Velayet düzenlemesi yapıldığında çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göne onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür(TMK 182.-327- 330md),ana-babanın bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası,çocuğun korunmasına yönelik olup kamu düzenine ilişkindir,hakim talep olmasa dahi"açıkça nafaka istemiyorum"şeklinde bir beyanın varlığı dışında kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmelidir.İştirak nafakası çocuk için bir hak olup velayetin değiştirilmesi davalarında istenilen nafaka talepleri de ayrı bir davanın konusunu oluşturmadığı gibi bu hususta ayrıca harç alınması da iştirak nafakası talebini müstakil bir dava haline getirmez.Kamu düzenine ilişkin olan velayetin değiştirilmesine konu davada asıl talebin ferisi niteliğindeki iştirak nafakası talebinin bağımsız bir dava olduğunu kabul etmek usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği gibi ,iştirak nafakasına hak kazanması için velayetin değiştirilmesi davasının sonucunu beklemek çocuk yönünden haklarına geç ulaşması...
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının iştirak nafakası yönünden temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Yoksulluk nafakası yönünden ise, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle de ekonomik göstergelerdeki değişim ile DİE'nin yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında hükmolunan (artırılan) yoksulluk nafakası miktarı çok olup TMK. 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. Mahkemece davacı kadın için aylık 250 TL'nin altına inmemek kaydıyla endekse göre uygun bir miktarda nafaka artışına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisine ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; Dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere velayeti davacıda olan müşterek çocuklar Ege ve Poyraz için ayrı ayrı aylık 750'şer TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacının boşanma aşamasında çocuklar için nafaka talebinde bulunmadığını, bu hakkından feragat ettiğini, feragatten dönülemeyeceğini, davalının maddi durumunun iyi olmadığını, üzerine kayıtlı temizlik şirketinin bulunmayıp, şirketin şuan ki eşine ait olduğunu, hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının yüksek olduğunu, davanın reddinin gerektiğini belirterek, istinaf yoluna başvurmuştur. GEREKÇE: Dava; iştirak nafakası talebine ilişkindir....
Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte ,velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. (TMK. nun 330/1. maddesi ) Somut olayda; tarafların İncesu Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi’nin 15.06.2015 tarihinde kesinleşen 2014/803 E. -2015/160 K. sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları,boşanma aşamasında müşterek çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmediği ve müşterek çocukların velayetlerinin davacı anneye verildiği anlaşılmaktadır....
Asıl dava; davalılardan Şenay ve Büşra için takdir olunan yoksulluk nafakasının indirilmesi, Nurcan için takdir olunan iştirak nafakasının sona erdiğinin tespiti veya indirim yapılarak iştirak nafakası olarak devamına ilişkindir. Birleşen dava ise Şenay, Büşra ve Nurcan için takdir olunan yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir. Somut olayda davacı, davalılardan Nurcan'ın reşit olduğu tarihte iştirak nafakasının kalkmış olduğunun tespitini veya bu nafakanın indirilerek yardım nafakası olarak devamına karar verilmesini istemiştir. Dava tarihi itibariyle açılmış ve hükmolunan yardım nafakası bulunmadığı halde, iştirak nafakasının indirilerek yardım nafakası olarak devamı doğru değildir. TMK 328/1. maddesinde; “ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder” düzenlemesi yer almaktadır. İştirak nafakası çocuğun reşit olması ile kendiliğinden sona erer....
Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur ( TMK. nun 330/1. maddesi ).Davada, yukarıda belirtilen hükümler gereğince; müşterek çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmesi istenilmektedir.Somut olayda, her ne kadar, davacı baba anlaşmalı boşanma sırasında davalıdan iştirak nafakası talep etmemiş ise de, doğmamış bulunan bir haktan feragat mümkün olmadığından, velayet hakkı kendisine verilen taraf her zaman için karşı taraftan iştirak nafakası talep edebilecektir.Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve çocukların ihtiyaçları gözetilerek, uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davacı - davalı erkek tarafından kaldırılan yoksulluk nafakası hariç tutularak hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. GEREKÇE: Asıl erkek davası yoksulluk nafakası talebi, iştirak nafakası talebi, kadına ödenen yoksulluk nafakasının kaldırılması ve velayeti annede olan çocuk için ödenen iştirak nafakasının kaldırılmasına ilişkindir. Birleşen kadının davası ise, yoksulluk nafakasının arttırılması ve velayeti kendisinde olan çocuk için ödenen iştirak nafakasının arttırılmasına ilişkindir. Tarafların 2003 yılında evlendikleri, evlilikte 2006 ve 2011 doğumlu 2 çocukları bulunduğu, taraflarca açılıp İzmir 6....
Aynı Kanununun 331.maddesine göre ise; durumun değişmesi halinde, hakim istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler vaya nafakayı kaldırır. İştirak nafakası davalarında davacı, küçüğe fiilen bakan anne veya baba, çocuğun velayet hakkı kendisine verilen anne veya baba, velayet haklarının anne ve babadan alınması halinde küçüğe atanan vasi veya kayyımdır. İştirak nafakası, çocuğun ergin olduğu tarihe kadar devam eder. Çocuk ergin olunca iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona erer. Somut olayda; küçüğün velayeti kendisine verilen davacı anne, müşterek çocuğun giderlerine arttığı iddiasıyla iştirak nafakasının arttırılması talebinde bulunmuştur. Davanın yargılaması sırasında küçük ergin olduğundan duruşm. Mahkemece; küçüğün reşit olduğu tarihten itibaren yardım nafakasına karar verilmiştir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre; ergin olan çocuk iştirak nafakası isteyemez. Koşulları varsa TMK'nun 328/2 ve 364.maddeleri gereğince yardım nafakası davası açabilir....
Mahkemece, hükmedilen aylık nafakada indirime gidilmesi halinde, daha sonra yapılacak ödemelerden her zaman mahsubunun mümkün olduğu, aile mahkemelerince lehine nafaka verilen tarafın, hayatına devam edebilmesi için hükmedilen nafakaya ihtiyacı olduğu düşünüldüğünde, ödemelerin sürekliliğinin esas olduğu, boşanma kararının kesinleşmiş olması nedeniyle, boşanmaya bağlı fer'i alacakların kesinleşmeden her zaman icraya konulabileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir. Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 40/1. maddesinde "bir ilamın nakzı icra muamelelerini olduğu yerde durdurur." düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, takibe konu ... 1. Aile Mahkemesi'nin 22.03.2012 tarih 2010/66 Esas 2012/209 sayılı Kararı, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nce iştirak nafakası yönünden onanmış, yoksulluk nafakası fahiş bulunarak bu nafaka yönünden bozulmuştur....
Mahkemece, iştirak nafakası şeklinde hüküm kurulmuş olması doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün birinci maddesindeki "iştirak nafakasının" ifadesinin çıkartılarak yerine "tedbir nafakasının" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 4.20 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 12.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....