Kendisine aylık 175 TL yoksulluk nafakası bağlanmış, boşanmadan sonra SGK'dan emekli olmuş, aylık 840 TL maaş almaya başlamış, asgari ücret seviyesinde bir gelire kavuşmuştur. Sadece, aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görünmemektedir. Aldığı nafaka ile, maaşının toplamı ise, davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira, yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Mahkemece; "TMK'nun 176/3.maddesine göre irat biçimde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası, nafaka alacaklısının yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Davacı Gül vekilinin duruşmadaki kabul beyanı ve tanık beyanlarında davacı G..'ün boşandıktan sonra Uzmanlar Tıp Merkezi adlı özel bir işyerinde asgari ücretle çalıştığı ve yoksulluğunun ortadan kalktığı kabul edilmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. İştirak nafakası yönünden ise TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur" (TMK. 330/1)....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının iştirak nafakası yönünden temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Yoksulluk nafakası yönünden ise, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle de ekonomik göstergelerdeki değişim ile DİE'nin yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında hükmolunan (artırılan) yoksulluk nafakası miktarı çok olup TMK. 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. Mahkemece davacı kadın için aylık 250 TL'nin altına inmemek kaydıyla endekse göre uygun bir miktarda nafaka artışına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisine ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Ne var ki hüküm sadece yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmiş durumdadır. Bu durumda, davacı kadının nafaka talebinin, süresinde olduğunun kabul edilmesi gerekir. O halde mahkemece davacı kadının yoksulluk nafakası konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 23.01.2018(Salı) .......
Erkeğin 2015 yılında yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre, 5000 TL kazandığı, kendi mülkünde oturduğu, evi ve dükkânının olduğu ve dosya kapsamında yer alan nafaka artırımı dava dosyası içindeki sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre de babası ile birlikte çalıştığı, babasının dükkânına ait malları her gün kamyonet ile pazarlara götürüp sattığı tespitleri yer almıştır. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep edenin boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin belirlenmesi gerekir (TMK m. 175/1). Dosyanın tetkikinden, boşanmaya sebep olan olaylarda kusuru bulunmadığı anlaşılan kadının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması karşısında; yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ile talebin reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulmasını gerektirmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm nafaka miktarları ile manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın dava dilekçesinde kendisi için 400.00 TL. tedbir ve yoksulluk nafakası talep etmiştir. Yargılama sırasında 6.11.2009 tarihinde talep ettiği yoksulluk nafaka miktarını 500.00 TL' ye çıkarmış olması sonuç doğurmaz.Davacının talebinin aşılarak 500.00 TL....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Nazilli Aile Mahkemsi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Nafaka Artırımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalı-davacı kadının tüm, ... kocanın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-İlk hükümde davalı-davacı kadın lehine 200 TL.yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, bu hüküm taraflarca temyiz edilmiş, hüküm yoksulluk nafakası yönünden onanmış birleşen nafaka artırımı davası yönünden ise bozulmuştur. Bu şekilde yoksulluk nafakası miktarı yönünden ... koca lehine usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Usulü kazanılmış hak hususu gözetilmeden yoksulluk nafakası konusunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yoksulluk nafakasına ilişkin eldeki davada, tarafların kusur durumunun araştırılmasının gerekip gerekmediği, Zonguldak 2. Aile Mahkemesinin 2013/472 E., 2014/255 K. sayılı boşanma kararının gerekçesinde yer alan kanaatin eldeki dava dosyasında kusurun tespiti için yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü için konu ile ilgili yasal düzenleme ve kavramların kısaca açıklanmasında yarar vardır. Öncelikle belirtilmelidir ki, yoksulluk nafakası, boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eş için verilen bir nafaka türü olup, söz konusu bu nafaka boşanma davası kesinleştikten sonra işlemeye başlar. Yoksulluk nafakası boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biri olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 175. maddesinde: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir....
Mahkemece, davacının boşanma davası sırasında açıkça kendisi için nafaka istemediğini belirttiği, anlaşmalı boşanmada nafaka istemediğini beyan eden eş daha sonra yoksulluk nafakası talep edemeyeceği gerekçesi ile yoksulluk nafakası talebinin REDDİNE, müşterek çocuklardan... için talep edilen nafaka da ise dava tarihi itibariyle çocukların 18 yaşını ikmal ettikleri davacının bu nedenle aktif dava ehliyetinin olmadığı gerekçesi ile bu çocuklar hakkında talebin REDDİNE, çocuklardan ....yönünden ise talebin KISMEN KABULÜ ile 100,00'er TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir....