Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenle, nafaka alacaklısı tarafından açılmış olan davanın reddedilen kısmı için karşı taraf olan nafaka yükümlüsü lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi, zayıf durumda olduğu kabul edilen nafaka alacaklısının mevcut durumunu daha da kötüleştirecektir. .... ./.. -2- Öte yandan, daha iyi konumda olan nafaka yükümlüsü tarafından açılmış olan davanın kısmen veya tamamen reddi halinde ise, genel ilke olan HMK. nun 326. maddesi geçerlilik kazanacak ve bu dava nedeniyle vekille temsil edilen davalı nafaka alacaklısı lehine vekâlet ücretine hükmedilecektir. Mahkemece, nafaka yükümlüsü tarafından yoksulluk nafakasının indirilmesi istemiyle nafaka alacaklısına karşı açılmış bulunan iş bu davanın kısmen reddi nedeniyle, davalı taraf lehine vekâlet ücretine hükmolunması gerekirken, avukatlık asgari ücret tarifesinin yanılgılı değerlendirmesi ile reddedilen dava ile ilgili olarak davalı lehine vekâlet ücretine karar verilmemesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

    GEREKÇE : Asıl dava; yardım nafakasının artırılması, karşı dava ise, yardım nafakasının kaldırılması veya azaltılması isteğine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 5.390,00 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2). Asıl davada, arttırılan aylık 230,00 TL ve kaldırılması talep edilen aylık 220,00TL miktar üzerinden yıllık nafaka miktarları 5.390,00TL'yi geçmemektedir. Hüküm, arttırılan yıllık nafaka (farkı) ve kaldırılması talep edilen yıllık toplam nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların, istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir (6100 sayılı HMK m.352)....

    Takip dosyası incelendiğinde; alacaklı tarafından borçlu hakkında 18.000,00 TL birikmiş nafaka alacağı ve işlemiş faize ilişkin olarak ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağının Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2918/845 Esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu ile belirlenen birikmiş nafaka alacağı olduğu görülmüştür. TMK'nın 177. maddesinde “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir” denilmekle; nafaka davaları için özel seçimlik yetki kuralı düzenlenmiş olup nafaka alacaklarında borçlunun ikametgahı dışında davacı alacaklının ikametgahında da takip yapılabileceğinden, davacının ikameti olan Ankara İcra Dairelerinin yetkili olduğu anlaşılmış, mahkemenin bu konudaki değerlendirmesi yerinde görülmemiştir....

    bu konuda icra dosyasına haricen tahsil bildiriminde bulunduğunu, itirazın kaldırılması davasına konu ödeme emrinin birikmiş nafaka alacağına ilişkin olduğunu, davacı-takip alacaklısı tarafın icra dosyasında talep üzerine düzenlenen 14/05/2020 tarihli ödeme emrine davalı-takip borçlusunun itiraz etmesi üzerine itirazın kaldırılmasının istendiğini, davanın konusunun 14.05.2020 tarihli ödeme emrine yönelik itirazın kaldırılması davası olması ve itirazın kaldırılması davasına konu ödeme emrinde istenilen 2019 yılı 8,9,10,11 ve 12.aylara ait toplam 5 aylık birikmiş nafaka alacağı taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan ve taraflar arasında düzenlenen protokole göre ödendiğini, her ne kadar davacı taraf istinaf dilekçesinde ve dava dilekçesinde 2020 yılı Eylül ayı nafaka bedelinin ödenmediği, rapora göre de müvekkilinin birikmiş nafaka alacağının bulunduğu ileri sürülmüş ise de davacı tarafın birikmiş nafaka alacağı olup olmadığını, 2020 Eylül ayı nafaka bedelinin ödenip ödenmediği hususu...

      Davacı dava dilekçesinin açıklamalar kısmında, davalı kızına olan nafaka ödeme yükümlülüğünün “Almanya Mönchengladbach Asliye Mahkemesi -Aile Mahkemesinin- 26.03.2015 tarihli 26 F 47/17 sayılı kararı” ile 2016 yılı Eylül ayından geçerli olmak üzere kaldırıldığını, bu kararın kesinleştiğini beyan etmiş, sonuç ve istem kısmında ise mahkeme adı ve numarası belirtmeksizin “Yabancı mahkeme tarafından verilen nafaka ödeme zorunluluğunun kaldırılması ve tarafından fazladan ödenmiş nafaka bedeli olan 3.756,00 Euro, mahkeme masrafı ve faiz için 1.430,58 Euro ve 2.261,91 Euro bedelin davalıdan tahsili kararının" tanıma ve tenfizine karar verilmesini talep etmiş, ancak dosyaya dava dilekçesinde bahsi geçmeyen “......

        TMK'nun 177. maddesinde “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir” denilmekle; nafaka davaları için özel seçimlik yetki kuralı düzenlenmiş olup nafaka alacaklarında borçlunun ikametgahı dışında davacı alacaklının ikametgahında da takip yapılabileceği, takibe konu nafaka alacağı ara kararında hükmedilen tedbir nafakası alacağı olup ilam niteliğinde bulunmadığı, bu nedenle genel yetki kuralları çerçevesinde borçlunun ikametgahında veya TMK 177....

        Buna göre; kaldırılması istenen yoksulluk nafakası miktarı yıllık 15.120,00- TL olup kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Karar tarihi itibarıyla kaldırılması reddedilen nafaka yıllık onyedibinsekizyüzotuz-TL'nı geçmemektedir. Hüküm, kaldırılması reddedilen nafaka bir yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir. (6100 sayılı HMK m.352) Açıklanan nedenlerle, kaldırılması reddedilen nafaka miktarı itibariyle mahkeme kararı kesin olduğundan davalının istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

        Bu bağlamda, nafaka alacağının tahsilini teminen borçlu hakkında takibin kesinleşmesinden sonra yapılan ödemelerin nafaka borcuna mahsuben yapıldığının kabulü gerektiği gibi hakkaniyet kuralları gereği takip öncesine ait, yapılan ödemelerde hükmolunan aylık nafaka miktarı ve bu miktarın katları şeklinde ödemeler görünüyor ise, nafaka borcuna ilişkin olarak yapıldığının da kabulü gerekir....

          Eşimden herhangi bir nafaka talebim yoktur" beyanında bulunmuş, takip eden celseye davacı gelmemiş, dosyanın işlemden kaldırılmasına ve takiben davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. HUMK.nun 92. maddesi uayrınca "kabul iki taraftan birinin diğerinin davada ki talebini kabul etmesidir ve kat'i hükmün sonucunu doğurur. Bu halde davacının celsede hazır bulunmamış olması nedeni ile dosyanın işlemden kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına da karar verilemez, verilmiş olması da sonucu değiştirmez. Davalı nafakanın kaldırılması davasında dava edilmeyen bir konuda nafaka alacağının bulunmadığını da beyan etmiştir. Bu beyanı da "ikrar" mahiyetindedir. O nedenle nafakanın kaldırılması davasından önce doğmuş nafaka borcunun bulunmadığı da ikrar ile sabittir. Davanın yukarıdaki nedenlerle kabulüne karar verilmesi gerekir....

            İcra Müdürlüğünün 2019/181 sayılı dosyası ile takibe konulan tedbir nafakası borcunun ödenmediğinden bahisle şikayette bulunularak, sanığın öncelikle birikmiş tüm nafaka borçları yönünden, bu mümkün olmaz ise cari nafaka borçları yönünden cezalandırılmasının talep edilmesi üzerine yapılan yargılama neticesinde,...İcra Ceza Mahkemesince sanığın 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, borçlu tarafından nafakanın azaltılması veya kaldırılması davasının açıldığı, davanın ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/114 esasına kayden derdest olduğu, ayrıca kararda tazyik hapsinin hangi aylara ilişkin nafaka borçları yönünden verildiğine ilişkin belirsizlik bulunduğu gözetilmeden itirazın bu yönlerden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; Borçlu tarafından nafakanın azaltılması veya kaldırılması...

              UYAP Entegrasyonu