Her ne kadar Dairemizin son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmekte ise de; somut olayda üçüncü kişi konumunda olan alacaklının annesi Gülten Taş'a yapılan ödemeler nafaka borcuna mahsup edilemeyeceği gibi, borçlu tarafından sunulan ve alacaklı adına gönderilen ödeme belgelerinin de birbirini takip eden, düzenli ödemeler olmadığı anlaşılmaktadır. Alacaklının ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğu yönünde kabul beyanı da yoktur. O halde mahkemece, bilirkişi tarafından hazırlanan raporun, belgelerin nafaka borcuna mahsup edilmediğine ilişkin “B” maddesi uyarınca karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde "çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı", 328/1. maddesinde "ana ve babanın bakım borcunun, çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği", 329/1. maddesinde "küçüğe fiilen bakan ana veya babanın diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabileceği", 330/1. maddesinde "nafaka miktarının, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirleneceği, nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderlerinin de göz önünde bulundurulacağı" ve 331. maddesinde "durumun değişmesi halinde hakimin istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirleyeceği" hükme bağlanmıştır. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır....
Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde "çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı", 328/1. maddesinde "ana ve babanın bakım borcunun, çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği", 329/1. maddesinde "küçüğe fiilen bakan ana veya babanın diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabileceği", 330/1. maddesinde "nafaka miktarının, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirleneceği, nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderlerinin de göz önünde bulundurulacağı" ve 331. maddesinde "durumun değişmesi halinde hakimin istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirleyeceği" hükme bağlanmıştır. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır....
Davacı tarafından yapılan 04/02/2021 tarihli 1.000,00TL'lik ödemenin borçlunun yeğeni tarafından yapıldığı, üzerine nafaka açıklamasının yer almadığı, yine 04/02/2021 tarihli 1.500,00 TL'lik ödemenin Orçun Ünver tarafından yapıldığı, herhangi bir nafaka ödemesi olduğu belirtilmediği, bir kısım ödemelerde Çagil Eylül ayı, Çagil Kasım ayı, Çagil Ekim ayı, Çagil, Şubat ayı, Çagil Aralık ayı şerhi ile yapılan ödemelerin açıklamalarında nafaka ödemesi yazmadığı gözetildiğinde ameliyat parası için yapılan ödemenin nafaka ödemesinden düşülemeyeceğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesi hukuken yerindedir. Tüm bu nedenlerle davacının istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi uyarınca Esastan Reddine dairemizce oy birliği ile karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın, 197.maddesine göre de; Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşler, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar. (TMK. md. 186/son). Davacı tarafından Aydın Aile Mahkemesi'nin 2009/724- 1076 E.-K.kararı ile davacı tarafından açılan önlem nafakası davasının kısmen kabulü ile davacı kadın lehine aylık 280,00- TL önlem nafakası hükmedildiği kararın 24/10/2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır....
mahsubu ile fazla alınan 807,33 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine, 4- Nafaka istemi yönünden alınması gerekli 136,56 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 5- Davacı tarafından yapılan 271,80 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 135,90 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına, 6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve davacının nafaka istemi kabul edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve davacının manevi tazminat istemi reddedildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine," 3- Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının...
Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde "çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı", 328/1. maddesinde "ana ve babanın bakım borcunun, çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği", 329/1. maddesinde "küçüğe fiilen bakan ana veya babanın diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabileceği", 330/1. maddesinde "nafaka miktarının, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirleneceği, nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderlerinin de göz önünde bulundurulacağı" ve 331. maddesinde "durumun değişmesi halinde hakimin istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirleyeceği" hükme bağlanmıştır. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır....
HUKUK DAİRESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tedbir nafakası davasında verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; taraflar arasında görülen boşanma davasının reddine karar verildiğini, davalının dava dışı bir kadınla lüks bir hayat yaşadığını, üniversite öğrencisi olan müşterek çocuğun ihtiyaçlarını kendisinin karşıladığını, klavuz kaptan olarak çalışan davalının aylık 15.000 TL civarında maaş ve 4.000 TL emekli maaşı geliri bulunduğunu, davacının ise aylık 2.000 TL geliri olup bu miktarın evin sabit giderleri ve çocuğun ihtiyaçları için yeterli olmadığını, müşterek çocuğun açtığı nafaka davasını babasının tehdit ve küfürlerine...
Aleyhine şikâyet olunan alacaklı vekili şikâyetçinin nafaka alacağının kesinti suretiyle karşılandığını, bakiyenin ise fer’ileri içerdiğini; nitekim kuruma gönderilen haciz tezkeresinde nafaka alacağının tamamının kesilmesinin, birikmiş nafaka ile fer’ilerin maaşın 1/4’ü üzerinden karşılanmasının yazıldığını; bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerindeki ilk haczin müvekkiline ait dosyadan konulduğunu ve nafaka davası giderlerinin rüçhanlı olmadığını bildirerek şikayetin reddi gerektiğini savunmuştur. İcra Mahkemesince şikâyetçi alacağının nafakaya ilişkin olduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 101 inci maddesine göre nafaka alacaklarının ilk hacze iştirak hakkı bulunduğu ve 206 ncı madde uyarınca öncelikle ödeneceği gerekçesiyle sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş; hüküm şikâyet olunan şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünüldüğünden, yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek olamaz. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlâki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. Dolayısıyla boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacını taşıyan yoksulluk nafakası, hiçbir surette nafaka yükümlüsüne yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmamalıdır. 18....