Dava; iştirak nafakası artrımı istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin 2005 doğumlu müşterek çocuk . için takdir edilen iştirak nafakasına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. ./.. -2- 2-Davacının, 1999 doğumlu müşterek çocuk Hakan için takdir edilen iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazı yönünden; Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir....
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlaki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. Dolayısıyla boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacını taşıyan yoksulluk nafakası, hiçbir surette nafaka yükümlüsüne yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmamalıdır. 18....
Mahkemece, 31.03.2011 tarihli ara kararla nafakaya ilişkin karar 24.05.2010 tarihinde kesinleştiği gerekçesiyle zamanaşımı savunmasının reddiyle yargılamaya devam edilerek, davacının yoksulluğa düşmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.Yoksulluk nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra hüküm ifade eden, boşanmaya bağlı fer'i bir haktır. Ancak, boşanmadan sonra talep edilemeyeceğine ilişkin yasada bir hüküm bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 175.maddesi ve devamı hükümlerine göre nafaka talep edilen tarihte nafaka alacaklısının yasanın öngördüğü şartları taşıması halinde mahkemece, yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir. Başka bir deyişle, boşanma davası sonrasında yoksulluk nafakası isteme hakkını kaybetmemiş davacı (nafaka alacaklısı) aynı yasa 178.maddesi hükmü gereğince bir yıl içerisinde boşanmadan ayrı olarak açacağı dava ile yoksulluk nafakası isteyebilecektir....
Velayeti anneye verilen ortak çocukların ihtiyaçları için baba aleyhine iştirak nafakası takdirinin doğru ancak miktarının düşük olduğu, çocukların yaşlarına ve ihtiyaçlarına nazaran 500 'er TL iştirak nafakasının makul olduğu anlaşıldığından kadının iştirak nafakasına yönelen istinafı kabul edilerek anılan miktarlar iştirak nafakası olarak belirlenmiş, erkeğin iştirak nafakasına yönelik istinaf talebi reddedilmiştir. Taraflar işçi olup eşit gelir düzeyine sahiptir. Bu bakımdan kadının boşanma ile yoksulluğa düştüğünün kabulüne imkan bulunmadığından kadın açısından yoksulluk nafakası koşulları oluşmamıştır. Kadına yoksulluk nafakası takdir edilmesi hatalıdır. Erkeğin yoksulluk nafakasına yönelen istinafı kabul edilip kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, kadının yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebi reddedilmiştir....
Mahkemece kısa kararda; "Ümmüşah için 350,00 TL, Fatmanur için 300,00 TL, Bünyamin için 300,00 TL katılım nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere, önümüzdeki yıllarda yeniden karar verilmesine yer olmaksızın TÜİK'çe belirlenecek ÜFE oranında artırılmasına" şeklinde hüküm kurulmasına rağmen; gerekçeli kararda ''Ümmüşah için 350,00 TL, Fatmanur için 300,00 TL, Bünyamin için 300,00 TL katılım nafakasına hükmedilmesine, hükmedilen nafakanın önümüzdeki yıllarda yeniden karar verilmesine yer olmaksızın TÜİK'çe belirlenecek ÜFE oranında artırılmasına"denilmiş olup, kısa kararda yazılmış olmasına karşın gerekçeli kararda artırılan iştirak nafakalarının geçerlilik tarihi belirtilmemiştir. Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki bulunmaktadır. 10.04.1992 gün 7/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunması hali bozma nedeni oluşturmaktadır....
Maddesi uyarınca boşanmalarına, davalı-karşı davacı kadın yararına aylık 600,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddi ve 35.000,00 TL manevi tazminata, davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı davasının reddine hükmedilmiştir. Davacı-karşı davalı erkek vekili; kusur tespitine, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlara yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı-karşı davacı kadın vekili; kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatın miktarına, kadının reddedilen ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; fiili ayrılık (TMK md. 166/4) nedenine dayalı boşanma davasına, karşı dava ise; evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ileri istemine ilişkindir....
Hükmü davalı vekili; takdir edilen nafaka miktarlarının yüksek olduğu gerekçesi ile temyiz etmiş, davalı vekili temyize cevap dilekçesinde; nafaka miktarlarının artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava; iştirak nafakası istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun karar verilmelidir....
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar ... 2.Aile Mahkemesinin 2010/280 Esas 2011/992 Karar sayılı 19.11.2013 tarihinde kesinleşen ilamı ile boşanmışlar, eldeki artırım davası 05.05.2014 tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süre, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından nafaka ve manevi tazminatın miktarları ile ziynet eşyasının reddi yönünden; davalı erkek tarafından ise katılma yoluyla kadın yararına hükmedilen tazminatlar, nafakalar ile ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle özellikle davacı kadının ziynet alacağına ilişkin davasının bölge adliye mahkemesince tefrik edildiğinin anlaşılmasına göre davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bentler dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ancak, TMK. 330/1.md. göre; nafaka miktarı çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur....