Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar hükme karşı kişisel ilişki yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuş ve bölge adliye mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında “Her ayın 2. ve 4. hafta sonları Cumartesi günü saat 10.00'dan saat 17.00'e kadar, dini bayramların 2.günü saat 10.00'dan saat 17.00'e kadar, her yıl 1 Temmuz saat 10.00’dan 15 Temmuz saat 17.00’e kadar” şeklinde kişisel ilişki düzenlenmiştir. Anne ve babasından veya bunlardan birinden ayrılan çocuğun ana veya babasıyla düzenli kişisel ilişki kurması ve sürdürmesi, çocuk için bir hak olduğu gibi, ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında analık veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir....

    Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Velayeti davacı anneye bırakılan müşterek çocuk ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişki babalık duygusunun tatminini sağlamaktan uzak olduğu gibi, yarı yıl tatilinde kurulan kişisel ilişkide başlayış ve bitiş saatlerinin gösterilmemesi de infazda tereddüt yaratacak niteliktedir....

      Gerçekleşen bu durum karşısında eksikliğine işaret edilen hususlar araştırılmadan, tarafların aynı yerleşim biriminde oturmaları ve çocuğun yaşı da dikkate alınarak davalı anne ile çocuk arasında yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının nedenleri ortaya konulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde kişisel ilişki kurulmuş olması...." doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılamada ise bozma gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Çocuğa, davalı anne ile kişisel ilişki kurulması ile ilgili tercihi mahkemece sorulmuş, ancak mahkeme nezdindeki aile mahkemesi uzman veya uzmanlardan rapor alınmamıştır. Kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talep edilen ortak çocuk idrak çağındadır....

        Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken; gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden küçükler ile davacılar arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması doğru bulunmadığı..." (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2018/2720 Esas, 20218/6687 Karar sayılı 24/05/2018 tarihli kararı) Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden kişisel ilişki konusunda uzman raporları, küçüğün beyanları ile bu ilkeler dikkate alındığında, mahkemece kurulan kişisel ilişki süresi fazla olduğu gibi, yukarıda alıntılanan Yargıtay kararında belirtildiği üzere kademeli şekilde kişisel ilişki düzenlemesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur....

        Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının küçük Beril ile görüşme girişimi olmadığını, davacının küçüğün hiçbir ihtiyacı ile ilgilenmediğini, kendisinin ısrarlarına rağmen davacının kendi evlerine gelmediğini, yeni evlendiği erkeği Beril'in çok sevdiğini ve baba diye hitap etmeye başladığını, Beril'in babasının öldüğünü henüz bilmediğini, davacının oğlu ölmeden önce oğlu ile küs olduklarını, mahkememizin 05/08/2019 tarihli tedbiren verilen şahsi ilişki kararından rücu edilmesini, dosyanın Ankara Aile Mahkemelerine gönderilmesini, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, çocuk T5 ile T1 arasında şahsi ilişki tesisine telefonla şahsi ilişki kurulmasına ilişkin talebin reddine, davacı vekilinin tedbiren kişisel ilişki talebinin reddine, karar verilmiştir....

        Birleşen davacının, kişisel ilişki kurulması istenen çocukların annesi olan davalı kızı ile iletişim problemleri yaşadığı, aralarında sorunlar bulunduğu, çocukların babasının vefat ettiği ve davalı annenin çocuklar ile anneanne arasında kişisel ilişki kurulmasına izin vermediğinin anlaşılmasına göre, olağanüstü hâlin mevcut olduğunun kabul edilmesi gerekir. Birleşen davacı küçüklerin büyük annesi olup, torunlarını sevme ve onlarla kişisel ilişki kurulmasını isteme en doğal hakkıdır. Anne ile birleşen davacı arasında anlaşmazlık bulunması, birleşen davacının torunları ile kişisel ilişki kurmasına engel teşkil etmemelidir. Babasını kaybetmekle zor zamanlar geçirmiş olan çocukların, büyük aile bireyleri ile iletişim kurması çocukların yararına olacaktır. Dosya kapsamında bulunan sosyal inceleme raporu da bu durumu teyit etmektedir. O halde birleşen davacı ile torunları arasında kişisel ilişki kurulmasında ve belirlenen kişisel ilişki süresinde bir isabetsizlik yoktur....

        saat 10.00-17.00 arasında rapor sunarak” şeklinde kişisel ilişki düzenlenmesine karar verilmiş, taraflarca kişisel ilişki kurulması istinafa getirilmekle ilgili bölge adliye mahkemesince 11.12.2019 tarihli kararıyla ilk derece mahkemesinin kurduğu kişisel ilişkiye ilişkin bent hükümden çıkartılarak yerine “Müşterek çocuk ile anne arasında; her ayın 1. ve 3. haftası cumartesi günü sabah saat 10:00 dan pazar akşamı saat 17:00' ye kadar, dini bayramların 2. günü saat 10.00'dan üçüncü günü saat 17.00'ye kadar yatılı olacak şekilde” kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş, bölge adliye mahkemesince verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir....

          ilişki kurulmasına, ayrı ilçe mülki sınırlarında oturmaları halinde ise her yıl sömestri tatilinin birinci günü ile onuncu günü ‘ne kadar ve 01/20 Temmuz tarihleri arasında, ayrıca dini bayramların 2. günü saat 09:00-17:00 saatleri arasında kişisel ilişki kurulmasına,” sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına; yerine "her ayın 2. ve 4....

            in velayetinin davalı anneye bırakıldığı,boşanma davasında davacı babanın, davalı kadının anne ve babasını öldürmesi sebebiyle cezaevinde bulunduğu için çocuklarıyla kişisel ilişki kurulmadığı, daha sonra babanın çocuklarla kişisel ilişki kurulması talebiyle 05.10.2015 tarihinde açtığı davanın da uzman raporu doğrultusunda ve davaya konu çocukların küçük olmaları sebebiyle reddine karar verildiği, bu kararın da 27.02.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Velayet ve kişisel ilişki düzenlenirken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....

              Mahkemece tesis edilen kişisel ilişki, tarafların ayrı şehirlerde ikamet ettikleri de nazara alındığında fazla olup, annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olacağı bu yön gözetilmeden yazılı şekilde kişisel ilişki tesisinin doğru olmadığı" gerekçesiyle bozulmuş, davacı tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur. Mahkemece, davacı ile çocuk arasında daha önce tesis edilen kişisel ilişkinin değiştirilmesine karar verilmiş ve kişisel ilişki kademeli olarak ve yatılı kalacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. Davacı baba ile arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi istenilen ortak çocuk ..., 09.03.2012 doğumludur. Kişisel ilişki düzenlenirken, aslolan çocuğun menfaatidir. Düzenlenen kişisel ilişki çocuğun menfaatine aykırı olmadığı gibi annenin velayet görevini engelleyecek nitelikte de değildir....

                UYAP Entegrasyonu