BOŞANMA VE TEDBİR NAFAKASI DAVASIDAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 186 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 195 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 197 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 201 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 45 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının davacıyı dövdüğünü, bu nedenle ayrı yaşadıklarını belirterek 500 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında, Gaziantep Birinci Aile Mahkemesi'nde 29.05.2009 tarihinde boşanma davası açtıklarını, her iki davanın birlikte görülmesi gereken davalar olduğundan birleştirme ilk itirazında bulunmuştur....
Her ne kadar davacı vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı yerel mahkemece hükmedilen nafaka miktarının yetersiz olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede, yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; davacının halen üniversite öğrencisi olduğu, yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davalının emekli olduğu, aynı zamanda terzi olarak esnaflık yaptığı, Kocaeli 2....
Davalı vekili tarafından, iştirak nafakasının çocuğun reşit olması ile sonlandığı, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği halde davanın kısmen kabulüne karar verilerek yardım nafakasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla; her ne kadar yerel mahkemece, tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumlarına göre, davacının halen öğrenimine devam ettiği, sabit ve düzenli bir işi olmadığı, hakkaniyet ölçüsünde davalının yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek davacıya nafaka vermesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin davanın kabul kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği, ancak, tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında yerel mahkemece takdir edilen aylık 800 TL nafaka miktarının...
Davalı vekili kararın gerekçesiz olması, nafaka takdiri ve miktarı yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı istinafa cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesinin iştirak nafakası takdirine ilişkin kanun maddelerini yazmak sureti ile ve tarafların ekonomik sosyal durumları ve çocuğun ihtiyaçları gözetilerek nafaka takdir edildiğinin belirtilmesi nedeniyle davalının kararın gerekçesiz olduğu yönündeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. TMK'nun 328/1. maddesi gereğince; ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.182/2) TMK'nun 331. maddesi uyarınca; “durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder....
hükmedilen nafaka miktarının da yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin davanın kabulü kararı ve hükmedilen nafaka miktarına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği anlaşılmıştır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 29/06/2021 NUMARASI : 2020/365 ESAS, 2021/445 KARAR DAVA KONUSU : YOKSULLUK NAFAKASI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2006 yılında boşandıklarını, yaklaşık 9 yıl fiili evlilik sürdürdüğünü, ancak 15 yılı aşkın bir süredir davalıya nafaka ödediğini, müvekkilinin babasının dükkanında asgari ücretle çalıştığını, müvekkilinin 2013 yılında tekrar evlendiğini, o evliliğinde de 2019 yılında boşandığını,2. eşine de müvekkilinin 550 TL nafaka ödediğini, davalının kendisine ait bir resim atölyesinin olduğunu, resim atölyesini 3. kişilerin adına açtığını, kendi hesabına işlettiğini, davalının...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının her iki çocuğu içinde nafaka yükümlülüğünü düzenli olarak yerine getirdiğini, davacı 18 yaşını doldurduğu halde her ay annesinin hesabına nafaka ödemeye devam ettiğini, davalının boşandıktan sonra yeniden evlendiğini, bir çocuğu daha olduğunu, ekonomik sıkıntılar nedeniyle 26.03.2018 de Dubai'ye çalışmaya gittiğini, ancak proje bitince orada işsiz kaldığını, işsizlik maaşı aldığını, günü birlik işlerde çalışıp ailesini geçindirmeye çalıştığını, davacı tarafça istenen nafakanın abartılı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "davanın kısmen kabulü ile; dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir....
Davalı istinaf dilekçesinde, asgari ücretle çalıştığını, mahkemece belirlenen nafakanın yüksek olduğunu, 300,00 TL nafaka dışında nafaka ödeyecek durumunun olmadığını belirterek kararı istinaf ettiğini bildirmiştir. Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir. Dava, eğitimi devam eden reşit çocuk tarafından açılan yardım nafakası davasıdır. TMK.nun 328/2. maddesinde; "Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. " Aynı yasanın 364/1. maddesinde de; Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. " düzenlemesi yer almaktadır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre, öğrenimini sürdüren reşit olan çocuğun TMK.nun 328/2 ve 364. maddeleri gereğince nafaka talep etme hakkı bulunmaktadır....
Dava, davacı ve müşterek çocuk için önlem nafakası istemine ilişkindir. 6763 sayılı yasanın 41. maddesi ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341/2. maddesi gereğince; miktar veya değeri beş bin sekiz yüz seksen Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Parasal sınırların arttırılmasına ilişkin 6763 sayılı Yasanın 44. maddesi ile değişik Ek-1. maddesi uyarınca 01/01/2021 tarihi itibariyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341. maddesindeki parasal sınır 5.880,00- TL olmuştur. Kesinlik sınırı her bir nafaka yönünden ayrı ayrı belirlenir. Somut olayda; müşterek çocuk ve davacı lehine kabul edilen nafaka miktarının yıllık tutarı (400,00- TLx12=4.800,00- TL) ve (300,00- TLx12=3.600,00- TL) Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341. maddesi uyarınca belirlenen parasal sınırın altında kalmakta olup, karar kesin niteliktedir....
na göre nafakaya dair talebin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve 02/04/2014 tarihli ara karar ile geçici önlem niteliğinde belirlenen 100 TL nafaka ile tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydı ile hüküm kurulması gerekirken, karar tarihinden itibaren nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HUMK'nun 438/VII. maddesi gereğince, hüküm fıkrasının 1. bendinin hükümden çıkarılarak yerine "müşterek çocuk M. A. G. için, dava tarihinden itibaren aylık 150 TL iştirak nafakasının 02.04.2014 tarihli ara kararı ile tedbir niteliğinde belirlenen aylık 100 TL nafaka ile tekerrür oluşturmamak kaydı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ifadesinin yazılması sureti ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....