bulunmadığını bu nedenle bu protokol hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini, dava konusu olayda sözleşme hükümlerinin uygulanmış olması nedeniyle müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini beyan ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur. GEREKÇE : Taraflar arasında ilaç teminine ilişkin akdi ilişki kurulduğu hususunda uyuşmazlık yoktur....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki nafakanın kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; davalı ile ... 1. Aile Mahkemesinin 11/03/2009 tarihli ve 2009/83E-2209/155K sayılı ilamı ile boşandıklarını, protokol uyarınca Mahkemece aylık 500 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak boşanma davasından sonra kendisinin ekonomik durumunda meydana gelen olumsuz değişiklikler sonucu nafakayı ödeyemeyecek duruma geldiğini, şu anda evli olduğunu ve bakmakla yükümlü bir çocuğunun bulunduğunu ileri sürerek daha evvel hükmedilen aylık 500 TL iştirak nafakanın kaldırılması, mümkün olmadığı takdirde 100 TL ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Ancak tespiti yapılan fiil/fiiller için reçetenin veriliş tarihinde geçerli olan sözleşme hükümlerinin uygulanması optisyenlik müessesesi tarafından kurumdan yazılı olarak talep edilirse reçetenin veriliş tarihinde yürürlükte olan sözleşmedeki ceza koşulu ve fesih hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Bu protokol maddesinde davacının talebi olmaksızın sonraki protokol hükümlerinin kurum tarafından uygulanması gerektiği belirtilmiştir....

      Somut olayda; taraflar yaptıkları protokol gereği anlaşmalı olarak boşanmışlardır.Bu durumda, yapılan protokol hukuki niteliği itibariyle, Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklanmakta ise de; genel sözleşme hükümlerine tabidir. Böylece, taraflar, kanunun emredici nitelikte olan kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı saymadığı hususlarda serbest iradeleriyle sözleşme yapabileceklerdir (BK. md.19). Aynı zamanda, sözleşenler, ifanın her yıl ne miktarda ve ne şekilde bir artışla yapılacağını da kararlaştırabilirler. Nitekim, taraflar arasında yapılan protokol ile ödenecek nafaka miktarı, yıllık artış oranları kararlaştırılmış ve ve yine duruşmadaki anlaşma beyanları doğrultusunda boşanma davasında, mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun bulunmuş verilen karar istinaf edilmeden kesinleşmiştir....

      Davacı vekilinin 28/07/2021 tarihli dilekçe ekinde protokol sunduğu görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacının ibraz ettiği protokol çerçevesinde taraf beyanları tespit edilip sonucunca göre karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353/1- a-6 maddesi gereğince kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

      Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre; nafakanın kaldırılması veya yeniden belirlenmesi için tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekir. Tarafların 04.01.2028 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak boşandıkları ve velayeti anneye verilen çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakasını protokol ile; başka bir anlatım ile "sözleşme" ile kararlaştırdıkları anlaşılmaktadır. O nedenle; taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkta Borçlar Kanununun da uygulanması zorunluluğu bulunmaktadır. Sözleşme hukukuna hakim olan asıl ilke sözleşmeye bağlılık ilkesidir. Nafaka hükümleri bakımından ise, sözleşme hukuku kural ve ilkeleri ile TMK'nin yukarıda açıklanan nafakaya ilişkin hükümlerinin birlikte uygulanması gerekir. Bu halde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan ciddi olarak bozulacak olursa müdahale gerekebilir. Böyle bir gelişme olmadığı takdirde, taraflar, yaptıkları sözleşme ile bağlıdırlar....

      İhtiyaçlarını karşıladığını, kirada oturduğunu, İstanbul şartlarında memur maaşıyla ancak geçindiğini, bankaya kredi borcu ödediğini bu şartlar altında iştirak nafakasının artırılması durumunda zor durumda kalacağını bu nedenlerle anlaşmalı protokol hükümlerinin dışında arttırılmasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "Davanın KISMEN KABULÜ ile, Isparta 1. Aile Mahkemesi'nin 2016/460 esas, 2016/658 karar sayılı ilamı ile müşterek çocuk 24/08/2011 doğumlu T.C. Kimlik nolu İPEK ÖZBERK yararına hükmolunan aylık 500 TL iştirak nafakasının dava tarihi olan 10/08/2020 tarihinden başlayacak şekilde aylık 360,00 TL artırılarak aylık 860,00 TL ye yükseltilmesine, bu hali ile davalıdan alınarak müşterek çocuğun ihtiyaçlarında kullanılmak üzere davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,"karar verilmiştir....

      e sattığı, dava konusu 04.03.2011 tarihli protokol ile davalı ile ...’ün davalıya mütesesilen ve taksitler halinde 150.660.- TL ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve davacı alacaklı gösterilmek suretiyle 150.660.- TL bedelli senet tanzim edildiği, davalının protokol çerçevesinde bir kısım ödemeler yaptığı, protokol incelendiğinde borçtan davalı dışında ayrıca ...’ün müteselsil sorumluğunun bulunduğu, bu kişi ile davalının borcu birlikte ödeyeceklerinin açıkça protokolde yazılı olduğu, hükme esas alınan rapora göre davacının protokol gereği talebinin üzerinde alacağının bulunduğunun tespit edildiği, asıl ve birleşen davalar arasında bağlantı bulunduğu, takip konusu alacağın likit olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, takiplere yapılan itirazın iptaline, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir....

        Davalı vekili,söz konusu protokol hükümlerinin takibe dayanak çeki kapsamadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının gerçek kişi olup tacir olduğunun iddia ve ispat edilemediği,takibe dayanak çekin alım - satım temel ilişkisine dayanılarak düzenlendiği,senet metninden kaynaklanan bir uyuşmazlık da olmadığı,yapılan açıklamalar ışığında davanın Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava kambiyo senedi niteliğinde olan çeke dayalı olarak girişilen kambiyo senetlerine mahsus takip nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir....

          Yapılan yargılama ve toplanan delillerden nafakanın takdir edildiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ile özellikle nafaka yükümlüsünün gelir durumu nazara alındığında; hükmedilen nafaka miktarının hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

          UYAP Entegrasyonu