Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir.Eğitimine devam etmekte olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
Bu kapsamda davalının nafaka verilmesine yönelik istinaf talebinin reddine, nafaka miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Davanın kısmen kabulü ile, davacı için dava tarihi olan 27.11.2018 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 400,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamı itibarıyla nafaka miktarının yüksek olduğuna kanaat getirildiği de gözetilerek davacının nafaka miktarına yönelik katılma yoluyla istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile aylık 150,00 TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; yardım nafakası istemine ilişkindir. Temyize konu uyuşmazlık; mahkemece takdir edilen aylık 150,00 TL yardım nafakasının davacının ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek miktarda olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür. (TMK m. 328/2) Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364) Bu bağlamda; belirlenecek nafakanın davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir....
Davalı taraf yasal süre içerisinde davaya cevap dilekçesi vermemiş, beyan dilekçesi ile davanın reddi gerektiğini, yine ilk derece mahkemesince 19/07/2018 tarihinde verilen 7.500,00 TL tedbir nafakasının kaldırılması aksi takdirde indirilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda: "davanın kısmen kabulü ile; dava tarihinden itibaren başlamak üzere aylık 17.000 TL yardım nafakasının davalı T1 alınarak davacı T3 verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan nafakaya her yıl TUİK'in belirlediği ÜFE oranında zam uygulanmasına "karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; nafaka miktarının hakkaniyete aykırı olduğunu annenin ekonomik koşullarının göz ardı edilerek karar verildiğini belirterek kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Buna göre yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.Nafaka ödemekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenecek nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK'nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. 6763 sayılı yasa ile değişik HMK. 341. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2019 tarihinden itibaren 5390- TL ye çıkarılmış olup, davalı için kabul edilen yardım nafakasının aylık miktarı 400- TL olup kabul edilen nafakanın yıllık miktarı 5390- TL'nin altındadır. Hüküm, davalı yönünden kabul edilen yıllık nafaka miktarları itibariyle kesin niteliktedir. Karar tarihi itibariyle, HMK.'...
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....
Madde 328/1) kendiliğinden son bulur. ... olan çocuğun eğitiminin sürmesi halinde ise, TMK’nın 328/2 ve 364. maddeleri kapsamında anne-babanın bakım yükümlülüğü yardım nafakası olarak devam eder. Somut olayda, davacı dava dilekçesinde aylık 200 TL yardım nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece hükmün 1 numaralı bendinde davacı için reşit olmadan önce takdir edilen iştirak nafakasının artırılması şekilinde hüküm kurulmuş ve aylık 1.250.00 TL olan nafakanın 100.00 TL artırılarak 1350.00 TL çıkarılması ve bu miktarın davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece, talep iştirak nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, yardım nafakasının istemine ilişkin dava mahiyetindedir.Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez....
Mahkemece; davalı-karşı davacının akıl hastalığı nedeniyle kazanç elde etme olanağının bulunmadığı, geliri itibari ile kendisinin muhtaç durumda olduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine; karşı dava yönünden ise, davacı -karşı davalı lehine hükmolunan iştirak nafakasının davacının ergin olması ile 19/04/2011 tarihinde kendiliğinden sona erdiği, davalının nafakanın kaldırılması davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı–karşı davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Davacı–karşı davalının temyiz itirazları yönünden ise; TMK.'nun 364/1.maddesinde; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". TMK.'...
ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 20/11/2014 NUMARASI : 2014/5-2014/460 Taraflar arasındaki iştirak ve yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesi ile; tarafların, 04/06/2010 tarihinde açılan dava ile anlaşmalı olarak 08/07/2010 tarihli karar ile boşandıklarını, boşanma protokolünde velayetin anneye bırakıldığını, 1.000.00.- TL iştirak nafakasının kabul edildiğini, kararın 25/10/2010 tarihinde kesinleştiğini, daha sonra davacının işini kaybettiğini, iş bulamadığını, yeniden evlendiğini, yardım ile geçindiğini ileri sürerek, aylık 200.00.- TL olan yoksulluk nafakası ile aylık 1.000.00.- TL olan iştirak nafakasının kaldırılmasına, olmadığı takdirde indirilmesine...