Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar Tavas Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/64 Esas ve 2011/187 Karar sayılı, 16.05.2011 tarihli ilamıyla boşanmışlar, boşanma ilamı 20.03.2013 günü kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 100,00 TL yoksulluk nafakasına ve velayeti davacıya bırakılan müşterek çocuk için 100,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 28.01.2015 tarihinde açılmıştır....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Dosya kapsamından, tarafların 24.10.2011 tarihinde boşandıkları, boşanma ilamı ile davacı lehine aylık 100 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık üç yıllık süre geçtiği,davacının ev hanımı olduğu, kendi evinde oturduğu, davalının ise ssk emeklisi olup ,aylık 898.36 TL emekli maaşının bulunduğu, evli olduğu, evli olduğu eşinden ilköğretime devam eden iki çocuğunun bulunduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir....
Davada, davacı kadın için kabul edilen aylık yoksulluk nafakası miktarı 750,00 TL olup, artırılan yıllık yoksulluk nafakası miktarı toplam 9.000,00 TL'dir. Müşterek çocuk için kabul edilen aylık iştirak nafakası artış miktarı 1.100,00 TL olup, artırılan yıllık iştirak nafakası miktarı toplam 13.200,00 TL'dir. Buna göre yoksulluk ve iştirak nafakalarının artırılan yıllık toplamları ayrı ayrı 17.830,00 TL.'yi geçmemektedir. Hüküm, artırılan yıllık nafaka (farkı) miktarları itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların, istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir (6100 sayılı HMK m.352). Yukarıda açıklanan nedenlerle; artırılan nafaka miktarları (farkı) itibarıyla mahkeme kararı kesin olduğundan davalının istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre, olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle, dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir. Öte yandan, Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından yoksulluk nafakasının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMK m. 175). Somut olayda kadının babasından yetim maaşı aldığı, miras yoluyla hisseli taşınmaz kaydı bulunsa da bu taşınmazdan yıllık 3000,00TL gelirinin bulunduğu, 700,00 TL kira ödediği, kadının çalışmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadın lehine yoksulluk nafakası verilmesi koşulları gerçekleştiği anlaşılmaktadır. O halde, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, isteğin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle nafaka yükümlüsünün müşterek çocuğa iştirak nafakası ödediği de gözetildiğinde; takdir edilen yoksulluk nafakası miktarı çok olup, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyete uygun değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ikinci maddesindeki "aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının" ifadesinin çıkartılarak yerine "aylık 300.00 TL yoksulluk nafakasının" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 48.30. TL.bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 23.11.2010 günü oybirliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemesinin 2004/256 Esas ve 2005/445 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, davalı lehine 250,00 TL yoksulluk nafakası bağlandığı, son nafaka artırım davası olan Balıkesir 1. Aile Mahkemesinin 2010/9 Esas ve 2005/554 Karar sayılı ilamı ile yoksulluk nafakasının 300 TL’ye çıkarılmasına karar verildiği ve kararın 20.10.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davalı kadın nafaka artırım davasından sonra özel bir hastanede asgari ücretle çalışmaya ve kendisine ait evde ikamet etmeye başlamıştır. Asgari ücretin yoksulluğu ortadan kaldırmadığı, bu durumun sadece nafaka miktarının tayininde nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2019/259 Esas, 2019/99 Karar sayılı 03/10/2019 tarihli ilamına dayanılarak 2021 yılı Şubat ayı yoksulluk nafakası, 03/11/2020 eksik ödenen yoksulluk nafakası, 03/12/2020 eksik ödenen yoksulluk nafakası ve 03/01/2021 eksik ödenen yoksulluk nafakası ile takibe kadar işlemiş faizin tahsili talebi ile ilamlı icra takibi başlatıldığı görülmüştür. İzmir 20. İcra Müdürlüğü'nün 2021/5961 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde davalı alacaklı vekili tarafından davacı borçlu aleyhine İzmir 18....
Boşanma davasında davalıdan hiçbir talebi olmadığını belirten davacının bu beyanı, açıkca "yoksulluk nafakasından feragat" edildiği anlamındadır ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşmesi nedeniyle açtığı yoksulluk nafakası davasında kendisini bağlamaktadır. Bu nedenle davacı kadın yoksulluk nafakası talep edemeyecektir. (HGK 12.06.2013 tarihli 2012/3-1626 E- 2013/813K sayılı ilamı, HGK 06.03.2013 tarihli 2012/3-836 E- 2013/306K sayılı ilamı) Mahkemece, davacı kadının açmış olduğu iş bu dava ile yoksulluk nafakası talep edemeyeceği dikkate alınmadan yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne, karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
O halde, davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 31.05.2017(Çrş.)...