Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. 28/11/1956 tarih ve 15E-15K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydı ile aylık 250,00 TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından, davalının 18 yıldır kızına icra yoluyla nafaka verdiği, başka herhangi bir katkısının bulunmadığı, bu nedenle takdir edilen nafakanın çok az olduğu belirtilerek temyiz edilmiştir. Dava; yardım nafakası istemine ilişkindir. Somut olayda sağlıklı bir temyiz incelemesi yapılabilmesi için; davacının, anne babasının boşanmasına ilişkin dava dosyası ile eğer davacı için geçmiş dönemlerde iştirak nafakası takdir edilmiş ise iştirak nafakasının artırılmasına ilişkin dava dosyalarının temin edilerek incelenmesi gerekmektedir....
Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, yardım nafakasının istemine ilişkin dava mahiyetindedir.Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesi gerekirken, tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir. Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'nun 438/VII. maddesi gereğince hükmün 1.bendinde yer alan; “tedbir" ifadesinin çıkartılarak, yerine "yardım" ifadesinin yazılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
, annesinin başkaca geliri bulunmadığını, babasının şoförlük yaptığını, gelirinin iyi olduğunu ancak eğitim ve diğer masraflarına katılım sağlamadığını belirterek dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Kural olarak herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile anne ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.(TMK m.364) Türk Medeni Kanunu’nun 364-366. maddeleri arasında düzenlenen yardım nafakası, sınırlı şekilde sayılan akrabaların birbirlerine karşılıklı olarak yardım etme yükümlülüğüne dayanmakta olup, kanun, nafaka ile yükümlü olanları tek tek saymıştır. Bunun dışındaki kimselerin nafaka verme yükümlülüğü yoktur. Yardım nafakası ilişkisinin tarafları; üstsoy, altsoy ve kardeşlerdir. Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. (TMK m. 365) Nafaka alacaklısı kişi, miras hukuku kuralları çerçevesinde ilk olarak kim ya da kimler kendisine mirasçı olacaksa öncelikle onlardan yardım nafakası talebinde bulunabilir....
Türk Medeni Kanunu'nda kan hısımlığı mirasçılığında zümre sistemi kabul edilmiş olup, nafaka yükümlüleri arasında ilk sırada, yardım nafakası talebinde bulunanın altsoyu, ikinci sırada üstsoyu olarak ana ve babası, üçüncü sırada ise refah halinde olması koşuluyla kardeşleri yer alır. Buna göre yardım nafakası talebinde bulunan kişi öncelikle altsoyuna başvurmalıdır. Nafaka talep edecek olan, bir ön sırada nafaka borçlusu bulunduğu sürece, bir sonraki sırada yer alan nafaka yükümlüsüne başvuramaz. Aynı sırada birden fazla nafaka yükümlüsü varsa, ödenecek olan nafaka miktarı, ödeme güçleri oranında paylaştırılır. Zira nafaka yükümlülüğü müteselsil bir borç doğurmaz. Nafaka alacaklısı, çocuklarının ve anne babasının ödeme gücü olmadığını ispat etmedikçe, refah içerisinde olan kardeşinden yardım nafakası talep edemez....
Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, sosyal ve ahlaki düşünceler yer almaktadır. Nafaka talep edilen eşin kusursuz da olsa nafaka ödemekle yükümlü kılınması, yoksulluk nafakasının tazminat ya da cezadan farklı bir nitelik taşıdığını göstermektedir. Yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması, diğer bir ifadeyle kendi kusurundan kaynaklanmamak koşuluyla yoksul olmaması gerekmektedir....
Dava yardım nafakası ve yoksulluk nafakasının artırılması taleplerine ilişkindir. TMK. 328/1. maddesine göre "Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder" hükmü, 328/2 maddesinde de" çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler" hükmü getirilmiştir. Buna göre de, reşit olan çocuk şayet eğitimine dava ediyorsa, Anne ve babanın yardım nafakası yükümlülüğü vardır. Somut olayda, davacı Ayşegül dava tarihinde reşit olup eğitimine devam etmektedir. İstenen nafaka yardım nafakasıdır. Önceki iştirak nafakası son bulmuştur. Mahkemece, müstakil olarak 250,00 TL yardım nafakasına hükmolunması gerekirken, önceki sona eren iştirak nafakasının artırılması suretiyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/03/2022 NUMARASI : 2021/495 ESAS - 2022/216 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Yardım Nafakasının Kaldırılması) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Ankara 11. Aile Mahkemesinin 2012/523 Esas 2012/1485 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, davalı için aylık 200 TL yoksulluk nafakasına, çocuk için aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, müvekkilinin işlerinin iyi gitmediğini, yeni bir evlilik yaptığını, bir çocuğunun olduğunu, ödemekte olduğu kredilerin bulunduğunu, davalının sigortalı ve daimi bir işe girdiğini, ailesi ile kaldığını belirterek davalı yararına bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, iştirak nafakasının ise indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın karar verilmesine yer olmadığına ve kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davada, davalı lehine daha önce hükmedilen 250 TL yoksulluk nafakasının ve müşterek çocuk lehine hükmedilen 150 TL iştirak nafakasının kaldırılması talep edilmiş,mahkemece, yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 80.00 TL'ye indirilmesine,iştirak nafakasının ise müşterek çocuk ... olduğu tarih (07.08.2009) itibariyle resen kalkacağı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK.nun 427.maddesinde öngörülen...