Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 14.11.2005 tarihli ilamla boşanmışlar, boşanma ilamı 21.07.2006 tarihinde kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 100,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 18.12.2013 tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır....
Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tarafların 08/05/2018 tarihinde boşandıklarını, takip tarihi itibariyle müvekkiline 26 aylık nafaka ödenmesi gerektiğini, davacı tarafından müvekkilinin banka hesabına gönderilen birkaç aylık nafaka ödemelerinin icra takibine konu edilmediğini, davacı aleyhine başlatılan icra takibi sonrasında davacının müvekkiline müşterek çocuk Rahmi'yi görmek istediğini söylediğini, sonrasında çocuğu evine götürerek dava dilekçesi ekinde sunulan makbuzları müşterek çocuğa imzalattırdığını, bu nedenle ödeme makbuzlarının hukuki bir geçerliliği olmadığını, çocuğun henüz 13 yaşında olup reşit dahi olmadığını ve imza atmayı bile bilmediği için yalnızca isminin baş harfini yazarak imza atabildiğini, ayrıca yine takibe konu alacağın iştirak nafakası olup, iştirak nafakası alacaklısının müşterek çocuk değil velayet hakkı olan eş olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle davanın reddi ile davacı tarafın % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına...
Yine yargılama devam ederken davacı tarafça davalılardan... aleyhine açılan davadan feragat edildiği, dahili davalı ...’ın küçüğün amcası olup kanunen yardım nafakası ile yükümlü olduğu iddia edilerek davanın dahili davalı amca açısından yardım nafakası olarak devam etmesini istedikleri belirtilmiş, mahkemece de; aylık 400 TL yardım nafakasının dahili davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. TKM’nun 327. maddesine göre; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır. Yine yukarıda ki kanun hükümleri uyarınca nafaka davası mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. Tüm bu açıklamalar ışığında, somut olay incelendiğinde; öncelikle iştirak nafakası yükümlüsü olan davalı babadan nafakanın talep edilmesi, eğer davalı babanın sosyal ve ekonomik durumu elverişli değilse ancak bu durumda; mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak diğer davalı dede ......’dan nafaka talebinde bulunulabileceği kabul edilmelidir....
Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 04/05/2010 tarih ve 2010/366 E, 2010/351 K sayılı ilamıyla boşandıkları, müşterek çocuk için aylık 250 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, kararın 04/05/2010 tarihinde kesinleştiği; müşterek çocuk Buket Özcan'ın 25/11/2002 doğumlu öğrenci olduğu; davacının B... L... K......
Yoksulluk nafakası yönünden verilen bu karar usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-Mahkemece, tefhim edilen kısa karar ve buna uygun yazılan gerekçeli kararın hüküm fıkrasında; ortak çocuk yararına 250 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği halde gerekçede ortak çocuk yararına 200 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilerek tedbir ve iştirak nafakası yönünden de gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Tedbir ve iştirak nafakası yönünden verilen bu karar usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04.06.2018 (Pzt.)...
MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada; evlilik birliği dışında doğan çocuk için davalı babadan aylık 600,00 TL nafaka talep edilmiş; mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; aylık 300,00 TL nafakanın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Talep edilen nafaka niteliği itibari ile iştirak nafakası olup, mahkemece hükmedilen nafakanın kararın kesinleşmesine kadar tedbir nafakası; kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmesi doğru görülmemiş ancak bu husus sonuca etkili olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada; davacı ... ile küçük çocuk .... için tedbir nafakası; 27.02.1993 doğumlu ... için yardım nafakası talep edilmiş; mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ... için talep edilen nafaka niteliği itibari ile yardım nafakası olup, mahkemece hükmedilen nafakanın iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi doğru görülmemiş ancak bu husus sonuca etkili olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır....
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Olayları anlatmak taraflara, hukuki tavsif mahkemeye aittir. Davacı vekili dava dilekçesinde; boşanma davası sonucunda hükmedilen iştirak nafakası miktarının artırılmasını istemiştir. Ancak, dava tarihinde davacı çocuk T1 ergin olup davayı da vekili aracılığıyla kendisi açmıştır. Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, yardım nafakasının istemine ilişkin dava mahiyetindedir. O halde, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir....
, bu kapsamda tarafların boşanmaları ile birlikte davalı babanın iştirak nafakası ödemediği, bu şekilde davalı babanın nafaka yükümlülüğünün bulunmadığı, ancak davacı annenin iş değiştirmesi ve çocukların okula başlaması sebebiyle maddi durumunun değişmiş olduğu nazara alındığında çocuklar için ayrı ayrı 350'şer TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müşterek çocukların ihtiyaçlarında kullanılmak üzere davacıya verilmesine karar verilmiştir....
Mahkemece, davacının boşanma davası sırasında açıkça kendisi için nafaka istemediğini belirttiği, anlaşmalı boşanmada nafaka istemediğini beyan eden eş daha sonra yoksulluk nafakası talep edemeyeceği gerekçesi ile yoksulluk nafakası talebinin REDDİNE, müşterek çocuklardan... için talep edilen nafaka da ise dava tarihi itibariyle çocukların 18 yaşını ikmal ettikleri davacının bu nedenle aktif dava ehliyetinin olmadığı gerekçesi ile bu çocuklar hakkında talebin REDDİNE, çocuklardan ....yönünden ise talebin KISMEN KABULÜ ile 100,00'er TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir....