DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Açılan asıl, karşı ve birleşen dava velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakasının artırımı, iştirak nafakasının kaldırılması isteminden ibarettir. Tarafların Torbalı Aile Mahkemesinin 2018/406 Esasa - 2018/467 Karar sayılı ilamı ile boşanmalarına karar verildiği, müşterek çocuklar Furkan ve Elifsu Erce'nin velayetinin velayetinin davalı anneye verildiği müşterek çocukları için 500 'er TL iştirak nafakasına hükmedildiği, kararın 13/07/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Açılan asıl, karşı ve birleşen dava velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakasının artırımı, iştirak nafakasının kaldırılması isteminden ibarettir. Tarafların Torbalı Aile Mahkemesinin 2018/406 Esasa - 2018/467 Karar sayılı ilamı ile boşanmalarına karar verildiği, müşterek çocuklar Furkan ve Elifsu Erce'nin velayetinin velayetinin davalı anneye verildiği müşterek çocukları için 500 'er TL iştirak nafakasına hükmedildiği, kararın 13/07/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nafaka-Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından nafaka davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayetin değiştirilmesi istemine ilişkin dava reddedilmiş, ret kararı temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Davacı ... 06.10.2015 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirdiğinden bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün nafakanın azaltılması istemine ilişkin dava yönünden bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeple hükmün nafaka davası yönünden BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 18.01.2016 (Pzt.)...
GEREKÇE : Dava kadının davasında yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı,erkeğin birleşen davasında velayet-iştirak nafakasının kaldırılması ve lehine iştirak nafakasına karar verilmesi taleplerinden ibarettir. HMK'nun 355. maddesi gereğince; istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Tüm dosya kapsamı ile; 1- )Davalı-birleşen davacı vekilinin nafakanın artırımı ile ilgili davada verilen karara ilişkin istinaf başvurusu yönünden; Davalı-birleşen davacı yanın istinaf başvuru dilekçesindeki büfe işletmesi ile ilgili kısım sebebiyle kadının açtığı nafakanın artırımı davasındaki karara ilişkin de istinaf başvurusunda bulunduğunun kabulü gerekmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise;tarafların 14/11/2019 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma kararının 18/11/2019 arihinde kesinleştiği,boşanma neticesinde müşterek çocuk 2016 doğumlu YUSUF NİZAM ÇAP için iştirak nafakasına hükmedilmediği,eldeki bu dava ile davacı annenin müşterek çocuğun barınma,beslenme gibi giderleri bulunduğunu belirterek müşterek çocuk için aylık 2.500,00.-TL iştirak nafakası talebinde bulunduğu tartışmasızdır. Boşanma davasında iştirak nafakası istenmemesi sonradan istenmesine engel değildir. Çünkü, bu nafaka velayet hakkı verilen davacı anne tarafından çocuk adına istenmekte ve nafaka borcu bu nedenle her an yenilenen borçlardan olduğundan yeniden doğmaktadır. Nitekim, iştirak nafakasında nafaka doğmadan bu nafakadan feragat mümkün değildir....
Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde "çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı", 328/1. maddesinde "ana ve babanın bakım borcunun, çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği", 329/1. maddesinde "küçüğe fiilen bakan ana veya babanın diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabileceği", 330/1. maddesinde "nafaka miktarının, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirleneceği, nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderlerinin de göz önünde bulundurulacağı" ve 331. maddesinde "durumun değişmesi halinde hakimin istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirleyeceği" hükme bağlanmıştır. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır....
İDDİA, SAVUNMA VE KARAR : Davacı dava dilekçesinde özetle; anlaşmalı boşanma sırasında velayeti kendisine verilen ve talep edilmediğinden iştirak nafakasına hükmedilmemiş olan 12/04/2017 doğumlu ortak çocuk Nisan Mukaddes için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, sonraki yıllar için de TEFE-TÜFE oranında artırılmasına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; anlaşmalı boşanma sonrası mevcut borçların davalı tarafından ödenecek olması sebebiyle nafaka talep edilmeyeceği kararı alındığını, çocuğun birçok ihtiyacını davalı tarafından haricen karşılandığını, prim üzerinden çalışan davalının maaşının çok değişken olduğunu, ekonomik durumunun daha iyi olmadığını, talep edilen nafaka miktarının da fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine, aksi halde daha fazla ödeme imkanı olmadığından nafakanın aylık 500,00 TL olarak belirlenmesini istemiştir....
Tespit edilen bu olgular karşısında pedagog, psikolog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle, tedavi süreci de dikkate alınarak, ebeveynlerinden hangisinin yanında kalmasının çocuğun üstün yararına uygun olacağı konusunda ayrıntılı rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. 2-Davacı, dava dilekçesinde çocuk için nafaka talebinde bulunmuş, ancak miktar belirtmemiştir. Davacıya nafaka konusundaki talebi açıklattırılarak (HMK. m. 31) sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır....
Aile Mahkemesinin 07.07.2008 tarih, 2008/141 esas ve 2008/764 karar sayılı ilamında hükmedilen nafaka alacağına dayalı olarak icra takibine başlandığını ancak takibe konu borcun müvekkili tarafından ödendiğini, herhangi bir borcunun bulunmadığını, takibe konu edilen 01.10.2008- 11.05.2010, 01.09.2012- 01.01.2013, 01.05.2013- 01.07.2013 ve 01.03.2019- 01.05.2020 dönemlerinde müvekkilin davalı tarafa herhangi bir nafaka borcunun doğması söz konusu olmayacağını, iştirak nafakasına hükmedilen müşterek çocuğun 11.05.2010- 01.07.2020 tarihleri arasında müvekkilinin yanında yaşamını sürdürdüğünü ve tüm masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, bu dönem içinde davalının müşterek çocuğun masraflarına iştirak etmesi gerektiğini, müşterek çocuğun annesinin yanına taşındığı 01.07.2020 tarihinden itibaren olan nafaka alacaklarının icra dosyasına ödendiğini diğer taraftan hükmedilen iştirak nafakası 200 TL olmasına rağmen 01/03/2019 tarihinden sonraki dönemlere ait iştirak nafakasının 300 TL...
TMK'nın 176. maddesine göre, yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına veya azaltılmasına da karar verilebilir. Yasanın bu hükmü gözetildiğinde; nafaka miktarının değiştirilmesi isteklerinin, gelişip değişen şartlar ve hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Yukarıdaki açıklamalar ve tüm dosya kapsamı uyarınca; tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun artan yaşı ile birlikte ihtiyaçlarının çoğalmasının kaçınılmaz olması, eğitim durumu, ihtiyaçları, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ve nafaka hüküm tarihinden dava tarihine kadar geçen süre içinde paranın değerinde azalma yaşanması nazara alındığında, müşterek çocuk lehine hükmedilen nafaka miktarı azdır....