DAVA KONUSU : Nafaka (Yoksulluk Nafakası) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine boşanma ve ferilerine ilişkin Samsun 3. Aile Mahkemesinin 2017/79 Esas, 2018/961 Karar 26.12.2018 tarihli kararıyla müvekkil lehine kararla sonuçlandığının, sonuçlanan davada 1.500,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, dosyanın B.A.M'a gittiğinin B.A.M kararına itiraz edilerek Yargıtay 2....
DAVA KONUSU : Nafaka (Yoksulluk Nafakası) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine boşanma ve ferilerine ilişkin Samsun 3. Aile Mahkemesinin 2017/79 Esas, 2018/961 Karar 26.12.2018 tarihli kararıyla müvekkil lehine kararla sonuçlandığının, sonuçlanan davada 1.500,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, dosyanın B.A.M'a gittiğinin B.A.M kararına itiraz edilerek Yargıtay 2....
Dairemizin 30.09.2013 tarih ve 2013/18071 esas, 2013/22314 karar sayılı ilamının 3. bendinde kararın yoksulluk nafakasına ilişkin kısmında, yoksulluk nafakasının artırılması yönünde bir talebin olmadığı belirtilerek, bu nedenle, kadının bu talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği yönünde kesin bozma yapılmış, mahkemece bu bozma ilamına uyulmuş ne var ki bu sefer de infazda tereddütte mahal verecek şekilde hükmolunan nafakanın niteliği belirtilmeden, bozma ilamının amacına aykırı olarak sadece nafaka denilmek suretiyle bir karar verilmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında, mahkemece bozma ilamına uyulduğu belirtildiğine göre, bozma ilamının gereğinin de yerine getirilmesi zorunlu hale geldiği dikkate alındığında, kadının yoksulluk nafakası hakkında bir hüküm verilmediği anlaşılmakla, kararın tekrardan yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması sebebiyle bozulması gerekmiştir....
HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 7.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 1.5.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları). Somut olayda; davalı kadının satış elemanı olarak çalıştığı ve maaşının 1,350,16 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davalının aldığı 250 TL nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün değildir. Aldığı nafaka ile gelirinin toplamı ise, davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Finike Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.10.2013 tarih ve 2011/97 Esas, 2013/249 Karar sayılı boşanma ilamında da davalı kadının sürekli ve düzenli gelir getiren bir işte çalışmayıp asgari ücretli olarak geçici nitelikte bir işinin olması gerekçesi ile yoksulluk nafakası miktarının düşük tutulduğu belirtilmiştir....
Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.....1998 gün, 1998/...–656 E, 1998/688 K. 26.....2001 gün 2001/...–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/...–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; her ne kadar davalı kadının 01.04.2011 tarihinden sonra sigortalı bir işe girip çalıştığı tespit edilmiş ise de; aldığı maaş ile aldığı nafaka miktarı toplamı, onu, yoksulluktan kurtaracak miktarda değildir. Davacının ise, aldığı maaş miktarı gözetildiğinde nafaka ödeme gücüne sahip olduğu anlaşılmaktadır....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Artırımı talep edilen yoksulluk nafakası, 30/06/2010 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile 150 TL olarak belirlenmiş, bu dava ise 14.05.2014 tarihinde açılmıştır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde, mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
HGK.nun yerleşik kararlarında asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması, yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK.’nun 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185;01.05.2002 ün 2002/2-397-339 sayılı kararları). Somut olayda, davalı kadın boşanma davası sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 200,00 TL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Boşanmadan sonra asgari ücretle bir kreşte aşçı olarak çalışmaya başlamıştır. Aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görülmediğine göre, işe girip çalışması zorunluluk arzetmektedir. Aldığı nafaka ile çalışarak elde ettiği asgari ücret miktarı toplamı ise, davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı (koca) tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kocanın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-davalı kadın, 06.12.2012 tarihli celsede nafaka taleplerinden feragat etmiş, 21.02.2013 tarihli duruşmada ise nafaka talep ettiğini beyan etmiştir. Davacı-davalı kadının bu açıklaması, yoksulluk nafakası (TMK.md.175) isteminden feragat niteliğindedir. Tek yanlı irade bildirimi olan feragatten dönülemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayet ve Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından ortak çocuk ... için takdir edilen nafaka miktarı, davacı için takdir edilen yoksulluk nafakası ve ortak çocuk Aybüke için takdir edilen iştirak nafakalarının arttırımı talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın dava dilekçesinde boşanma kararından sonra doğan Ayşegül'ün velayetinin düzenlenmesinin yanı sıra yoksulluk nafakası ve velayeti kendisinden bulunan ortak çocuk .... için daha evvel takdir edilen iştirak nafakasının da arttırılması talebinde bulunmuştur...
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası .....’in yayınladığı ..... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın ....’in yayınladığı .... oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ... nafaka takdiri doğru görülmemiştir....