Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; tarafların boşanma davasında aylık 400,00 TL yoksulluk nafakası verildiğini, Yargıtay bozma ilamı ile nafakanın aylık 350,00 TL'ye düşürüldüğünü ve bu kararın 12.03.2021'de kesinleştiğini, yoksulluk nafakasının şartlarının gerçekleşmediğini ve dava açıldığı tarihte yoksulluk nafakasının daha kesinleşmediğini bu şekilde kesinleşmeyen nafaka için artış talep edilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, nafaka artırım davasıdır. İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile aylık 350,00 TL olan nafakanın dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 1.200,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Gaziosmanpaşa 4....

Zira, nafaka takdir edilirken, (nafaka alacaklısı) davacının ihtiyaçları ile, davalının (nafaka yükümlüsünün) gelirleri arasında bir denge kurulmalı; davalıyı nafaka ödemede zorlamayacak, ancak davacının da geçimini sağlayacak bir miktarın nafaka olarak takdiri gerekir. Mahkemece hükmedilen aylık 200 TL tedbir nafakası miktarı nafakanın niteliği de gözetildiğinde davalının geliri ile orantılı olmayacak şekilde çok düşük olup, hakkaniyetli değildir. Daha uygun bir nafakaya hükmedilmek üzere, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...davacının çalışmadığı, dinlenen tanık beyanlarından davalının evi nedensiz olarak sık sık terk ettiği, üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediği anlaşılmakla, kadına önlem nafakası bağlanmasının koşullarının gerçekleşmiş olduğu kanaatine varılmış, tarafların sosyal ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..."gerekçesi ile; "Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, dava tarihinden itibaren başlamak üzere aylık 1.500,00 TL önlem nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili hükmün; taleplerinin tam kabulü gerektiği yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; açılmış önlem nafakası istemine ilişkindir....

    Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk ve iştirak nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekir. Önceki nafakanın takdirine ilişkin kararda, gelecek yıllar için artırım hükmünün bulunması, davacının yeniden dava açmasına ve mahkemece nafakanın yeniden belirlenmesine engel bir durum değildir....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının nafaka talebinde bulunduğunu, fakat talebinin yasal dayanağını açıkça yazmadığını, tedbir nafakası talebi için boşanmaya veya ayrılık davası açılmış olması gerektiğinin, dava dilekçesinde böyle bir davanın açıldığına dair her hangi bir bilginin bulunmadığını, davacı yanın önlem nafakası talebinin şartı olan boşanma ayrılık davası bulunmadı4ğından talebin hukuken mümkün olmadığını, tarafların 2018 yılında kendi istekleri ile evlendiklerini bir müddet vize işlemleri için ayrı kalındığını sonrasında tarafların Fransa da birlikte yaşadıklarını, davacının Türkiye'de iken müvekkilin davacının her türlü ihtiyaçlarını karşıladığını, müvekkilin Fransızca bilmediğini ve bir kadınla görüşmüş olduğunun yalan beyan olduğunu, müvekkilin davacı ile isteyerek evlendiğini, eşini ileride mutlu olması için elinden geleni yapmaya çalıştığını, hiçbir masraftan kaçınmadığını, davalının Fransa'da dil bilmemesi nedeniyle sıkıntı yaşamaya başladığını ve küçük sebepler...

      Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda, davacının ev hanımı olduğu, 406.00.-TL yetim maaşı aldığı, 400.00.- TL kira ödediği, davalının mühendis olduğu, 3.711.00.-TL maaş aldığı, 750.00.- TL kira geliri olduğu, 500.00.-TL kira ödediği anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır....

        Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

          Ancak, hüküm fıkrasında karar kesinleştikten sonra nafakanın aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiş olup, bu şekilde yazılması uygun değilse de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 1.bendindeki “karar kesinleştikten sonra iş bu nafakanın aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası olarak devamına” ifadesinin çıkartılarak hükmün düzeltilmesine ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 16.11.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası...’in yayınladığı ... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2008/578 Esas ve 2012/129 Karar sayılı ve 04.04.2012 tarihli ilamla boşanmışlar, boşanma ilamı 08.06.2012 günü kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 100,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 28.06.2013 tarihinde açılmıştır....

              Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının 01/02/2000 doğumlu olmakla dava tarihi itibariyle reşit olduğu, nüfus müdürlüğünce onaylı 22/03/2000 tarih ve 6857 no'lu tanıma senedi ile davalı babası tarafından tanındığı, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü öğrencisi olduğu, gelirinin bulunmadığı, Ankara 11....

              UYAP Entegrasyonu