Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı için dava tarihinden itibaren 250,00 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsili ile nafakanın her yıl .. tarafından açıklanan ... oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, davacı ... vekili dava dilekçesinde; davacı için aylık 500 TL yardım nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece hükmün 1 numaralı bendinde davacı ... için aylık 250 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsiline şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece, talep iştirak nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, yardım nafakasının istemine ilişkin dava mahiyetindedir. Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez....
Aile Mahkemesince, 2013/499 esas sayılı boşanma davası sonucunda 28.11.2013 tarihinde tarafların anlaşmalı boşanmalarına karar verildiği, kararla müşterek çocuğun velayetinin davacıya bırakıldığı, çocukla davalı arasında kararda gösterilen sürelerde kişisel ilişki tesis edildiği, tarafların karşılıklı olarak nafaka talebi bulunmadığından bu hususta karar tesis edilmediği görülmektedir. Boşanma kararı, 14.01.2015 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava boşanma kararı henüz kesinleşmeden 13.03.2014 tarihinde açılmıştır. Davacı, eldeki davada boşanma davasının karara bağlanmasından sonra gelişen olaylara dayandığına göre, boşanma kararında yer alan kişisel ilişkiye dair düzenleme bu dava bakımından "derdestliğe" esas alınmaz. Öte yandan, davacının velayetine bırakılan çocuk için iştirak nafakası talebi bakımından da, boşanma davası derdest sayılamaz. Davacı, boşanma davasında çocuk için iştirak nafakası talep etmemiş olsa bile, bu durum sonradan nafaka talebinde bulunmasına mani olmaz....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacılar tarafından iştirak ve yardım nafakası talepli açılan davalarda hükmedilen nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olarak belirlenip belirlenmediği noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 328 inci maddesi ile 364 üncü maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 3....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Dosyadaki bilgilerden davacı babanın hava kuvvetlerinde subay olduğu, 3.420 TL maaş aldığı, evli olduğu, davalı annenin hemşire olduğu, 3.337 TL maaş aldığı, 560 TL kira ödediği, banka kredisi ödediği, müşterek çocuğun 2001 doğumlu ve 8. sınıf öğrencisi olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı baba ve davalı annenin gelir durumları nazara alındığında; iştirak nafakası miktarı fazla olup, TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır....
Ancak; önceki iştirak nafakası çocuğun ergin olması ile yasa gereği (TMK. Madde 328/1) kendiliğinden son bulur. ... olan çocuğun eğitiminin sürmesi halinde ise, TMK’nın 328/2 ve 364. maddeleri kapsamında anne-babanın bakım yükümlülüğü yardım nafakası olarak devam eder. Somut olayda, davacı dava dilekçesinde aylık 200 TL yardım nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece hükmün 1 numaralı bendinde davacı için reşit olmadan önce takdir edilen iştirak nafakasının artırılması şekilinde hüküm kurulmuş ve aylık 1.250.00 TL olan nafakanın 100.00 TL artırılarak 1350.00 TL çıkarılması ve bu miktarın davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece, talep iştirak nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, yardım nafakasının istemine ilişkin dava mahiyetindedir.Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez....
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir. Dosya içeriğinden, boşanma kararı ile birlikte müşterek üç çocuktan ikisinin velayetinin davalı babaya, müşterek çocuk 1997 doğumlu ...'in ise velayetinin davacı anneye bırakıldığı, müşterek çocuk ... için aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, davacının ev hanımı olup, nafaka haricinde gelirinin bulunmadığı, aylık 300 TL’ye kirada oturduğu, davalının ise okulda hizmetli olup aylık 1.453,80 TL maaş aldığı, yeniden evlendiği anlaşılmaktadır. Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Boşanma davası ile bu davanın açıldığı tarih arasında yaklaşık üç yıl süre geçmiştir....
da yaşadığını ve üniversite eğitimine başladığını belirterek 1993 yılında bağlanan 150 TL (karar tarihi olan 1993 yılı itibarıyla ....500,00 lira) iştirak nafakasının 850 TL artırımı ile aylık ....000 TL’ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; davacının ... yaşından büyük olup iştirak nafakasının son bulduğunu, nafaka artırım davası açamayacağını, davalının iştirak nafakalarını düzenli olarak ödediğini, ancak davacı ve annesi ...'ya gidip irtibatı koparınca ödemelerin bir kısmını yapamadığını, davalının asgari ücretle çalıştığını, maddi durumunun kötü olduğunu, davacının ...'da sigortalı olarak çalıştığı duyumları olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; dava, yardım nafakası davası olarak nitelendirilmiş; davalının, davacının babası olduğu, davacının 05/04/1992 doğumlu olup reşit olduğu ancak ...'...
Somut olayda; mahkemece 24.04.2013 tarihli ara kararla çocuklar için 200'er TL tedbir nafakası takdir edilmiş, karar tarihinden itibaren 300'er TL'ye çıkartılmış ve kesinleşme tarihinden itibaren iştirak nafakası olarak aynı miktarda devamına karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece; talep edilen nafaka hakkında farklı kararlar verilmek suretiyle gerek nafaka miktarının takdirinde, gerekse de hükmün infazında çelişki yaratacak şekilde karar oluşturulmuştur. Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları, kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder.(28.11.1956 gün, 15 E.- 15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı) Mahkemece yapılacak iş; anılan İBK.uyarınca ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde dava tarihinden itibaren nafakaya hükmetmek olmalıdır....
HMK'nun 359/4 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iştirak nafakası yönünden 6100 sayılı HMK'nun 362/(1)-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere OY BİRLİĞİYLE karar verildi....