ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 24/06/2021 NUMARASI : 2020/515 ESAS 2021/427 KARAR DAVA KONUSU : Katılım Nafakası KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi, gereği düşünüldü....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamalarında dikkate alınması zorunludur. Ancak, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumuda gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
gün geçtikçe arttığını bu nedenle 1500 TL katılım nafakasına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir....
Evlilik birliği devam ederken karı kocanın birbirlerine hakkında koşulları oluştuğu takdirde tedbir nafakası açma (TMK.197) hakları vardır. Kural olarak herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile anne ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.(TMK m.364) Türk Medeni Kanunu’nun 364- 366. maddeleri arasında düzenlenen yardım nafakası, sınırlı şekilde sayılan akrabaların birbirlerine karşılıklı olarak yardım etme yükümlülüğüne dayanmakta olup, kanun, nafaka ile yükümlü olanları tek tek saymıştır. Bunun dışındaki kimselerin nafaka verme yükümlülüğü yoktur. Yardım nafakası ilişkisinin tarafları; üstsoy, altsoy ve kardeşlerdir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02/04/2021 NUMARASI : 2020/1293 ESAS 2021/458 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Katılım Nafakası) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02/04/2021 NUMARASI : 2020/1293 ESAS 2021/458 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Katılım Nafakası) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, okul durumu ve zorunlu ihtiyaçları, velayet kendisinde bulunan annenin de nafakaya ihtiyaç duyması dikkate alınarak hakkaniyete uygun daha yüksek oranda artırıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu nafaka miktarında yalnızca 35,00 TL'lik artış yapılması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Diğer taraftan boşanmanın kesinleşmesinden sonra müşterek çocuk için ödenen nafaka iştirak nafakası olup, mahkemece tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi doğru değildir....
Maddeden alan tedbir nafakası aynı yasanın 197. Maddesine göre talep edilebilecek ayrı yaşama hakkından kaynaklı nafakadan farklıdır. TMK 197. Madde uyarınca nafakaya hükmedilebilmesi için eşlerin ayrı yaşaması zorunlu ise de TMK 169. Maddede gereği hükmedilen nafaka boşanma davası süresince geçici nitelikte bir önlem niteliğindedir. Türk Medeni Kanunun 169.maddesi uyarınca takdir edilen tedbir nafakası açılan boşanma davası kapsamında alınan geçici nitelikteki bir önlem olarak hakim tarafından yargılama sırasında kaldırılmadığı takdirde boşanma davasından verilen kararın kesinleşmesi ile sona erer. Oysa Türk Medeni Kanununun 197. maddesi uyarınca talep edilen nafaka bağımsız bir talep ve davanın konusu olarak, eşlerin ayrı yaşama durumunun devamı süresince geçerli olur. Takibe dayanak tedbir nafakasının TMK 169. Madde kapsamında verilen nafaka olduğundan, tarafların birlikte yaşıyor olması nafakanın talep edilememesine neden olmaz....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı, hükmedilen nafaka tarihi üzerinden geçen süre ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine göre, mahkemenin kararında yazılı olduğu şekilde verilen karar usul ve yasa ve dosya kapsamına uygun bulunmuştur. Her ne kadar davacı isteminde nafakanın ÜFE oranında artışı isteminde bulunmuş ancak mahkemece bu hususta karar verilmemiş ise de bu konuda istinaf kanun yoluna başvurulmadığından bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir. Bu nedenlerle, davalının istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK 353/1- b-1 md.gereğince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur....
Mahkemece, tarafların boşanmalarına, davacının öğretmen olması nedeniyle tedbir nafakası talebinin reddine, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından, kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi ve tedbir nafakasına hükmedilmemiş olması yönünden temyiz edilmiştir. Sayın çoğunluk tarafından “davacı, dava dilekçesinde 1000,00 TL nafaka hükmedilmesini istemiştir. Talep edilen nafakanın açıkça tedbir nafakası olduğu belirtilmediğine göre, boşanma talebinin ardından ileri sürülen nafaka isteği, yoksulluk nafakasını da kapsar. O halde yoksulluk nafakası talebinin mevcut olduğu kabul edilerek, toplanan deliller çerçevesinde bu hususta müspet veya menfi karar tesis edilmesi gerekirken, bu yönün nazara alınmaması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur” gerekçesiyle mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir....