DAVA KONUSU : Nafaka (Önlem Nafakası) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı ile evli olduklarını, müşterek bir çocuklarının olduğunu, davalının başka bir bayanla yaşadığını, evi terkettiğini, taşınır ve taşınmaz malların üzerine tedbir konulmasını, çocuk için aylık 1.500 TL, kendisi için aylık 1.500 TL nafakaya hükmedilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMA:Davalıya yapılan araştırmalara rağmen tebligatın yapılamadığı, kendisine ilanen tebliğ yapıldığı, davaya cevap vermediği, 25/10/2022 tarihli duruşmada; davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir. DELİLLER: Dava dosyası....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece Mahkemesi tarafından davacı tarafça açılan davanın kısmen kabulü ile; dava tarihi olan 09/07/2021 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde davacı T1 yararına aylık 2.000TL, müşterek çocuk Arda Sarıtaş yararına 1.500TL tedbir (önlem) nafakasının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, davacının fazlaya dair isteminin reddine, karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, İlk derece mahkemesince hüküm altına alınan tedbir nafakası miktarlarının düşük olduğunu, davalının gelir durumunun yüksek olduğunu belirterek verilen kararın kaldırılmasını ve davalarının tam kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; TMK'nın 197. maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır....
Mahkemece, tarafların boşanmalarına, davacının öğretmen olması nedeniyle tedbir nafakası talebinin reddine, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından, kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi ve tedbir nafakasına hükmedilmemiş olması yönünden temyiz edilmiştir. Sayın çoğunluk tarafından “davacı, dava dilekçesinde 1000,00 TL nafaka hükmedilmesini istemiştir. Talep edilen nafakanın açıkça tedbir nafakası olduğu belirtilmediğine göre, boşanma talebinin ardından ileri sürülen nafaka isteği, yoksulluk nafakasını da kapsar. O halde yoksulluk nafakası talebinin mevcut olduğu kabul edilerek, toplanan deliller çerçevesinde bu hususta müspet veya menfi karar tesis edilmesi gerekirken, bu yönün nazara alınmaması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur” gerekçesiyle mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir....
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Fethiye İcra Müdürlüğünün 2016/927 esas sayılı dosyasında icra takibinin, davacı alacaklı müvekkili ile davalı borçlu arasındaki Fethiye Aile Mahkemesinin 2013/389 esas 2014/767 karar sayılı boşanma davasının ilamına dayanmakta olup, ilamda sair alacak kalemleri ile beraber 44.000,00TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, 5510 Sayılı Kanunun 93. maddesi uyarınca nafaka alacaklarının emekli aylığından kesilmek suretiyle tahsiline kanunun cevaz vermemesi nedeniyle borçlunun emekli maaşı üzerine nafaka borcu miktarında haciz uygulanmasının talep edildiğini, borçlu tarafından 1/4'ünden fazlasının kaldırılması için icra müdürlüğüne başvurulduğunu ve sonrasında icra müdürlüğünün 28/10/2019 tarihli kararı ile kaldırıldığını, icra müdürlüğünce ilama dayalı yoksulluk nafakası kaleminin birikmiş nafaka hükmünde olduğu yanılgısına düşüldüğünü, takibe dayanak kararda maaş haczine konu takip alacağı kaleminin birikmiş değil toplu yoksulluk nafakası olduğunu,...
Ancak,boşanmadan sonra talep edilemeyeceğine ilişkin yasada bir hüküm bulunmamaktadır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 175.maddesi ve devamı hükümlerine göre nafaka talep edilen tarihte nafaka alacaklısının yasanın öngördüğü şartları taşıması halinde mahkemece, yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir. Başka bir deyişle, boşanma davası sonrasında yoksulluk nafakası isteme hakkını kaybetmemiş davacı (nafaka alacaklısı) aynı yasa 178.maddesi hükmü gereğince bir yıl içerisinde boşanmadan ayrı olarak açacağı dava ile yoksulluk nafakası isteyebilecektir....
Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. Somut olayda; davacının emekli maaşı aldığı, 1.432.36 TL olan maaşının 207.20 TL bölümünün nafaka ödemesi için kesildiği, davacının boşandığı eşine yoksulluk nafakası ödediği, kira ödemediği,yeniden evlendiği tespit edilmiştir. Davacı, boşandığı eşine yoksulluk nafakası ödeyecek gelire sahip olduğuna göre yardım nafakasına muhtaç durumda değildir, yardım nafakasının takdir edilmesini gerektiren yasal koşullar somut olayda gerçekleşmemiştir. Diğer anlatım ile geçim sıkıntısı çektiğini iddia eden davacı, ödediği yoksulluk nafakasının kaldırılması için dava açmadığına göre açılan yardım nafakası davasının da yasal koşullar oluşmadığından reddi gerekir....
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ....’in yayınladığı .... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. O halde, mahkemece yapılacak işin; davacının sosyal ve ekonomik durumu ile davalının ihtiyaçları karşılaştırılarak, önceki nafaka takdirinde kurulan dengeyi koruyucu, davalının ihtiyaçlarını asgari ölçüde karşılayacak, davacının geliri ile de orantılı olacak şekilde,artırılan yoksulluk nafakası miktarı ....’in yayınladığı .... oranında artırım yapılması olup, bu husus nazara alınmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Davacı müşterek çocuğu için nafaka talep etmiştir. Davacı, ayrı yaşamakta haklılığını kanıtlayamasa dahi, yanında bulunan müşterek çocuk için nafaka talep edebilir. Somut olayda; boşanma davası 10.07.2013 tarihinde açılmış, 18.12.2013 tarihinde karara bağlanmış ve 25.04.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Çocuk için tedbir nafakası davası 31.03.2014 tarihinde açılmıştır. Boşanma dosyasında, müşterek çocuk lehine tedbir nafakasına hükmolunmuştur. Müşterek çocuk lehine boşanma davasında hükmolunan tedbir nafakası, kararın kesinleşmesi ile sona ermiştir. Bu halde; müşterek çocuk lehine, boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren, boşanma davasında hükmedilen nafaka ile mükerrerlik oluşturmayacak şekilde tedbir nafakası talep edilebilir....
Davalı vekilinin itirazı üzerine dosya re'sen ele alınarak 12.06.2012 tarihinde nafaka alacağı olduğundan itirazın kabulüne ve ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiş; bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda temyize konu edilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin kararın 6100 sayılı HMK yürürlükte olduğu dönemde verildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK geçici 3.maddesi gereğince; "bölge adliye mahkemelerinin 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı ilk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkileri hakkında kanunun geçici 2.maddesi uyarınca Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur."İhtiyati tedbir kararı geçici nitelikte bir önlem olduğundan durum ve şartların değişmesi halinde değiştirilebileceğinden buna ilişkin mahkeme kararının temyiz edilme olanağı yoktur....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir.Eğitimine devam etmekte olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Buna göre, mahkemece, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve üniversite öğrencisi olan davacının okuduğu okul, okulun bulunduğu şehir, yaşı, ihtiyaçları göz önüne alındığında nafaka yükümlüsünün gelir durumu nazara alınarak; TMK.4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....