Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi, davalı babanın da ortak çocukların bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış ise de artış miktarının çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına göre fazla olduğu aylık 1.000,00 TL nafakanın çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine ve ölçülülük ilkesine uygun olduğu kabul edilerek iştirak nafakası aylık 1.000,00 TL olarak belirlenmiş olup, davalının istinaf talebinin kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur...

Ayrıca, hükmedilen nafakalara davacının talebine istinaden her yıl ÜFE oranında artırım yapılmasında usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalının bu yöne temas eden istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile, dava tarihinden geçerli olmak üzere, her bir çocuk için hükmedilmiş aylık 350,00'er TL iştirak nafakalarının aylık 350,00'er TL artırılarak 700,00'er TL'ye yükseltilmesine, toplam aylık 1.400,00 TL nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine hükmolunmuştur. Davalı verilen kararı; nafaka artırım koşulları oluşmadığı gibi artırım oranlarının da yüksek belirlendiğini belirterek istinaf etmiş, kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava; iştirak nafakalarının artırımı istemine ilişkindir. HMK'nın 352. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabul edilebilmesi için miktar itibariyle kararın kesin nitelikte olmaması gerekir....

Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır. ./.. -2- Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası . oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....

    Aile Mahkemesi'nin 2020/533 Esas sayılı dosyası ile boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verildiği, müşterek çocuk lehine aylık 300,00 TL nafakaya hükmedildiği, nafakaya hükmedildiği günden bu güne arasından uzunca süre geçtiğini, müşterek çocuğun ihtiyaçlarında aşırı derecede artış olduğu, 300,00 TL nafakanın müşterek çocuğun giderlerini ödemekte yetersiz kaldığını, tüm bu sebeplerle hükmedilen nafakanın 2.700,00 TL artırılarak 3000 TL'ye yükseltilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir Davalı tarafa dava dilekçesi ve tensip zaptının usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından 29/11/2022 tarihli dilekçe ile dosyaya cevap dilekçesi ibraz edildiği, cevap dilekçesinden özetle; müvekkili ve davacının Kayseri 3....

    Aile Mahkemesinin 2018/493 Esas 2020/556 Karar 24/09/2020 tarihli sayılı ilamına konu dava dilekçesinde, müşterek çocuklar Lara ve Altar için davalı tarafından müvekkile ödenen 300,00'er TL'lik iştirak nafakasının her bir çocuk için dava tarihinden itibaren 1.000 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesinin talep edildiğini, mahkemece davanın kısmen kabulü ile her bir çocuk için 600 TL olmak üzere nafakanın artırılmasına karar verildiğini, nafaka artırım davalarında, nafaka artışına dava tarihinden itibaren hükmedildiğini, mahkeme ilamının icra hukuk mahkemesinde tartışılmasının usulü yönden doğru olmadığını, nafaka artırım davasında, nafaka artırım başlangıcının dava tarihi olduğunda hiç bir tereddüt bulunmadığını, nafakanın artırılması veya indirilmesi veyahut kaldırılmasına dair hükümlerin dava tarihinden itibaren sonuç doğurduğunu, bütün bu nedenlerle öncelikle hukuku yarar yokluğundan davanın reddini, icra dosyasında takip konusu ilama ilişkin yapılacak olan tavzih, tashih veya tamamlama...

    artırım davasının reddedildiğini, vasi Ömer Atsız'ın bu konuda bir izin ve yetkisi olmadan davadan feragat etmesinin ve mahkemenin buna yönelik olarak davayı reddetmesinin Yargıtay incelemesinde fark edildiğini, bu hükmün bozulduğunu, bu karara uyularak nafakanın 200 TL'ye çıkarılmasına karar verildiğini, Akşehir 1....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE, Nallıhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/253 Esas 2016/115 Karar sayılı dosyası ile takdir edilen 250,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 250,00 TL artırılarak 500,00 TL'ye yükseltilmesine, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; nafaka artırım miktarını istinaf etmiştir....

    Önceki nafakanın takdir ediliği 9.5.2008 tarihinden bu artırım davasının açıldığı 16.7.2009 tarihi arasında 1 yılı aşkın bir süre geçmiş olması bu süre içinde davacı (kadının) ihtiyaçlarının doğal olarak arttığı ve davalının (kocanın) maaşında da öncekine nisbeten artış olduğu ve paranın da enflasyon oranında değer kaybına uğramış olduğu bir gerçektir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, nafakanın en azından TÜİK tarafından yayınladığı ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Ancak; TMK'nun 327/1 maddesinde "çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır" hükmü TMK'nun 331 maddesinde de "durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafakanın miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır" hükmü getirilmiştir. Somut olayda; artırılması istenen önceki iştirak nafakanın takdir edildiği tarih ile bu artırım davasının açıldığı tarih arasında 4 yılı aşkın bir süre geçmiş olup, müşterek çocuğun yaşı büyümüş, ihtiyaçlarıda doğal olarak artmış, paranında enflasyon oranında değer kaybına uğradığı bir gerçektir. Mahkemece; davalı babanında 4 aydır işsiz olduğu kabulü karşısında en azından artıramı istenilen nafakalardan müşterek çocuk için iştirak nafakasının hakkaniyete uygun bir miktar artırılmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın her iki nafaka yönünden de reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....

        UYAP Entegrasyonu