Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının her iki çocuğu içinde nafaka yükümlülüğünü düzenli olarak yerine getirdiğini, davacı 18 yaşını doldurduğu halde her ay annesinin hesabına nafaka ödemeye devam ettiğini, davalının boşandıktan sonra yeniden evlendiğini, bir çocuğu daha olduğunu, ekonomik sıkıntılar nedeniyle 26.03.2018 de Dubai'ye çalışmaya gittiğini, ancak proje bitince orada işsiz kaldığını, işsizlik maaşı aldığını, günü birlik işlerde çalışıp ailesini geçindirmeye çalıştığını, davacı tarafça istenen nafakanın abartılı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "davanın kısmen kabulü ile; dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir....
Davalı istinaf dilekçesinde, asgari ücretle çalıştığını, mahkemece belirlenen nafakanın yüksek olduğunu, 300,00 TL nafaka dışında nafaka ödeyecek durumunun olmadığını belirterek kararı istinaf ettiğini bildirmiştir. Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir. Dava, eğitimi devam eden reşit çocuk tarafından açılan yardım nafakası davasıdır. TMK.nun 328/2. maddesinde; "Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. " Aynı yasanın 364/1. maddesinde de; Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. " düzenlemesi yer almaktadır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre, öğrenimini sürdüren reşit olan çocuğun TMK.nun 328/2 ve 364. maddeleri gereğince nafaka talep etme hakkı bulunmaktadır....
Tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü tarafların ekonomik durumlarına ilişkin belgeler, çocuğun eğitimine devam etmesi nazara alınarak, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak davacı lehine nafaka takdir edilmesinin ve miktarının yerinde olduğu kanaatine varıldığından, davalının nafaka takdiri ve tarafların miktarına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin nafakanın dava tarihinden itibaren başlamasına dair karar ve gerekçesinin yerinde olması nedeni ile davacının bu yöndeki istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin 10.11.2021 tarihli tashih şerhinin kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davacı vekili tarafından mahkeme kararına karşı hükmedilen nafaka miktarının az olduğu ve yardım nafakasına dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiği ve nafakanın yaşla sınırlandırılmasının hatalı olduğu davalı vekili tarafından ise, hükmedilen nafaka miktarının yüksek olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece davanın kısmen kabulü ile; Kocaeli 3....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 18/03/2019 NUMARASI : 2018/732 ESAS, 2019/253 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKASI KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı boşandıklarını, davalının her türlü nafaka talebinden vazgeçilmesi halinde anlaşmalı boşanmayı kabul edeceğini beyan etmesi nedeni ile müşterek çocuklar lehine iştirak nafakasına hükmedilmediğini, davalının doğabilecek nafaka taleplerinin ve icra takiplerinin önüne geçmek için kendisini sigortalı göstermediğini, ailesi ile lüks bir hayat yaşamakta olduğu halde üzerine herhangi bir menkul ya da gayrimenkul tescil ettirmediğini, herhangi bir...
Her ne kadar davacı vekili tarafından yardım nafakası kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, kararın hakkaniyetli olmadığı yönünde,yerel mahkeme kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede, yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, davacının öğrenci olup gelirinin olmaması, ihtiyaçları, eğitim ve öğretim giderleri, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi, davalı babanın davacı için 400 TL nafaka ödemeyi kabul ettiği göz önüne alındığında, davacı yararına 400 TL yardım nafakasına hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen nafaka miktarının yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır....
Sayılı dosya kapsamında hak düşürücü süreler geçtikten sonra tanımanın iptali davası açtığını müvekkilinin madden ve manen çocuğunu büyütmek adına yeterince yıprandığını ve çocuğunun daha iyi bir eğitim ve şarntlarda büyümesi için nafaka talep ettiğini beyanla açılan davanın kabulü ile müşterek çocuk için 1.500,00- TL tedbir nafakasına hükmedilerek, davalıdan tahsili ile velayeten davacı müvekkilime verilmesine, karar kesinleştiğinde İŞTİRAK NAFAKASI olarak devamına ve her yıl üfe oranında artırılmasın karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece belirlenen nafaka miktarının her yıl TÜFE oranında arttırım yapılmasının hatalı olduğunu, takdir edilen nafaka miktarının ödeme gücünün üzerinde olduğunu, bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Dava, yardım nafakası davasıdır. HMK'nun 355.maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Davacı vekili, nafaka miktarının az olması yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
; Değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” aşağıdaki sebeplerle katılmıyorum; 1- KENDİSİNE VELAYET HAKKI VERİLMEYEN TARAF İŞTİRAK NAFAKASI TALEP EDEBİLİR Mİ? TMK m. 182 f. II hükmüne göre velâyetin kullanılması kendisine “verilmeyen eş” çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. O halde iştirak nafakasını velâyetin kullanılması kendisine “verilen eş” isteyebilir. Başka bir anlatımla davacının velâyetin kullanılması kendisine “verilen eş” olması dava şartıdır. (Y2HD, 8.6.1999, 5599-6453) 2-İŞTİRAK NAFAKASI VELÂYETE İLİŞKİN HÜKÜM KESİNLEŞMEDEN İSTENEBİLİR Mİ? İştirak nafakası velayete ilişkin hüküm kesinleştikten sonra infaz edilebilir duruma gelir. Bu husus üzerinde durulmadan dava tarihinden geçerli olacak şekilde hüküm kurulması isabetsizdir....